Toplumda bir yorgunluk var. Bir yılgınlık. Karamsarlık. Bu kabul edilemez. Kanıksanamaz. Türkiye gibi özel bir ülkenin halkı umutsuzluğa teslim olamaz.
Topluma yeniden coşkusunu kazandırmamız lazım. Sevincini geri vermeliyiz halka.
İyimserlik ve umut aşılamalıyız.
Anlıyorum; 20 yıllık tek parti iktidarı.
Seçimler.. Referandumlar… Kampanyalardaki eşitsizlikler… Tartışmalar. Mühürsüz oylar, atı alan Üsküdar'ı geçti söylemleri….
Çok travmalar yaşandı.
Duygularımızla çok oynandı.
Güvenimizi çok sarstılar. YSK, ÖSYM, TÜİK, AYM, mahkemeler… Kurumlarımıza duyduğumuz itimat azaldı.
Hayal kırıklığı yaşatan kişiler. En güvendiğimiz isimler küt parti ve saf değiştiriyor. Hem de bir uçtan ötekine savrularak. Sen zamanında onu savunduğunla kalıyorsun. Güvendiğin dağlara karlar yağdı.
Her şey bu kadar çürümüş. Olabilir mi?
Değerler bu kadar aşınabilir mi?
Peki bitti mi?
Biter mi?
Pes mi edeceğiz?
Hayır. Elbette hayır.
Demem o ki; UMUTSUZLUK BİZE YASAK. Karamsarlık yok.
Geldiğimiz noktada altılı masanın da sorumluluğu var. Misyonu da.
Elinizi çabuk tutun. Umudu bayrak bayrak dalgalandırın. 6 lider el ele verin.
Sözde değil; gerçekten görelim bunu. Elleriniz birleşsin. Birlikteliğinizle, kampanyanızla, adayınızla, kararlılığınızla cesaret verin halka. Halkın umudu olun.