İsmail Pehlivan

İsmail Pehlivan

Özlenen tablo bu mu olmalı?

AKP-MHP iktidarı, din, devlet ve siyaset ilişkisine laiklik açısından bakmadığından, Alevi taleplerini karşılamaz, karşılaması da beklenemez. Nedeni nedir? derseniz; AKP’nin varoluş nedenlerinden biri de siyasal İslamcılıktır. Dolayısıyla, farklı din ve inançlara eşit yurttaşlık ve eşit haklar temelinde bir çözüm süreci inşa etmesi beklenemez.

Günümüzde AKP-MHP iktidarı, ülkemizde din, vicdan, inanç ve düşünce özgürlüğünün evrensel ilkeleri ve değerler üzerinden yaşanmasının ve toplumsal yapılar üzerinden kurumsallaşmasının önündeki en büyük engeldir.

AİHM tarafından Aleviler lehine verilen Cemevlerinin ibadethane olduğu ve zorunlu din derslerinin kaldırılması kararlarını tanımayan siyasi iktidar, laiklik ve hukukun evrensel ilkeleri açısından suç işlemektedir. Temel insan haklarından olan din ve vicdan özgürlüğü açısından hak mahrumiyetinde ısrarcı olan siyasi iktidarın hiçbir yaklaşımı samimi olmadığı için Aleviler nezdinde bir karşılığı yoktur.

İktidarın, bir dönem ‘Alevi Açılımı’ olarak gündeme getirdiği girişimin fiyaskoyla sonuçlanması tamamen temsil ettiği köhne zihniyetin ürünüydü. Bu süreçteki toplantılara çağrılanların sadece dinlendiğine ve yine bildiklerini okuduklarına sonraki yıllarda tanık olduk. Lakin iktidarın Alevi sorununa yaklaşımındaki üstenci bakış açısına rağmen kendince önemli argümanlara ulaştığını da kabul etmeliyiz.

AKP, devletin resmî ideolojisi olan Türk-İslam Sentezi’nin en kararlı temsilcisi olduğunu ispat etti. Bu yapının, tüm inançlara çoğulculuk temelinde bir yaklaşımla toplumsal birlikteliği savunmasını bekleyemeyiz. Bu yapı egemen olan çoğunlukçu mezhepçiliğin temsilcisi olduğundan, onun açısından ülkemizdeki diğer inançların bir önemi olmadığı bilinmektedir.

“Tek din” ve “tek mezhep” siyasetinden beslenen bir yapının Alevi hak ve taleplerini, hukukun evrensel değerlerine ve laiklik ilkesine göre düzenlemesini beklemek zaten saflık olur.

Yüzyıllardır kendi mahallerinde “sapkın inanç” diyerek ürettikleri ötekileştirici, düşmanlaştırıcı Alevi algılarına rağmen, kendi varlık sebebini ortadan kaldırmaya yönelmeyeceği çok açık…

Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı’nın verdiği fetvalarda da ortaya koyduğu Alevilere yönelik iki kırmızı çizgisinin de olduğunu düşünürsek hak verilmesinin imkânsız olduğu görülür.

  • Birincisi, “Cami Müslümanların tek ibadet yeridir. Cemevleri ibadet yeri olamaz, olsa olsa irfan mektebidir”
  • İkincisi, “Kuran ve Sünnet uyulması gereken temel kuraldır, buna göre Alevilik ancak folklorik bir unsurdur.”

Bu siyasi iktidar, devletin ve kamu hizmetlerinin laikleştirilmesini ve dinin, inananların kendi özel hayatına bırakılmasını da savunamaz! Aksine, vesayet altına aldığı devlet dini üzerinden toplumsal bölünme ve kutuplaştırma siyasetinden beslenmektedir.

Mezhepçi ve siyasal İslamcı bir partiden, farklı olana eşit davranması zaten beklenemez.

***

AKP siyasal iktidarının sürdürülmesi kriterlerine göre, din, devlet ve siyaset ilişkisini inşa ediyor.

AKP-MHP iktidarı, devletin kurumlarını sadece siyasal İslamcı siyasetin mezhepçilik ekseninde inşasına hizmet etmesine zemin yaratmış, Alevilik gibi farklı olan inançlara ve dinlere ise doğrudan ve dolaylı ayrımcılık uygulamıştır.

Dolayısıyla bu açıdan da baktığımızda “Alevi talepleri” aslında, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve laikleşmesini içeren bir hak mücadelesi olduğu için de AKP, Alevilerin gerçek taleplerini tartışmanın dışında bırakmayı tercih etmektedir.

Son yıllarda Kültür Bakanlığı bünyesinde kurduğu Alevi ve Bektaşi Daire Başkanlığı aracılığıyla “Dinden sapmış, Alevi sapkınları devletin Alevisi yapılarak yola getirilecek” anlayışıyla toplum mühendisleri aracılığıyla geniş çaplı bir operasyona başlandı.

Son olarak Cumhurbaşkanı’nın ‘cümbüş evi’ dediği iki cemevini ziyaret etmesi oldukça manidardır. İlk olarak Ankara’da bulunan Hüseyin Gazi Abdal’ın türbesinin bulunduğu Hüseyin Gazi Cemevi’ni ziyaret etti. İlginç olan ziyareti öncesi cemevinden Hz. Ali’ye, Hacı Bektaş Veli’ye ve Mustafa Kemal Atatük’e ait “tablolar” kaldırıldı ve cem salonu yeniden Erdoğan’a göre düzenlendi!

Gariptir, yandaş basın tarafından Cumhurbaşkanı için özel olarak dizayn edilmiş bir cemevi hazırlamak, “özlenen tablo” olarak sunuldu.

Ne acıdır ki cemevini, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’nın gönlünü hoş edecek şekilde dizayn ettiren de üç Alevi… Biri Profesör ünvanlı bir Alevi danışman! Diğeri Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi başkanı. Bir diğeri ise kendini Bektaşi Halifebabası olarak lanse ettiren kişi… Buna benzer bir ziyaret İstanbul’da Şahkulu Sultan Dergahı’na da yaptırıldı.

“Özlenen tablo”da Alevi toplumunu asimilasyonla devletin, siyasi iktidarın Alevisi yapmak var.

Bu ‘özlenen tablo’nun mimarları yeni Alevi stratejisini dört adımda devreye sokacakmış;

  1. Alevi dedelerine maaş bağlanacak.
  2. Cemevi hizmeti yürüten bir görevliye maaş bağlanması. (Bu kişiyi özellikle başkanlardan seçecekler!)
  3. Cemevlerinin elektrik ve su giderlerini karşılamak.
  4. Cemevlerine tapuda özel bir imar lejantı verilmesi. Yani Cemevleri ibadet yeri olarak yine tanınmayacak sadece özel sembolle imar planlarında haritanın sağ alt köşesinde bulunan lejant kutusuna sıkıştırılacak! Ve bu işaretleme için dahi Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’ndan olur alınacak.

Ne acıdır ki Alevi toplumunun ‘özlediği tablo’ ve sorunlarının çözümü bu tablonun içinde yer almamaktadır.

Muhabetlerimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Pehlivan Arşivi

Sultan Nevruz Bayramı ve kaos

23 Mart 2025 Pazar 07:42

Korkunun eceli!

20 Mart 2025 Perşembe 11:50

Benim ailem!..

13 Mart 2025 Perşembe 05:00

Suriye’de zulüm var duyuyor musun?

20 Şubat 2025 Perşembe 05:00