Ölmez sağ kalırsak!

Evde kalıp oyalanmayı beceremeyen insanlar ya bolca televizyon izliyor ya da sosyal medyaya dalıp kendinden geçiyor. Devlet ekrandan “kitap okuyun” çağrısı yaptı ünlülerle! Seçilen isimler, hangi kitabı, bir de en son ne zaman okuduklarını söyleseler keşke! Berbat filmler yapan bir ünlü: “Okuyun ne bulursanız okuyun” diyor. Ömrümüz bu saçma çağrıya direnmekle geçti; her bulduğunu okuyan kimseye “ahmak” denir. Ölçüsü vardır, bir kitaba neden gereksinim duyduğunu bilir, iyi okurun. Tolstoy okur da Mustafa Kutlu aklına bile gelmez!

***

Diyeceksiniz ki “Bunca acayiplik içinde bir tek buna mı takıldın?” Değerleriniz, ölçüleriniz yoksa vasata, bayağılığa teslim olursunuz. Kelle paçacı profesörlerin varlığı, üçüncü sınıf romanlar yazan kadının âlim sayılması hep bundan. Başımıza bir de WhatsApp belası çıktı. Günde elli tane kaynağı belirsiz ileti geliyor. Üstelik bunlara inanıp paylaşanlar içinde sanatçılar, bilimciler, saygı duyduğumuz kimseler de var! Yanlış bilginin(!) yayılmasından büyük risk olabilir mi? İnsanlık düşünceyi askıya almış, korkularına esir, herhangi ölçü, değer taşımadan yaşamaya alıştı. Bunun adına ne derseniz deyin, bana göre: “entelektüel sefalet” günlerindeyiz!

***

Sonunda her işe burnunu sokan Diyanet için de bir kurul oluştu. Eminim herkesin yüreğine su serpilmiştir. Virüsle mücadelede din sosyoloğu, psikoloğu görev alacak! Ne iş yaptıklarını bilmiyorum bu bilim(!) dalında görev alanların, ancak seçildiklerine göre eminim sürece katkı koyacaklardır! Ha bir de istatistikçi var kurulda. Sayılara bakarak tasnif edecek herhalde ölüleri. Muazzam buluşlar. Gülüyoruz ağlanacak halimize: Yıllarını bilime vermiş, güç günlerde kurula girdiği için sevinç duyduğumuz bir hekimin, Diyanetâin başıyla yandaş kanalda soru yanıtladığını görünce içim sızladı! Başkası adına utanır ya insan, iyice hissettim. Hekimlerin alkışlanması için talimat verenlerin, “sağlık çalışanlarına şiddet” yasası çıkmasın diye el kaldırdığı günlerdeyiz. Acıklı.

***

Hangi birini söylesem ki; dinci takımıyla bilim insanlarının bir tutulmasına kimse itiraz etmiyor. Sağcılıkta yarışan belediyelere övgü dolu sözlerle alkış tutuluyor. Meselenin özü konuşulmasın diye her şey yapılıyor. Aydınlanmadan hızla kopan bir halkın geleceğe umutla bakması mümkün müdür? Kaldı ki “umut” soyut, içi boş sözcük. Ucuz siyasal çıkarları için kafasını kuma gömenleri daha net gördük süreçte! Sanmayın sadece iktidar eliyle meşruiyet kazanacak baskı düzeni, muhalefet tam destekçi, göreceksiniz. Özgün herhangi bir düşünceye, nitelikli eleştirel söze kimsenin tahammülü yok! Büyük uzlaşı “gericilik” üstünde sağlandı. Beceriksizler, vasatlar için muazzam ortam hazırlandı. Biraz duyarlı olan kimse acı içinde, yüreği sancıyarak tükenecek.

***

Geleceğin dünyası için türlü tahmin yazıları kaleme alınıyor. İyimser olmak için kalemine takla attıranlar var, onlardan değilim. Daha baskıcı bir düzen kurulacak dünyada. Neo-liberalizm iyice azacak. İnsan hakları askıya alınacak. Muhtemelen içe kapanan devletler iyice sertleşecek. Yeni savaş biçimleri kapıda, göreceğiz. Irkçılık canlanacak, yobazlık azacak. Daha cahil, görgüsüz insanlar yetişecek. Bencillik artacak, etik ölçüler değişecek. Yoz olan sanat gibi sunulacak. Betondan şehirler açıkhava hapishanesine dönecek.

***

Liberaller kılık değiştirerek sürüldü piyasaya yine. İktidarın tercihi değil bu. Artık saray ve çevresi bunlara gereksinim duymuyor. Babacan, Davutoğlu ikilisinden medet umanlar liberallere sarıldı. Gül’ü pazarlamak için fırsat kollayanlar yakaladı fırsatı. Dünün “yetmez ama evetçi”lerinden, iktidar yalakalarından oluşan kadrolar evinize, en güvendiğiniz kanallardan girecekler. Amaç: RTE’siz RTE düzeni kurmak! Benden söylemesi…

***

Virüs öldürmez de sağ kalırsak, bu düzende kahrımızdan öleceğiz! “Enseyi karartmayın” demek isterdim ama elde değil, çok karanlık günler geliyor çok!
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Enver Aysever Arşivi