Katil Ahmet Dede(!) ve uzlaşı!

Sivas’ta aydınları yakan grubun militanı katil Ahmet’i, gerici basın “tonton dede” olarak sundu herkese. Bu adam bir simgeydi çünkü, dönemin ruhunu yansıtan en önemli simge. Bu ülke mezhepçi, ırkçı, dinci politikalarla biçimlendiriliyor yıllardır. Cumhurbaşkanı çaresiz, hasta onca insan yerine, ideolojik tercihle katil Ahmet’i affetti. Daha önce Sivas Katliamı davası zamanaşımına uğradığında “hayırlı olsun” demişti. Cumhuriyet devrimlerine yönelik darbe sürüyor, artık son aşamadayız.

Liberal safsatalar

Eblehler seksenlerde dünyada pek moda olan “tarihin sonu”, “ideolojilerin sonu” tezlerine hemen kapılıp bizde pazarladılar. Oysa SSCB’ye kurulan hain tuzakla birlikte, yepyeni, engelsiz kapitalist bir süreç hazırlanıyordu. Dünyadaki tüm gerici hatlar desteklenerek bugünlere geldik. Şimdi içinde bulunduğumuz tüm sorunlar o güne dayanır. İç ve dış sorunların tümü. Bunu pazarlayan liberaller, sözde askerlere karşı demokrasi kurmak hayaliyle, ne kadar dinci varsa işbirliği yaptılar. Bakmayın şimdi düştükleri duruma, katil Ahmet onlar sayesinde dede oluverdi.

Bu liberal tezlerin çeşitli büyülü sözcükleri, kavramları vardır. Bunlardan biri de “uzlaşı”. Kimle, nasıl uzlaşacağız, orası belli değil. Karşında çalıp çırpan, çocuklara tecavüz eden, kadınlara yaşam hakkı tanımayan, bilime düşman, mezhepçi bir anlayış var; e, sen onunla konuşacaksın ve uzlaşacaksın! Soruyorum, hangi siyasal İslamcı ile bugüne dek ne konuşulmuş ki şimdi konuşulsun? Kaldı ki kendi dışında herkesin varlığına kasteden bu ideoloji, artık açıktan “Din bize değil, biz ona uyacağız” diyor. Bu ne demek? Yani: artık bilim yok, hukuk yok insan hakları yok, demokrasi yok! Bunun simgesidir katil Ahmet’in salıverilmesi.

Bukalemunlar

Bugünlerde siyasal İslamcılar yine kılıktan kılığa girerek, aynı kavramları kullanarak salındılar aramıza. Davutoğlu, Babacan demokrasi kahramanı olarak pazarlanıyor. Yahu bu adamlar görevdeyken ne yaptılar da onlara kanalım. Ama yine liberaller görev başında. İddiaları o ki RTE kötü, bunlar iyi. Geçen gün Kılıçdaroğlu hayatı “kandırılmakla” geçmiş bu liberallerle yemek yedi. Masada yetmez ama evetçi mi dersiniz, babalar gibi evet diyen mi arasınız, Abdullah Gül taciri gazetecimi istersiniz, hepsi vardı. Bunlarla mı uzlaşalım?

Yetmiyor, Saadet Partisi’nin “Kudüs Mitingi”ne koşarak gidiyor CHP’liler. Yahu Sivas’ta aydınlar yakılırken, o günün belediye başkanı kimdi? Bu Kudüs Mitingi ne amaçla, hangi söylemle yapılıyor? Daha önce aynı mitinglerde örneğin Numan Kurtulmuş yok muydu? Bana biri söylesin fark nerede? Sözde ittifak sürecek diye katil Ahmet’e hep beraber dede mi diyelim?

Artık anlasa!

Kılıçdaroğlu şunu anlamalı, bu yanlış yararcı tutumla iktidar falan olamaz. Ancak insan haklarını, ifade özgülüğünü, aydınlanmayı, sınıf bilincini, sosyal demokrasiyi savunursa varlığının anlamı olur. RTE bizi mezhepçi anlayışla her tür felakete taşırken, buna net ve sert bir çizgi çizmeliydi. “Devlet” kutsal falan değildir. Bugün yönetenlerin nesi tartışılmaz ki kutsayalım onları? Aç adam kendini yakıyor, askerler yok yere can veriyor, basın ayaklar altında çiğneniyorken İslamcılarla kol kola girmek niye? Eğer Karamollaoğlu gerçekten ittifaka saygı duyuyorsa, çıksın halkın önüne özeleştiri yapsın, katliamı kınasın. Ancak uzlaşı belki böyle olur. Hele de o liberallerden ne öğreniyor Kılıçdaroğlu çok merak ediyorum.

Tarihin en zor dönemeci

Çok zor günlerden geçiyor memleket. Belki Cumhuriyet tarihinde ilk kez savaşa gireceğiz resmi olarak. Tüm kurumlar çökmüş durumda. Kimsenin hukuka inancı yok. Bekçiler yakında sokaklarda terör estirecek. Yobazlar iktidarın gücüyle sınır tanımadan saldırıyor tüm değerlere. “Cehennem” diyor herifler, onlarla yaşamaktan daha büyük cehennem mi var acaba? Muhalefet ne yapıyor? Meral Hanım eline bayrak alıp kürsüde sallıyor, Kemal Bey liberallerle düşlere dalıyor, Temel Bey Kudüs Mitingi düzenliyor! İşin matrak yanı basın özgürlüğü dersini de Tuncay Özkan’dan alıyoruz! İbretlik hal bu!

Diyeceğim; bir an önce herkes kendine gelmeli, sorumluluklarına uygun davranmalı, kişisel çıkarları kenara koyup örgütlenmeli. RTE tonunu arttırarak Müslüman Kardeşler tezini savunurken, aynı kavramlarla muhalefet edilemez. Topluma sahici seçenek sunmak gerekir. Unutmayalım AKP iktidarının en zayıf günlerindeyiz. Ne kadar bağırırsa bağırsınlar güç kaybettikleri açık. Artık statlardan yükseliyor öfke.

Denklem basit: Ya Ahmet’e katil diyeceksin ya da dede!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Enver Aysever Arşivi