Gelecek daha kötü mü olacak?

Muzaffer Buyrukçu’nun beş yüz sayfayı aşan Günlükler’ini bitirdim. Yazarların dünyasına yakından bakmak, iç sıkıntılarını, yaratı süreçlerini gözlemek hep ilgimi çeker. Çevre koşulları, siyasal ortam kalemin işleyişini etkiler. Popüler, baskın kültürün yaygınlığı zaman zaman açmaza düşürür kalem sahibini, yine de vazgeçemez yazmaktan. Mahpusluk gelir başa kimi zaman, en hafifinden toplumdışı bulur yazar kendini. Buyrukçu özgün biçem geliştiriyor, olayları öyküleyerek sunuyor okura. Günün birinde rehber olsun istiyor belli ki güncesi.

***

Güncede siyasal gözlemlere de tanıklık ediyoruz. Son sayfasında SHP adayı Korel Göymen’in Melih Gökçek’e Ankara’da seçim kaybı anlatılıyor acıyla; satırlara sinen siyasal İslam endişesi, isyanı neredeyse elle tutulur gözle görünür halde. Aydınlarda, sanatçılarda mesleklerini yapamama kaygısı kadar, aydınlanmadan kopmanın getireceği sorunlar da beliriyor. Büyük umutsuzluk, mutsuzluk salgın halinde okuyoruz. Yakın tarihi, yazarların öznel ölçüleriyle görmeyi önemserim, sanat yapıtlarının bir işlevi de budur. Çağının tanıklığını yapan yazar, bunu özgün dili, yaratısıyla sanat yapıtı haline getirir. Gün gelip bir okurun dünyasında yer bulmaktan öte arzusu yok gibidir. Gerçi her yazın insanı okunmak, bilinmek, övülmek ister ama bunun için nitelikten, değerlerden ödün verenden anlamlı bir eser çıkmaz.

Sanatçıların, yazarların bir yanı çocuk saflığı taşır. Siyasetçiden yaratıcı kimseyi ayıran budur. Siyasetçi hep ucuz hesap peşinden gider, oysa yaratıyı iş edinen kişi bu kadar hesapçı olmaz, yalnız kalmayı, “öteki” olmayı göze alır. Huysuz, geçimsiz, sevimsiz görünür geniş kitlelere. Hakikati çıplaklığıyla ortaya koyma görevini edinmiştir sanatçılar, yazarlar. Toplumdan onay almayı beklemezler. Canı sıkılır kalabalığın, ezberinin bozulmasına öfke duyar. Bu yüzden düşmandır aydınlara. Bilmediğinden korkar geniş kitleler, saldırganlaşır.

***

Buyrukçu, Sivas katliamından söz açıyor. Aziz Nesin’e düşmanlığın nedeni saydıklarım değil midir? Toplumun cehaletini, ikiyüzlülüğünü açıkça dile getirmiştir Nesin. Tarihin en büyük gerici kalkışması karşısında geniş kesim ne yapmıştır peki? Kolay yolu tutup faturayı aydınlara kesmiştir. Eğer öyle olmasaydı giderek siyasal İslam güçlenmezdi. Diyeceğim; görünenden çok daha derindir açmaz, toplumun büyük kesimleri milliyetçilik, dincilik, cemaatçilik bataklığındadır. Salt laik/Cumhuriyetçi olmak “aydın”, “ilerici” sayılmaya yetmez.

Önümüzdeki dönem hayli zor geçecek. İktisadi koşullar ağırlaşacak, toplum düzenini bozacak çelişkiler derinleşecek. Her iktidar, böyle dönemleri fırsata çevirmek ister. Doğal olanı toplumun örgütlenerek hak aramasıdır. Bizde “sadaka kültürü” yaygın olduğu için, “hak bilinci” yoktur. Siyasal İslamcı iktidar, yine doğal ortağı patronlarla kol kola girerek sömürü düzenini sürdürecektir. Bu kez sopayı kullanmak için haklı (!) gerekçe de elindedir. Olağanüstü koşullarda aykırı seslere izin verilemez. Yani? Aydın, sanatçı, düşünen, duyarlı kimseler için çok daha ağır günler kapıdadır. Bu durum karşısında muhtemelen gettolaşma artacak, “cemaatçilik” yaygınlaşacaktır.

***

Buyrukçu, güncesinde “yazları çok severim” vurgusunu sıkça yapıyor. Yaz deniz demektir, yosun kokusu, rengârenk çiçeklerdir. Aydınlık umududur, yaşam sevincidir. İnsan yeniden doğduğunu hisseder. Bahar bile ikircikli haliyle bizi şaşırtmakta şu günlerde. Pencereyi araladığımızda gülümseyen güneşi ararken, karanlık, gri gökyüzüyle karşılaşıyoruz çoğu zaman. “İç karartan günler ne zaman bitecek?” diye herkes birbirine soruyor. Kolay değil yanıtı. Daha çalkantılı, gerilimli günlerin arifesindeyiz. Doğayı anlamak için fırsat gerçi bu. Yunuslar göründü daha dün Karaköy kıyılarında, bu mucize anlaşılmalı.

***

Hangimiz ne kadar yaşarız, kestirmek güç. Doğa türlü biçimlerde uyarıyor. Bunu anlamak, uyumlu olmak için bilimciler ses veriyor. Siyasal irade nasıl gelecek kuracağımızı belirleyecek. O halde şunu iyice düşünmeli herkes: “Ben ne yapıyorum, bundan sonra nasıl davranacağım?” diye. Dikkat edin iktidar daha baskıcı olmak için kolları sıvadı, niyeti belli. Muhalefet mi ne yapıyor? Liberal savrulmalarıyla hepimizi oyalıyor!

Unutmayalım, başka bir dünya mümkün...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Enver Aysever Arşivi