Ukrayna: Doğusunda savaş ve kan, batısında yas ve öfke

Ukrayna'yı Romanya'dan ayıran Siret Sınır Kapısının önündeki insan ve araç kuyruğu metrelerce uzuyor. Çoğunlukla kadınlar, çocuklar ve ihtiyarlardan oluşan Ukraynalı mülteciler kar altında pasaport sırası bekliyor. Kalabalıkta tek tük erkekler varsa bile onlar ya Ukraynalı değiller yahut Aleksander gibi ailesini kapıya kadar getirip ülkesine dönmek zorunda olanlar.

Kuyrukta dolaşırken, Aleksander ile karşılaştım.

Bu genç ve yakışıklı adam beş yaşındaki oğluna sarılmış halde ağlıyordu.

Sordum:

"Neden ağlıyorsun?"

Gözyaşını sildikten sonra:

"Ülkemde savaş var. Oğlum ve eşimi sınıra getirdim. Ben gidemiyorum. Belki onları bir daha göremeyeceğim. Bu yüzden..."

ukrayna-baba-ogul-1.jpg

Ukrayna, 18-60 yaşları arasında olan, eli silah tutacak erkeklerin ülkeden ayrılmasını yasakladığı için Aleksander da gidemiyor. Eşi ve çocuğu İspanya'daki teyzesinin yanına yerleşecek. Aleksander, işgal için "Bu bir fazişm" yorumunu yapıyor.

Şehitler duvarı

Rusya'nın 2014 yılında Kırım'ı ilhak ederek, Donetsk ve Luhansk'taki ayrılıkçı isyanı körüklemesi Ukrayna'da yüzyıldır var olan milliyetçi damarı daha da kabartmış.

Sınırdan 30 kilometre sonraki Çernivtsi kent meydanında milli şair Taras Şevçenko'nun heykeli var. Heykelin sırtını verdiği duvarda 2014-2020 yılları arasında ayrılıkçılarla yapılan iç savaşta can veren Çernivtsili askerlerin fotoğrafları sergileniyor. Arkadaki binada ise "Slava Ukraini" ve "Geroym slava" sloganı yazıyor.

"Çok yaşa Ukrayna!"

"Kahraman, sen çok yaşa!"

ukrayna-chernivtsi-meydan.jpeg

Ancak duvarda 24 Şubat'tan beri Rus işgalinde ölen askerlerin fotoğrafları asılmamış. Bir gün onlar da yerleştirildiğinde korkarım ki "Slava Ukraini" sloganına yer kalmayacak. Üstelik savaş sürüyor. Belki yüzlerce gencin daha cenazesi kalkacak.

Ukrayna-Romanya-Türkiye hattı

Çernivtsi Tren İstasyonu Ukrayna'nın diğer şehirlerindeki onbinlerce mülteciyi batıya taşıyor. Kiev'den, doğuda bombardıman altındaki Çernihiv, Sumi, Harkov ve Dnipropetrovsk'ten kaçanlar sarı-mavi vagonlara doluşarak Romanya, Bulgaristan, Macaristan ve Slovakya'ya gidiyor.

Ve tabi Türkiye'ye...

Dışişleri Bakanlığı Ukrayna'daki Türkleri, Türklerin birinci derece yakınlarını, kimi Azerbaycanlıları tahliye için Çernivtsi'deki üç Türk işadamıyla hareket ediyor.

Bu kişiler İsa Çelebi, Mücahit Çam ve Volkan Çakır.

Organizasyon şöyle:

Türkiye'ye gitmek için başvuranlar Kiev ve Lviv'de toplanıyor. Bu iki merkezden her gün birden çok otobüs Çernivtsi'ye kaldırılıyor. Trenle ya da kendi imkanlarıyla gelenler de oluyor. Çernivtsi'de toplananlar otobüse bindirilerek, Bükreş'e gönderiliyor. Bükreş'ten ver elini İstanbul.

Üç Türk işadamı

İsa Çelebi, 13 yıldır Çernivtsi'de yaşıyor.

Çelebi, savaş başlamadan önce Ukrayna'daki Türkleri uyardığını kaydediyor:

"Dedim ki: Arabaların deposunu doldurun, yanınıza nakit bırakın. Transit geçiş vizesi alın. Çünkü ilerisini iyi görmedim. Herkes bize güldü. Söylediğim çıktığı için üzgünüm. Son üç gün kendi evimde 437 kişiyi misafir edip Türkiye'ye gönderdim."

