Ayşenur Arslan

Ayşenur Arslan

Instagram’da yasaklananları açıklayın

Sevgili Emin Çapa’nın taktığı isimle “Galaktik İletişim Başkanı” işareti çaktı. İnstagram kapatılıverdi.
Epey sonra nedeni açıklandı: Meğer Haniye için paylaşılan mesajlar İnstagram tarafından sansürlenmiş.
Asal Araştırma şirketi, sadece bu meselenin AKP’ye yüzde 2 oy kaybettirdiğini iddia etti. Sosyal ve bir kısım medyada tepki gösterildi. Falan…
Ben oralarda değilim. Benim merakım, İnstagram’ın hangi taziye, üzüntü mesajlarını sansürlediği.
Öyle ya! Üstünden kan damlayan kılıçla verdiyseniz mesajı, elbette yayınlanmaz. Ya da yüzü maskeli,
terör / saldırı mesajı verenlerin sadece İnstagram değil, hiçbir mecrada işi olmaz.

*. *. *
Nereden çıktı bu merak, demeyin.
Bırakın Hamas gibi Filistin’de bile mücadele yöntemi nedeniyle tartışma konusu olmuş bir örgütü.. Türkiye Cumhuriyeti’nde bir kamu kuruluşu, Diyanet’in başkanı cuma hutbesine (yine) elinde kılıçla çıkmadı mı?
Kan.. İntikam.. Kılıç.. Ölüm..
İnstagram’daki, kapatılmasına yol açan mesajları bilmek istemez misiniz?

*. *. *
Gerçi Erdoğan’ın özel medya ekibinin aynı gün İnstagram’da “hayırlı cumalar” paylaşımı yapması.. Kapatma kararı gelince apar topar mesajın silinmesi “çoook merak ettiğim” bir başka konuyu daha aklıma düşürmedi değil.
Türkiye’ye olabildiğince tarafsız bir gözle bakan herhangi biri, Erdoğan’ın neden gerçek gündemden ve halktan bu kadar hızla uzaklaştığını anlayamaz.
Katil Esed’in nasıl yeniden kardeş Esad’a döndüğünü “reel politik” diye geçiştirebiliriz. Erdoğan’ın, “Suriye’nin iç işlerine karışmak gibi bir derdimiz, bir hedefimiz asla olamaz” sözlerine de şaka niyetine kahkahayla gülebiliriz.
Casus takasını onun küresel ölçekte zaferi zannedebiliriz.
Ne de olsa kafalar karışık. İki manşetle Saray’ın politikasını çözüverenler gani!

*. *. *
Geçenlerde bir sokak röportajında denk geldim.
Genç bir adam gündemi değerlendiriyordu:
“Firavun Musa’ya ne dedi? Falan filan dedi. N’oooldu sonra? Adam (firavun) müzelik oldu!”
Musa’nın var olup olmadığı bile meçhul. Firavun mumyasının müzelik olmasının memleketin haliyle alakası da meçhul. Ama genç adam neredeyse hayatın sırrını çözmüş! Yalnız, çözmüş de anlatamıyormuş gibi “FALAN FİLAN” diye anlamayı size bırakıyor.
Erdoğan onlara güveniyor işte.
Ekonomiyi sorsanız “dış güçler” diyecekler. Dış güçlerin kimler olduğunu sorsanız, manidar bir gülümseme ile “siz benden daha iyi bilirsiniz” yanıtını verecekler.
Batı’nın Türkiye’nin ahlakını bozmak, cinsel kimliğiyle oynamak için uğraştığına.. Ve hatta Corona aracılığıyla soyumuzu tüketmeye yeminli olduklarına yemin edecekler.

*. *. *
Amaaaaa…
Onlar’ın sayısı giderek azalıyor. Hele gençler.. Araştırmalara göre sadece AKP’den değil, dine dair ne varsa ondan uzaklaşıyor.
Hele ayın sonunu -zor falan da değil- artık getiremeyenler. Öfkeleri gözlerinden fışkırıyor.
AKP’nin zirveye yakın isimlerinden, Erdoğan’ın çok eski yol arkadaşı Metin Külünk daha geçen hafta Barış Pehlivan’a konuştu. Gidişata dair teşhisini açık açık söyleyiverdi:
“Sokak Ak Parti sosyolojisini 2023’te eritti. Cevabını verdi ama Erdoğan’a sahip çıktı. 2024’ten sonra beyefendinin ‘mesajı aldık’ diyerek gereğini yapmasını bekledi. Küresel tablo insanların sofrasına da dokunmaya başlayınca ve neoliberalizmde ısrar edilince ‘Erdoğan sosyolojisi eriyor’ dedim. (…) Her gün ekranlarda parti politikalarını alkışlayan arkadaşlar var. Peki yarın bir seçimdeki olası iktidar değişiminde sayın cumhurbaşkanının hatalarını tepeden tırnağa konuşacak olanlar kim? Aynı adamlar. Peki neden siz cam bardak kırıldıktan sonra konuşmayı düşünüyorsunuz da şimdi susuyorsunuz?”
Sahi neden susuyorlar?
Mesela… Enflasyon masalının artık gülünecek yanı kalmadığını Reis’e söyleyecek bir “cesur yürek” yok mu?

*. *. *
Saddam benzetmesi memleketi ayağa kaldırdı.
Ben “benzetmek gibi olmasın” diyerek yazacağım: İran’ın devrik şahı, bırakın yaşamayı, ölecek ülke bulamadı. İran’ın başındayken karşısında el pençe divan duranlar, içerdeki dışardaki “dostlar” buharlaşıverdi.
Külünk haklı.
İktidar değişince en ağır eleştiriler-muhtemelen “ben demiştim” vurgusuyla- en yakındakilerden gelecek.
Zira, adınız gibi emin olabilirsiniz, memleketin nasıl -hiç olmadığı kadar- kötü yönetildiğini onlar da biliyor. Ama halife, müminlerin emiri yerine koyduğunuz birine yıllarca alkışladıktan sonra “yanlış yapıyorsunuz” demek zordur. Hele söyleyenlerin başına neler geldiğini görmüşseniz.
Kaldı ki, “su akarken testiyi doldurmalı” gibi bir atasözümüz varken testiyi kırmanın alemi var mı!

*. *. *
Kötü yönetimi durdurmak bir yana, eleştiremiyorsunuz.
Erdoğan “gak” dese alkışlıyor, “guk” dese taklalar atıyorsunuz.
Ama işler daha daha kötüye gidiyor. Ve kendi seçmeninize bile yaranamıyorsunuz.
Böyle durumlarda ne yapılır?
Sokak köpeklerine ölüm!
Dış güçlerin maşası İnstagram’a sansür!
Sokağa dönüp bir kulak verin ey Saraylılar! Şu 1 günlük yas kararınız bile boğazınıza takılacak kılçık gibi.
Hadi sıkıysa şu “sansürlendi” diye memleketi ayağa kaldırdığınız Haniye mesajlarını açıklayın ve savunun bakalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşenur Arslan Arşivi