
Şahin Aybek
Öğretmenler hangi sorunlar ile uğraşıyor?
“En düşük ev kirasının 20 bin liraların üzerinde olduğu günümüzde öğretmenin evine ailesine yetebilme gibi büyük bir problemi ortaya çıkıyor. Günümüzde öğretmenler en düşük maaş alan memurlar arasında ilk sıralarda yer alıyor.”
“Öğretmen Akademileri ile Eğitim Fakülteleri etkisiz hale getirildi. Ücretli öğretmenlerin emekleri sömürülüyor. Öğrencilere bir öğün yemek vermeye gücü yetmeyen bütçe bütçe değildir Bu bütçe derde derman bütçe olabilecek bir bütçe değildir. Eğitimde tasarruf olmaz. Milli Eğitimin bütçesi gerçekçi verilerle hesaplanıp ihtiyaçları karşılayacak düzeye çıkarılmalıdır.”
Anadolu Eğitim Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Musa Çınartaş ile eğitim sorunlarımızı konuştuk.
Öğretmenler hangi sorunlar ile uğraşıyor? Genel bir çerçeve çizer misiniz?
Eğitim sistemlerinin temel amacı o ülkenin nitelikli insan gücünü yetiştirmektir. Bunu gerçekleştirebilmek için her eğitim sistemi, yetiştireceği insan modelini, sahip olduğu insan gücü politikası ışığında saptayarak eğitim politikalarını bu amaca göre düzenlemektedir. İşte bu eğitim sistemlerinin ve eğitim politikalarının ana öznesi de hiç kuşkusuz öğretmenlerdir. Mustafa Kemal Atatürk , “Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir.” Sözü ile de öğretmenin eğitim politikalarındaki ehemmiyetini belirtmiştir. Lakin görüyoruz ki ana özne öğretmenler bugün büyük sorunlar ile mücadele ediyor. Eğitim sisteminde bu kadar önemli bir yere sahip olmasına rağmen öğretmenler birçok sorunla boğuşarak mesleklerini yapmaya çalışıyorlar. Bunların başında da ekonomik sıkıntılar var. Mesleğine yeni başlayan bir öğretmenimiz bugün 41 bin civarında bir maaşla görevine başlıyor. Hatta yeni atamalarda akademiler devreye girecek. 23 bin lira gibi bir maaş alacak akademide eğitime alınacak öğretmenlerimiz. En düşük ev kirasının 20 bin liraların üzerinde olduğu günümüzde öğretmenin evine ailesine yetebilme gibi büyük bir problemi ortaya çıkıyor. Günümüzde öğretmenler en düşük maaş alan memurlar arasında ilk sıralarda yer alıyor. Aldığı sorumluluk, verdiği emek karşılığında hak ettiği maaşı alamayan, faturalarını nasıl ödeyeceğini düşünen, kredi kartı borcunu kapatamayan, tatil planı yapamayan öğretmen sınıfında nasıl verimli olacak. Önce öğretmenin refah içinde yaşayabileceği bir ortam oluşturmak zorundayız.
Maaş yetmeyince hayat kalitesini de en aşağı seviyede tutmaya mecbur kalacaktır öğretmen
Tam da öyle. Sendikamızın Öğretmenler Günü’nde yaptığı anket sonuçlarına göre öğretmenlerimiz %46.9’u yaşayabilmek için azami ihtiyaçların dışında her şeyden, %42.5’i sosyal ve kültürel faaliyetlerden, %7.8’i gıda ve giyim harcamalarından fedakarlık yaparak geçinmeye çalıştıklarını belirtiyor. Yani öğretmenlerimizin %97.2’si maaşlarını yetirmek için insani ve hayati bir çok şeyden fedakarlık yapmak zorunda kalıyor.
Maaşlar dışında hangi sorunlarla karşı karşıya öğretmenlerimiz? Neler var sorunlar içinde?
-Öğretmenler odasındaki ücretli, sözleşmeli, uzman, başöğretmen ayrımı,
-Piktes ve özel kurumlardaki öğretmenlerin özlük haklarının içler acısı durumu,
-Norm fazlası öğretmenlerin resen atanmaları, bir türlü oturtulamayan öğretmenlerin yer değiştirme sorunu,
-Ek ders ücretlerinin yetersizliği,
-Yıpranma payının verilmemesi,
-Vergi dilimi sorunu,
Bunlara daha nicelerini de ekleyebiliriz. Öğretmeni hem mesleki kaygı hem de gelecek kaygısı içinde olan bir sistemin başarılı olması düşünülemez. Bu sorunların ivedilikle düzeltilmesi gereklidir. Tüm bu sorunlara rağmen öğretmenlerimiz büyük ve özveri ile çalışıp başarılı oluyorlar.
