Sorel Dağıstanlı
Suriye’de 13 yıllık iç savaş 10 günde nasıl bitti?
Kimse 27 Kasım’da HTŞ’nin Esad rejimine karşı başlattığı saldırının 10 günde Şam’ın düşmesi ve Esad'ın ülkeden kaçmasıyla sonuçlanacağını bilmiyordu. En azından halklar… Zira o topraklarda örgütler üzerinden vekalet savaşı veren ülkelerin, 10 gün içindeki tepkileri 13 yıllık savaş boyunca sahadaki davranışları ile uyumsuzdu. Bu da aslında masada varılan bir anlaşmanın sahaya yansımasının bir işaretiydi. Ama ne olursa olsun on yıllardır ülkede iktidarını sürdüren Esad artık gitmişti.
Afrin, İdlip, Halep, Hama, Humus, Şam… Ülkenin önemli il ve ilçelerinde meydanlara toplanan insanlar için önemli olan bu gerçeklikti. Kime mikrofon uzatsak “Esad gitti daha kötüsü olamaz” cevabını aldık. En azından şimdilik insanların çoğunluğu bu gerçeklik üzerinden kutlamalarına devam ediyor.
Peki Esad neden “Daha kötüsü olamaz” diye tanımlanıyor. Aslında çok basit. Uzun yıllar süren “aile iktidarı” onu bir diktatöre dönüştürdü. Her diktatörün yaptığı gibi muhaliflerini ölüme, işkenceye, cezaevlerine mahkum etti. 2011 yılında bir çocuğun duvara “Özgürlük” diye yazmasına bir diktatör gibi yanıt verdi. Çocuğa ağır işkenceler yapıldı. Araya giren kanaat önderlerinin çabalarına hakaretvari yanıtlar verildi. Sonrası malum… Dera’daki öğrenci gösterileri ve bugünkü sonuç. İşte bu baskı, hukuksuzluk, adaletsizlik işgallerle sonuçlanan bir süreci işgal edilen ülke insanlarının kutlamasına yol açtı.
“BİZE KURALSIZLIĞI ÖĞRETTİER…”
Birçok kentte hala elektrik ve iletişim sorunu var. İnternet karaborsada. 27 Kasım’a kadar bedava olan hatlar artık karaborsada yaklaşık 3 bin liraya satılıyor. Özellikle Şam’da o meşhur “fırsatçılar” devrede. Otellerin fiyatları 3-4 katına çıkmış üstelik de kirli ve bu da kalacak kişiye söyleniyor. Zira seçenek yok. Yakıt sıkıntısı da var. Şam’da sokaklarda bidonlarla benzin satılıyor. Yakıtımız bittiğinde biz de almak istedik ama Halep’te geçerli olan Türk Lirası Şam’da kabul edilmedi.
Sadece dolar ile alabileceğimiz söylendi. Daha bir hafta öncesine kadar ülkede yasak olan dolarla. Üç Bidona 50 dolar aldılar. Üstelik 100 doların para üstünü dolarla vermediler. Kendi para birimleri ile para üstünü verdiler. İster alırsın ister almazsın, şartlar bu dediler. Ülkedeki trafik için söylenen tanım “Kara Düzen” anlamı hiçbir kuralın olmaması. Tam bir kaos. Kurallara riayet ederseniz büyük sıkıntı yaşarsınız. Burada da “özgürlük” farklı işliyor. Örneğin gece bütün araçlar uzunları açık ilerliyor. Zifiri karanlıkta birden önünüze hiçbir ışığı yanmayan bir motosiklet ya da traktör çıkabiliyor. Onlar için bu çok normal.
SINIRSIZ ÖZGÜRLÜK, ÖZGÜRLÜK MÜDÜR?
Diktatörlük ile yönetilen ülkelerde normal sanırım. Zira hukuk da adalet de yok. On yıllarca Esad rejiminde yaşayan, 13 yıldır iç savaşın içinde bulunan inanlar için bu bir özgürlük. Onlar için özgürlük, “istediğimi yaparım” mantığı ile açıklanıyor. Mihmandarımızın şu sözü önemliydi, “Önce insanlara özgürlüğün ne olduğunu öğretmek gerekiyor” öyle ya insan bilmediği şeyi nasıl istesin?
Ülkede yıllardır insanlar kuralsız yaşıyor. İnsanlara sorduğunuzda “Bize kuralsız yaşamayı özellikle öğrettiler” diyorlar. Neden diye sorduğunuzda yanıt basit. RÜŞVET… Kanun yoksa, kural yoksa istediğinizi yapmak için rüşvet veriyorsunuz. Düzeni kuran yetkililer bu düzensizlikten besleniyor. Bu yüzden insanlar için Suriye’de özgürlük “istediğimi yaparım” demek.
PEKİ ŞİMDİ NE OLACAK, DÜZEN SAĞLANABİLECEK Mİ?
Bunu zaman gösterecek. Nasıl bir yönetim şekli benimsenecek; ülkedeki Aleviler, Hristiyanlar kısacası çok kültürlülük nasıl sağlanacak önümüzdeki aylarda netleşecek. Şu an için net olan tek şey çatışmaların durmuş olması. “İç savaş bitti” sözünü özellikle kullanmadım. Sadece silahlar sustu ama o silahlar hala bekliyor. Ülkede yapılacak seçimde kalıcı hükümet belirlendiğinde her kesimi tatmin edecek bir tablo nasıl ortaya çıkacak? Zira tatmin olmayacak kişiler silahlı ve yıllarca sorunlarını çatışarak halletme yolunu seçtiler. Örgütlerin doğası gereği… HTŞ ve PYD birbirlerine ılımlı mesajlar veriyor. Bu önemli zira Halep’te bile hala PYD varlığını sürdürüyor. Silah kullanmıyor ama orayı da boşaltmıyor. Bekliyor. HTŞ ve Türkiye’nin desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO) Halep alındığında anlaşmazlık yaşadı. Yönetimde eşitlik konusunda… anlaşamamaları durumunda ne olacak?
Türkiye HTŞ ile ilişkisini açıktan yürütüyor. MİT Başkanı İbrahim Kalın, Türkiye’nin terör örgütü olarak kabul ettiği HTŞ’nin lideri ile namaz kıldı. Bir siyasetçi değil, devletin üst düzey bir görevlisi olarak. Peki SMO ile HTŞ anlaşamazsa o buluşmanın sahaya etkisi ne olacak? Eski adı ÖSO olan SMO’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Esad ile görüşülebilir” sözünün arından yaşananları hatırlayın. ÖSO namlusunu Türkiye’ye çevirmişti. Benzer bir durumda HTŞ ile geliştirilen ilişkiler SMO’yu tatmin etmez ise ne olacak? Sorular çok ve yanıtlar için uzun süre beklemeyeceğiz. Dolayısıyla tek gerçeklik Esad’ın devrilmesi ve ülkeden kaçması ama “iç savaş bitti” söylemi için henüz çok erken.