Mustafa K. Erdemol
Savaşlar, çevre kirliliği, nükleer tehdit
Kıyamete doksan saniye var
Kimilerince bilimsel bir fantezi olarak değerlendirilen şu Kıyamet Günü Saati aslında hepimiz için çok ciddi bir uyarıcı. Dünyanın ilk atom bombalarını geliştiren Manhattan Projesi'nde çalışan fizikçilerin, 1947 yılında yaptıkları bu metaforik saat, dünyanın sonunun ne zaman geleceğini saniye saniye gösteriyor, bilindiği gibi.
Saat 2007 yılında ayarlanırken nükleer tehditlerin yanı sıra iklim değişikliği de dikkate alınmıştı. Yani felaket için ne tür tehdit varsa saat onu da hesaba katarak yeni yeni değerlendirmeler yapıyor. Metaforik bir saat de olsa insan ürküyor doğrusu. Küresel felakete her zamankinden daha yakın olduğumuzu anlamak için gerçekten de ürkütülmeye ihtiyacımız var. Başka türlü akıllanmayacağız yoksa.
Yedi dakika vardı
Saatten sorumlu olan kurumun yayın organı Bulletin of the Atomic Scientists'in saatin akrep ile yelkovanının yıllık açılışını düzenleyen kurulu, Rusya-Ukrayna savaşının "uluslararası davranış normlarını" aşındırdığını, "çatışmanın kontrolden çıkma ihtimalinin yüksek olduğunu" duyurarak kıyamete sadece 90 saniye kaldığını açıkladı. Kıyaslanabilsin diye anımsatayım; saatin orijinal ayarı, 1947 yılında Bulletin'in kapağında yer aldığında gece yarısına yedi dakika vardı. O zaman hayli uzakmışız demek ki yok olmaya.
Felaketin bu kadar yakın olmasında Çin'in nükleer kapasitesini önemli ölçüde genişletmesi, Kuzey Kore'nin uzun menzilli füze denemelerini, İran'ın da uranyum zenginleştirme kapasitesini arttırması, ayrıca Hindistan'ın cephaneliğini geliştirmesi de etkili olmuş. İklim krizi ile karbondioksit emisyonları, Covid-19 gibi biyo-tehditlerin sayısının artması, yıkıcı teknoloji de nedenler arasında. Bu canına yandığımın saati ABD ile Batı’nın nükleer başta olmak üzere ölümcül silahlara sahip olmasını kıyametin yaklaşma sebepleri arasında görmüyor nedense.
En yakın olduğumuz ikinci zaman
İlk kez bu kadar yakın olmuyoruz tabii kıyamete. Daha önce de yaklaşmışız. En yakın olduğumuz diğer zaman, bilim insanlarının nükleer silahlar, iklim değişikliği, siber destekli dezenformasyon kampanyalarının yükselişinden ötürü sivil çöküş riskinin belirdiği yıl dedikleri 2020 yılıydı. Kıyamet Saati’nde 2019'da herhangi bir hareketlenme olmadı. 2017'de saatin yelkovanı 30 saniye ileri alınarak gece yarısına iki dakika kalaya ayarlanmıştı. Uzmanlar kıyamet saatinin felakete yakın bir zaman dilimini göstermesinde yukarıda da değindiğim savaş, iklim değişikliği, büyük salgın hastalıklar, yeni teknolojiler gibi gerekçeler olsa da hepsinden daha etkili olanın nükleer savaş tehdidi olduğunu söylüyor.
ABD hükümetinin herhangi bir atom bombasından daha ölümcül olan hidrojen bombasını geliştirdiği 1953 yılında da Kıyamet Saati “gece yarısına iki dakika” olarak gösterilmişti. Yani bugünkü kadar değilse de sözkonusu yıl “kıyamet” gerçekleşebilecek durumdaymış küresel olarak.
Dünyanın en sakin, en huzurlu olduğu yıl ise 1991 yılıymış. Bu yılın iyi oluşuna ilişkin hatırladığım bir şey yok doğrusu. Ama Kıyamet Saati dünyanın şimdiye kadar en güvenli olduğu zamanın Soğuk Savaş'ın sona erdiği bu yıl olduğunu iddia ediyor. Sözkonusu yıl, saat kıyamete 17 dakika kalayı gösteriyordu. Yani kıyamet çok çok uzakta idi.
Gerçek zamanla ilgisi olmayan ama dünyanın başına bir felaket geleceğini “dakikalarla, saniyelerle” ölçen Kıyamet Saati’ni hızlandıracak olan gelişmeler yaşadığımız bir gerçek. Hiçbir uyarı, yaşanmış hiçbir facia, şu yaşanmakta olana benzeyen hiçbir savaş “kıyametin yaklaştığı” konusunda aklımızı başımıza getirmedi. Çevreyi kirletmeye, ölümcül kitle imha silahları üretmeye devam ediyoruz.
Aptallar. “Komünizm çökünce” huzur geldi dedikleri dünyanın, çevre kirliliği, savaşlar, nükleer tehdit gibi nedenlerle “90 saniye” sonra yok olacağını söylüyorlar şimdi de. Komünizm çökünce gelen huzur değilmiş demek ki.
Dünya yakında yine huzurlu olacak ama. Kıyamet Saati ne gösterirse göstersin özgür bir dünya kurulacak eninde sonunda.
Yeter ki insanlığın "Eşref Saati" gelsin.
Gelecek.