Yeni ÖMK ile birlikte Öğretmen Akademileri kuruldu. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?
Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun yasalaşmasının ardından artık öğretmenlerin eğitim fakültesi mezunu olması yetmeyecek ve Öğretmen Akademisinde eğitim alacak. Eğitim Fakültelerinin MEB'in ihtiyaçları doğrultusunda öğretmen yetiştirememesinin, MEB ve YÖK arasındaki uyumsuzluğun faturası yine öğretmenlere kesildi. Doğru olan eğitim fakültelerinin ihtiyaca göre güncellenerek yeniden şekillendirilmesidir. Tıp Fakültesi mezunlarının yeterli görülmeyip TIP akademisine gittiğini düşünmek bile çok saçmadır. Görevi öğretmen yetiştirmek olan Eğitim Fakülteleri de sahadaki ihtiyaçlara cevap verebilecek şekilde yapılandırılmalıdır. İşin en acı tarafı da Öğretmen Akademilerini içeren yasa çıkmadan önce veya çıkma aşamasında Eğitim Fakültelerinin sessiz kalmasıdır.
Şimdi MEB Eğitim Fakültesi dekanları ile bir toplantı yapacakmış. Aslında bu toplantı ÖMK'da Öğretmen Akademileri kurulmadan önce yapılmalıydı.
Öğretmen Akademileri ile Eğitim Fakülteleri etkisiz hale getirildi. Eğitim Fakültesi okumak artık MEB'e öğretmen olarak atanmak için yeterli olmayacak!
Eğitim Fakültesi + Öğretmen Akademisi öğretmenin atanma sürecini uzatacak.
Milli Eğitim Akademisi'nde öğretmen adaylarına yaklaşık 23.000 TL maaş ödenecek. Bu maaş uygulaması, 1 Eylül 2025'te başlayacak. Milli Eğitim Akademisi maaşı Temmuz ayında yapılacak zam oranı ile orantılı olarak artacaktır. Akademi 14 pilot ilde uygulanmaya başlayacak ve zamanla genişletilecek. Farklı bir il de akademiye alınacak öğretmen 23 bin lira ile nasıl geçinecek. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır. Akademiler ile öğretmen yetiştirme programlarının içi boşaltılacak, en son aşamasına da mülakat eklenerek bir nevi aba altından sopa gösterme aracı olacak.
-Bu merkezlerde toplanacak öğretmenlerin barınma ve diğer oluşacak sorunları nasıl çözülecektir?
-Müfettiş raporlarında “başarısız” veya “sakıncalı” bulunanların/görülenlerin hukuksal hakları ve özlük kazanımları ne olacaktır?
-Akademide dört dönem eğitime alınmak demek okulların bu süre zarfında öğretmensiz kalması denek. Bu durumda öğretmen açıkları nasıl kapatılacaktır? Bakanlık görüyorsunuz ki akademi ile öğretmen adaylarının sırtına yeni sorunlar yüklemiştir.
Asgari Ücretin dahi altında çalıştırılan ücretli öğretmenlik hakkında ne düşünüyorsunuz?
MEB ne yazık ki var olan öğretmen açığını yeni atamalar ile kapatmak yerine asgari ücretin dahi altında çalıştırılan ücretli öğretmenleri görevlendirerek çözmektedir. Ücretli öğretmenlerimiz girdikleri ders saati üzerinden ücret alıyorlar, tatillerde ücret alamıyorlar, hastalandığı için derse girmediğinde ders ücreti alamazlar, aylık gelirleri asgari ücretin ancak yarısına eşittir, kadrolu öğretmenlerin sahip olduğu hiçbir haktan yararlanamaz, SGK’ları yarım yatar. Ücretli öğretmenlerin emekleri sömürülüyor.
Hali hazırda 90 bine yakın ücretli öğretmen görev yapmaktadır. Bu sayı geçen eğitim öğretim yılına göre yaklaşık 14000 artmıştır. Görevlendirilen ücretli öğretmenlerin yaklaşık 40 bini eğitim fakültesi mezunu iken yine yaklaşık 40bini lisans mezunudur. 10 bin civarı da ön lisans mezunu görevlendirilerek ücretli öğretmen olarak görev yapmaktadır. Bu istatistik ücretli öğretmenlerin ne yazık ki yarıdan fazlasının eğitim fakültesi mezunu olmadığını, yaklaşık yüzde onunun ise ön lisans mezunu olduğunu gösteriyor.
Eğitim Fakültesi mezunu atama bekleyen yüzbinler varken, alanı eğitim-öğretmenlik olmayanlarının çoğunluğunu oluşturduğu ve asgari ücretin dahi altında ücret verilerek emek sömürüsüne yol açan bu sistem artık son bulmalıdır.
