Millet İttifakı ya da toptan muhalefetin ortak bir vaadi var.
"İktidar partisi başta olmak üzere Cumhur İttifakı'nın her alanda yarattığı bir tahribat var, bunu düzelteceğiz" diyorlar.
Bir tamirat propagandası...
Bu propagandanın içinde, her sorunun ana kaynağı olarak işaret edilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi hedefte yer alıyor.
Güçlendirilmiş veya İyileştirilmiş Parlamenter Sistem konusunda CHP, İYİ Parti, Saadet, DP, DEVA ve Gelecek partileri düzenli görüşme halinde.
Peki bu onarım vaatleri ne getiriyor?
T24'te Murat Sabuncu'ya konuşan KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır'a göre; muhalefetin çıkışları epey karşılık bulsa da lider-aday tartışması hala handikap.
Ağırdır, “Kılıçdaroğlu’nun çıkışları CHP’ye oy vermeyenleri dürter ama yetmez” derken aynı zamanda 2023 seçimlerinin sadece adaylar üzerinden tartışılmasının ve bunun üzerinden siyaset yapılmasının da hâlâ Erdoğan’a kazandırabileceğini dile getiriyor.
Bu meseleyi Siyaset Bilimci Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu'na sordum.
"Halk daha ne istiyor o zaman?" sorusuyla karşılık verdi.
Sorusunu da kendi yanıtladı.
"Bunu ortaya koyan akademik çalışmalar var. O araştırmalarda halkın demokrasi beklentisi, özgürlükler ve hukuk devletine çok önem atfetmediği görülüyor. Halk temelde kendisine yarar sağlayacak bir gelir ilişkisi istiyor. Bir patronaj ilişkisi..."
Peki iktidar, Cumhur İttifakı veya Cumhurbaşkanı Erdoğan bu ekonomik patronaj ilişkisinde ne durumda?
Yanıtı şöyle verdi:
"Bu patronajın oradan gelme ihtimali düştü. Tabi bir ekonomik mucize beklentisi var... Bu beklenti sürdüğü müddetçe Millet İttifakı'na oy geçişi ne kadar yüksek olabilir?"
Bir sistem tarifi de yaptı Kalaycıoğlu:
"Sultanizm rejimindeyiz. İktidar iktisadi bilimden uzak. Bunu seçmen ne zaman anlar, bilmiyorum."
Peki ya muhalefet?
Kalaycıoğlu'na göre; Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem vaadi, demokrasi ve hukuk temelli zaten güçlü bir iddia. Eklemeleri de var:
"Bu vaadin ötesinde ne yapılabilir? Vizyon sorunu yok. Halka vizyon veriliyor. Bugünkü otokratik sistemden demokratik sisteme dönüş vaat ediliyor. 70 yıldır Türkiye'de kurulamayan, bir türlü becerilemeyen demokrasi ile hukuk sistemini birleştirme hedefi ortaya konuyor."
Devamında daha net bir yorum yaptı:
"Bundan büyük hayal yok. Seçmen daha ne bekleyecek?"
Profesör Kalaycıoğlu, milli hedef hatırlatması da yaptı.
"Türkiye Cumhuriyeti'nin milli hedefi Avrupa Birliği ve Kopenhag kriterleridir. Bu kriterleri tarumar ettiler" cümleleriyle bitirdi.
O halde başlığa dönelim.
Muhalefetin tamirat vaadini yenecek iddia var mı?
Ya da Kalaycıoğlu'nun sorduğu gibi...
Bu vaatlerin ötesinde daha ne yapılabilir ki?