Çelebi, Dışişleri Bakanlığı'nın ricası üzerine bu işi gönüllü gerçekleştirdiklerini ifade ediyor.

Mücahit Çam ise 23 yıldır Ukrayna'da.

Sekiz gündür 80 otobüs kaldırdıklarını, en az 5 bin kişiyi gönderdiklerini kaydediyor.

Çam, "Her vatandaşımızın yanında yer almaya çalışıyoruz" diyor.

Ya kendileri?

Çelebi, "Son Türk çıkmadan biz çıkmayız" diye konuşuyor.

Türkiye'ye kalkan otobüste Sumi'den gelen Azerbaycanlı Mehmet de var.

Mehmet, "Uçaklar uçuyor. Bomba atıyorlar. Eşimi Bakü'ye yolladım. Şimdi ben gidiyorum. Bundan sonra çok kötü olur" diyor.

Her 20 kilometrede bir barikat

Çernivtsi öyle bir iltica dalgasına uğradı ki, otellerde yer kalmadığı için şehirden iki saat uzaklıkta Karpatların eteğindeki bir tesiste ve araya adam sokarak oda bulabildik.

Hem otele giderken...

Hem ertesi gün kuzeydeki İvano-Frankivsk şehrine ilerlerken her 20 kilometrede bir yolumuz askerler ya da devletin silah dağıttığı silahlı köylü milislerce kesildi. Pasaportlarımız kontrol edildi, bazen bagajımıza bakıldı.

Kontrol noktalarında kum çuvallarından barikatlar oluşturulmuş, beton sütunlardan ve demir yığınlarından bariyerler kurulmuştu. Giysi parçalarından kamuflaj yapılmıştı.

ukrayna-meydan-1.jpg

Güzergah boyunca barikatlarda, kamu binalarında ve kiliselerde sarı-mavi Ukrayna bayrağı ile SSCB döneminde yasaklanan milliyetçilerin kırmızı-siyah flaması dalgalanıyor. Bir kontrol noktasında arabamızı durduran köylü bile milis bile şöyle seslendi:

"Slava Ukrania!"

Bu yörede Rus işgali var mı?

Aslında yok.

Hiç bomba düşmedi.

Üzerinden uçak dahi uçmadı.

Bilbordlarda küfür

Çernivtsi ve İvan-Frankivsk hayatlarına devam ediyor. Marketler ve iş yerleri açık ve insanlar sokakta dolaşıyor. Fakat bu, ülkenin doğusu bombalanırken, batısının umursamaz olduğunu göstermiyor. Aksine ülkede içki satışı ve içki tüketmek yasak. İvano-Frankivsk'te şehir meydanında yanıma gelen, asker olduğunu anladığım bir sivil kamu binalarının fotoğrafını çekip çekmediğimi sordu.

Belli ki Ruslardan kuşkulanılıyor.

Zaten belediyenin, karakolların ve askeri binaların önleri kum çuvallarıyla örülmüş.

Lviv'e doğru seyderken, otoyoldaki bilbordlarda Ukrayna ordusunu selamlayan afişler var.

ukrayna-ordu-1.jpeg

"Ukrayna'nın koruyucuları, Allah sizi korusun" diye yazıyor.

ukrayna-ordu-selam.jpeg

Bazı bilbordlarda açık açık küfrediliyor.

Birinde "Rus savaş gemileri s... git" diyor.

ukrayna-kufur-2.jpeg

Ötekinde "Rus askeri s... git!"

ukrayna-kufur-3.jpeg

Ukrayna'nın batısı Rusların çoğunluk, gündelik hayatta Rusçanın yaygın olduğu doğu şehirlerine göre Ukrayna dilini konuşuyor. Bazen Rusça sorulara yanıt bile verilmiyor.

Savaş nasıl sonuçlanır, bilmiyorum.

Ancak iki kardeş halk olan Ukraynalılar ve Rusların bir daha kolay kolay barışmayacak ölçüde aralarına kan girdiği ve milliyetçilikle bilendikleri anlaşılıyor.

Bugün Lviv'deyiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Saymaz Arşivi