Alanında eğitim almış̧ öğretmenlerimiz öğrencileri ile, öğretmeni olmayan öğrenciler de yine alanında eğitim almış̧ öğretmenleri ile buluşturulmalıdır.
MEB bir plan dahilinde alanında eğitimini almış̧ meslektaşlarımızın ataması yapılmalı, asgari ücretin dahi altında çalıştırılan ücretli öğretmenlik sistemi son bulmalıdır.
Milli Eğitim Bakanı sn Yusuf TEKİN'e göre ücretli öğretmenlik diye bir kavram yokmuş, bu arkadaşların mevzuattaki karşılığı öğretmen ihtiyacının karşılanmadığı durumlarda ek ders ücreti karşılığında görevlendirilen öğretmenlermiş.
Yüzbinlerce mezun öğretmenimiz varken 100 bin öğretmen ihtiyacı nasıl karşılanamaz? Neden karşılanamaz?
asgari ücretin dahi altında ücretle çalıştırılan bu sistem kabul edilemez!
Öğretmen atamak yerine ücretli öğretmen görevlendirmek daha tasarruflu gelebilir ama unutulmasın ki EĞİTİMİN TASARRUFU OLMAZ!
Bu yıl eğitim öğretim başlarken okullarda ciddi bir temizlik personeli sorunu yaşandı. Bu sorun çözüldü mü?
Evet sene başında TYP(Toplum Yararına Çalışma) programından vazgeçilip İUP (İş gücü Uyum) programına geçildi. Bu programda çalışacak personellerin 3 gün çalışıp yaklaşık 6000 tl gibi bir ücret alacağı açıklandı. Tabi yetkililer böyle bir düzenleme de çalışacak personel bulamayacaklarını anlayamayacak kadar toplumdan uzaklaşmışlar. 6000 liraya kimi çalıştırabilirsin. Bu ücret ile çalışacak insan gücü bulamayacaklarını düşünememek, öngörememek açıklanacak bir durum değil. Tabi uygulama sonucunda okullarda ciddi bir temizlik kaosu başladı. Çocuklarımız hijyen yönünden uygun olmayan ortamlarda eğitim gördü. Veliler, öğretmenler sınıflar temizlediler. 2-3 HAFTA geçtikten sonra hatalarından dönerek tekrar TYP kapsamında görevlendirmeler yapıldı. Bir nebze olsun sorun çözülmüş oldu. Ama önümüzde yine büyük bir temizlik sorunu var gibi gözüküyor. Çünkü TYP kapsamında görevlendirilen personellerin çalışma süresi 31 Mart itibari sona eriyor. Yeni bir personel alımı olmazsa sene başındaki kaos tekrar ortaya çıkacak. Maalesef çocuklarımız yine hijyenik olmayan ortamlarda eğitim öğretime devam edecek. Biz okulların temizlik ve güvenlik personeli hususunda yetkililerden kalıcı çözümler bekliyoruz. Her okulda kalıcı temizlik personeli olmalı her okulda kalıcı güvenlik personeli kadrosu olmalı.
Son olarak MEB bütçesi ile eğitimin çözüm bekleyen sorunlarının altından kalkmak mümkün mü?
Bu bütçeyle mümkün değil. Bütçenin%71 oranında büyük çoğunluğu, personel giderlerine gidiyor. Diğer kısmı da mal ve hizmet alım giderlerine, sermaye ve sosyal güvenlik giderlerine gidiyor. Genel bütçeden en büyük payın yüksek öğretim dahil olarak %14.8 ile milli eğitime ayrıldığını söyleyenler okullarda temizlik görevlisi dahi çalıştıracak parayı bulamamalarını nasıl izah edecekler? Okullarda temizlik sorunu hala yaşanıyorken, okullara deterjan alınamıyorken, fotokopi çektirecek kâğıt bulmakta zorlanıyorken, taşımalı eğitimde birçok sorun varken bütçenin rakamsal olarak artması bir şey ifade etmiyor. Okullar hala bağış adı altında velilerden para toplamak zorunda kalıyor. Kendi ihtiyaçlarını karşılayamıyor. İUP kapsamında aylık 8000 TL ye çalıştırılan yardımcı hizmetliler iş bırakıyor. Hala 100 bine yakın ücretli öğretmen çalıştırılıyor. Yeterli sayıda öğretmen ataması yapılmıyor. Öğrencilere bir öğün yemek vermeye gücü yetmeyen bütçe bütçe değildir Bu bütçe derde derman bütçe olabilecek bir bütçe değildir. Eğitimde tasarruf olmaz. Milli Eğitimin bütçesi gerçekçi verilerle hesaplanıp ihtiyaçları karşılayacak düzeye çıkarılmalıdır.
Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...