Kanda çok fazla demir olması, daha erken ölme riskiyle bağlantılı görünüyor...

Kanda çok fazla demir olması, daha erken ölme riskiyle bağlantılı görünüyor...
1 milyondan fazla kişinin üzerinde yapılan incelemeye göre, demir seviyeleri ve insan ömrü arasında güçlü bağlantılar tespit edildi… Basitçe söylemek gerekirse, kanda çok fazla demir olması, daha erken ölme riskiyle bağlantılı görünüyor.

Büyük bir gen çalışması, daha uzun ve daha sağlıklı yaşamlarla bağlantılı birkaç genomik bölgenin de kandaki demiri metabolize etmede rol oynadığını keşfetti. Araştırma, anormal kan demir seviyelerinin temel olarak yaşa bağlı birçok hastalığın temelini oluşturabileceğini öne sürüyor.

Oldukça geniş çapta yapılan yeni bir çalışmayla, kandaki demir seviyesinin, ne kadar süre yaşadığınızı etkilemede rol oynayabileceğine dair kanıtlar bulundu. Uzun ömür ile ilgili çalışmalarda tuz hakkında yapılan araştırmalar her zaman önemlidir ancak üç ayrı kamu veritabanından 1 milyondan fazla insanın genetik bilgilerini kapsayan genişlikte ki bu yeni araştırma, oldukça etkileyici. Bu araştırma ayrıca yaşlanmanın üç temel ölçüsüne odaklandı bunlar; yaşam süresi, yıllar boyunca hastalıksız yaşam (sağlık kurumlarından alınan referans bilgilerle) ve son derece yaşlı bir halde de devam eden hayat.

yaslilik.jpg

Analizler, insan genomununuzun ömür ile ilişkili 10 kilit bölgesinin, demir ile vücudun metabolizmasına gen setleri gibi bağlı olduğunu ve vücudun demiri nasıl metabolize ettiğini açıkça göstermiştir.

Edinburg Üniversitesinden veri analisti Paul TİMMERS “Kandaki yüksek demir seviyelerinin sağlıklı ömür süresini azalttığını şiddetle belirten için bu bulguları ortaya çıkartmaktan dolayı çok heyecan duyuyoruz. Bu seviyeleri kontrol altında tutmak vücutta yaşa bağlı oluşan hasarları önleyebilir”

“Demir metabolizması ile ilgili bulgularımızın, diyette demir açısından zengin, çok yüksek miktarda kırmızı et kullanımının neden kalp hastalıkları gibi yaşa bağlı durumları ortaya çıkarttığını açıklamaya başlayabileceğini düşünüyoruz.”

Her ne kadar bu korelasyon mutlak bir nedensellik anlamına gelmese de, araştırmacılar önyargıyı azaltmak ve verilerdeki nedenselliği ortaya çıkarmak adına Mendel randomizasyonu adı verilen istatistiksel bir teknik kullandılar.

Uzun ömür ve sağlıklı yaşam

Araştırmacıların belirttiği üzere, genetiğin uzun ömür ve sağlıklı yaşam üzerinde yüzde 10’luk bir etkiye sahip olduğu düşünülmektedir. Ve bu da dahil olan diğer tüm faktörlerden (sigara ve ya alkol kullanımı gibi) katılan genleri seçmeyi zorlaştırabilir. Bunu göz önünde bulundurarak, bu yeni çalışmanın avantajlarından biri şeffaf boyutu ve kapsamıdır.

Araştırmacıların bulduğu genetik belirteçlerin beşi daha önce, genom düzeyinde önemli olarak vurgulanmamıştır. Bunlardan APOE ve FOXO3 dahil bazıları geçmişte yaşlanma süreci ve insan sağlığı için önemli olarak seçilmiştir.

Yayımlanan makalede araştırmacılar:

“Yaşa bağlı hastalıklar ile iyi bilinen yaşlanma geni APOE ve FOXO3’ün birliğinden, insan yaşlanma sürecini bir ölçüde yakaladığımız açıktır”

“Demir metabolizması ile bu ilişkiyi araştırmanın ilk aşamalarındayken, çizginin ilerisinde, kandaki demir seviyelerini düşürmek için tasarlanmış ilaçların gelişimini görebiliriz. Bu da potansiyel olarak hayatımıza ekstra yıllar ekleyebilir.”

Genetiğin yanı sıra, kandaki demir çoğunlukla diyet tarafından kontrol edilebilir bu yapılmadığında Parkinson ve karaciğer hastalığı da dahil olmak üzere yaşa bağlı bir dizi hastalığı demir ile ilişkilendirebiliriz. Ayrıca kandaki demir oranı fazlalığı, yaşlandıkça vücudumuzun enfeksiyonla mücadele yeteneğini de etkiler.

Bu son çalışmadan çıkan bulgularla, ‘aşırı demir yükünün’ ya da düzgün bir şekilde bu oranı düşürememenin, ne kadar yaşayacağımızın yanı sıra, sonraki yıllarda ne kadar sağlıklı olacağımız üzerinde de etkili olabileceğine dair kanıtları çok net bir şekilde görebiliriz.

“Bu araştırmadaki nihai hedefimiz, yaşlanmanın nasıl düzenlendiğini keşfetmek ve yaşlanma sırasında sağlığı artırmanın yollarını bulmaktır”.

“Yaşam süresi, sağlık durumu ve uzun ömür ile bağlantılı keşfettiğimiz 10 genom bölgesi, daha ileri çalışmalar için heyecan verici adaylardır.” demişti

Kaynak:Nature Communications