
Ayşenur Arslan
Yalana "yalan" diyebilmek
Bu fotoğraf bizim saatimizle bugünün erken bir vaktinde Amerikan Kongre salonunda çekildi. Trump ABD tarihinin en uzun konuşmasında hem ülkesini hem de dünyayı sallayacak başlıklar verdi. O konuşurken Demokrat Partili kongre üyeleri sessiz ama bir o kadar da etkili protesto ile “YALAN.. DOĞRU DEĞİL…” yazılarını kaldırdı.
Protestolara “Save Medicaid” çağrısı eşlik etti. Yani giderleri kırpmak, kesmek için göreve getirilen Elon Musk’ın en kritik hamlesine.. Yoksul ailelere sağlık giderlerinde destek olmak için kurulan sistemin yok edilmesine itiraz etti.
Elon Musk’ın umurunda oldu mu? Elbette hayır!
Tıpkı insanda “ağzını bozma” hissi doğuran “bizimkiler” gibi.
Bakınız kafelerde yarım saatte bir sipariş zorunluluğu bekleyen Kültür ve Turizm bakanının eşi..
Ya da 34 olduğu tahmin edilen, ancak tam sayısı da ne kadar ücret aldıkları açıklanmayan cumhurbaşkanı başdanışmanlarında Oktay Saral gibi..
Beyefendi, şaşırmazsınız herhalde, İNŞAAT mühendisi.
AKP milletvekili olarak Meclis’e geldiğinde Türkiye- Suudi Arabistan dostluk grubunda yer aldı.
Son seçimde Meclis’e giremese de Saray’da koltuk bulmayı başardı.
Onu siyasi tarihe ve literatüre geçirecek “açıklama” da bundan sonra geldi:
“Ben hak ederek cumhurbaşkanı başdanışmanı olmadım. Allah’ın lütfu, Tayyip Erdoğan’ın takdiriyle geldim.”
Belki haberi görmüşsünüzdür; beyin ameliyatını yapan doktoru bıçaklayan adam kendisini şöyle savunmuştu: “BANA YAPAY ZEKA YERLEŞTİRDİ.”
Belli ki adamda ciddi mental sorunlar var.
Ancak akılla fikirle ilişkisi bu düzeyi pek geçemeyenler sayesinde uçuruma doğru ilerliyoruz.
Aksoy Araştırma’ya göre, aslında toplumun büyük kesimi meselenin farkında. “Sizce en önemli gündem maddesi nedir” sorusuna ekonomi ve -işte buna şaşırdım- HUKUK yanıtını vermiş:
Evet toplum sorunun farkında. Ne var ki sorunla sorumlusu arasındaki bağı kuramıyor. Pahalılığın İmamoğlu’nun suçu olduğunu düşünen de var biliyorsunuz.. Etiketleri “ilahi müdahaleye” bağlayan da..
Hatta Diyanet bir fetvasında aynen şunu demişti, hatırlayın:
“Konuyla ilgili olarak Allah resulü, fiyatlar artmaya başladığında kendisinden bu duruma müdahale etmesi istendiğinde şöyle buyurmuştur, 'Şüphe yok ki fiyatları tayin eden, darlık ve bolluk veren, rızıklandıran ancak Allah'tır.”
Yalana “yalan” dediğiniz zaman ne suçlamalarla linç ediliyorsunuz.. Malum!
Ama böyle bir hadis var mı? Neyin fiyatı artmış da Hz. Muhammed bunu söylemiş? Birileri Diyanet’e bakıp etiketi ikiye, üçe katlıyorsa Ali Erbaş’ı Mehmet Şimşek’in yerine getirseler ya!
Latifeyi geçelim. Toplum ne zaman Diyanet yerine bilim insanlarına kulak verirse o zaman umutlanabiliriz.
BİRGÜN yazarı ekonomist Hayri Kozanoğlu mesela. Diyor ki son yazısında;
“Enflasyon verileri düşüş gösterse de, yurttaşın alım gücü eriyor. Zengin kesim tasarruf yaparken dar gelirli yurttaş borçlanarak geçiniyor. Ekonomide inşaat odaklı, sanayisiz büyüme Orta Vadeli Plan hedeflerinin uzağında kalırken kişi başına gelirde refah artışı belirli bir kesime yansıdı.”
Ne yazık ki planlar, gerçekler gibi umut da Kaf Dağı’nın ardında.
BİRGÜN’den, bu kez Kaan Sezyum’dan alıntı yapayım. Gayet gerçekçi bir bakışla rejimin paradigmasını anlatıyor.
“ Daha asil bir dünya mümkün. Sadece asillerin asilce ve görgüsüzce yaşayacağı, sefillerin ise sefalet içinde, çöplerden, pazarlardaki artık meyve sebzelerden beslendiği bir dünya hayal ediyorum. Çok da uzak değiliz bu hedeflere, sadece hiçbir şey yapmamayı, yazmamayı, düşünmemeyi kabul etmemiz yeter. “Aman şimdi başım ağrımasın” fikrini tüm topluma yayacağız. Toplumu korkuyla güdecek, saygıyı yine bu korkuyla kazanacağız. Her şeyin en iyisini ve doğrusunu sadece bir avuç seçkin ve yetkin üst benliğin seçtiği, iyi olanların bizden, kötü olanların başkasından kaynaklandığını düşüneceğiz.”