Ayşenur Arslan
Memleket kimlere emanet
Yangın çıkar. Dünyanın neresinde, hangi ülkesinde çıkmıyor ki!
Önemli olan, o sırada ve sonrasında ülkelerin yöneticileri ne diyor… Başa gelenleri nasıl açıklıyor… Ve sonrası için nasıl dersler çıkarıp yerine getiriyor…
Mesela, “Rabbim, imdat eyle!” mesajını şu son korkunç tablonun neresine koyacağız.
Ki o -neden açıktan paylaşıldığını anlamadığım- mesajın sahibi cumhurbaşkanı danışmanı unvanına sahip Oktay Saral.
Ya Cübbeli Ahmet diye bilinen zat!
Buyurdu ki “Allah-u Ekber diye tekbir getirin, yangınlar söner. Yangın araçları satılsın, işçilerinin de işine son verilsin.”
*. *. *
Bir de Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun “o gün” yürüyüş yaptığı anları sosyal medyada paylaşmasıyla patlayan polemik vardı ki! Seviye testi gibiydi.

CHP’li Muharrem İnce, videoyu “mahalle yanarken saçını tarayanlarda bugün” diye paylaştı.
Bakan, o görüntülerin yangından saatler öncesine ait olduğunu söyledi. Sözlerini de yine dinden referansla, Ara’f suresiyle bitirdi:
“Andolsun biz, cinlerden ve insanlardan bir çoğunu cehennem için yarattık. Bunların kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar; gözleri vardır ama onlarla göremezler, kulakları vardır ama onlarla duyamazlar.”
Bakan Uraloğlu cehennem biletini kesivermiş. Ama hatırlatmakta fayda var: Evet o sırada Bursa’da henüz yangın yoktu. Oysa, en geniş orman varlığına sahip Karabük iki gündür yanmaktaydı.
Doğrusu, şu bizim “Bakan” dediğimiz isimlerin görünür olma merakını anlamıyorum. Ormanda yürürken video çekip paylaşmanın alemi ne!! Diyelim ki sabah sporunuzu deniz kenarındaki çöpleri toplayarak yaptınız.. Örnek olsun diye paylaş. Çam ağaçları arasında mutlu mesut yürürken neyi paylaşıyorsunuz?
Kaldı ki yangın sonrasında söyledikleri de “ağızları vardır ama konuşamazlar” dedirtiyor:
“Hava karardıktan sonra hava araçlarıyla müdahale söz konusu olmuyor.”
Yok canım! Sahiden mi!
İlk defa duyduk ve çok şaşırdık!
Günlerdir değil.. Aylardır değil.. Yıllardır ne söyleniyordu size!
“Hava karardıktan sonra ormanlar, hatta yerleşim yerleri alevlere teslim ediliyor. Gece görüşlü helikopter ve uçaklar olmadan yangınla mücadele edilemez.”
*. *. *
CHP grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, Türkiye’nin nüfus açısından dördüncü büyük kenti YEŞİL BURSA’nın yeşilini elinden alan yangının raporunu şöyle özetledi:
“Yıllardır süren basiretsizliğin, liyakatsizliğin, umursamazlığın, ihmallerin sonuçlarını yaşıyoruz!
Ne güçlü bir hava ve kara filosu var, ne küresel ısınmaya dair yapılmış hazırlık! Ne uçak takip sistemleri var ne gece görüşlü hava araçları... Orman Genel Müdürlüğü orman yollarını bakımdan geçirmiyor, tasarruf diye kara aracı kiralamıyor, personele koruyucu malzeme bile almıyor! Buna ‘yangın mevsimi’ deyip geçemeyiz! Ülkenin her yerinden alevler yükseliyor. Ormanlarla birlikte içindeki binlerce canlı diri diri yanıyor. Geçen haftadan bu yana 11 insanımız öldü. Binlerce yurttaşımızın malı zarar gördü. Sorumlusu ise sarayında oturuyor.”
*. *. *
Önceki yıllardan birinde yine büyük çapta bir yangın için Marmaris’e giden Halk TV muhabiri Dilan Alp’in yayınını hatırlıyorum. Medya Mahallesi’nde canlı yayındaydı. Son durumu anlattıktan sonra durdu:
“Bir şey duyuyor musunuz?” diye sordu.
Duymuyordum.
“Duyamazsınız. Çünkü dün gece bu ormandaki bütün canlılar yandı..”
Ali Mahir Başarır’ın hatırlattığı buydu işte. Ormanların içlerindeki canlılarla birlikte yok edildiği!!
Onların emanet edildiği Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’ya göre ise mesele neredeyse teknik bir aksaklıktan ibaretti:
"Cebimizde uçak, arazöz yok, bir yerden bir yere gidene kadar hele bir de rüzgar varsa sizin onu kontrol altına almanız saatler alıyor, hatta günler alıyor, 86 milyon vatandaşımızdan bu hassasiyetle yaklaşmalarını istiyorum."
*. *. *
Vatandaş demişken..
Arkasına yangının kızılını alıp şarkı söylerken video çekeni de gördük.
Ancak o cehennem gecesinden aklımızda kalan,
* Taşıyabildikleri kadar suyla alevlere doğru motorlarını süren kuryeler olacak..
* Traktör konvoyu ile su taşıyan veya iki kürek kum atmaya giden köylüler olacak..
* Canları pahasına, üzerlerinde sadece bir tişörtle alevlerin üzerlerine yürüyen ve onlar için “hiç değilse bunu yapayım” diye kumanya gönderen esnaf olacak.
* O gece gazetecilerden resmi görevlilere kadar gözümüz kulağımız olanlar olacak!
MEMLEKET İŞTE ONLARA EMANET!