Mustafa K. Erdemol
Fransa Aşırı Sağa Fırsat Vermedi
Hiçbir partiye iktidarı vermese de faşistlere dur dedi Fransız seçmeni. İlk turdaki sonuçlara bakarak faşist lider Marine Le Pen liderliğindeki Ulusal Ralli’nin ikinci turun da galibi olacağı tahmin ediliyordu. Fransız halkının faşizm deneyiminin izlerini unutmamış olabileceğini, dolayısıyla faşistlere geçit vermeyeceğini umsam da doğrusu ben de faşistlerin kazanacağını düşünenlerdendim.
Tahminim tutmadı ne mutlu ki ama umduğum doğru çıktı. Fransız seçmeni faşistlere ilk turda verdiği desteği fazlasıyla geri çekti. Sol ittifak ile liberallerin, işbirliği yapma, taktiksel oy kullanma konusunda anlaşmış olmaları da sonuçta etkili oldu tabii.
Ancak seçim sonuçları Fransa siyasetini ciddi bir kargaşaya sürükleyecek gibi görünüyor. 577 sandalyeli Ulusal Meclis’te hiçbir grup çoğunluğa ulaşamadı, hatta yakın bile değiller. Hepsi de 200 milletvekilinin altında bir sayıya sahip. Bu işleri zora sokacak bir durum. Sol ittifak ile Liberallerin de seçimler için birleşmelerine rağmen bir koalisyon kurmaları beklenmiyor. Çünkü ittifak içinde yer alan Boyun Eğmeyen Fransa’nın sosyalist lideri Jean-Luc Mélenchon Macron’un liberalleriyle birlikte hükümet kurmayı reddetti. Macron'un Başbakanı Gabriel Attal da asla Mélenchon ile iktidarı paylaşmayacağını açıkladı.
Bir hükümet kurulacak elbette ama pek istikrarlı olması beklenmiyor. İlk kargaşa sonbaharda yapılacak bütçe görüşmelerinde patlak verecek gibi görünüyor. Maliye konusunda merkez sol, sosyalistler ile aşırı sağın anlaşmaları mümkün değil.
Gelecek kaosa açık da olsa iktidar hayalleri kuran Le Pen’in rüyasının kısa sürmesi önemli. Müthiş bir gerileme yaşadı faşist lider. Ama bu bir hezimet yaşadığı anlamına gelmiyor. Parlamentodaki milletvekili sayısını önemli ölçüde arttırdı Le Pen. Daha fazla iktidar dışında kalacak bir parti değil artık. Macron 2027'de görevi bıraktığında Fransa cumhurbaşkanlığı için yürüteceği muhtemel kampanya öncesinde faşistlerin güçlü bir konuma geldiği ortada.
Macron’un erken seçim kararını “kendisine fazla güvenmenin sonucu alınmış aceleci bir karar” olarak değerlendirmiştim. Çünkü parlamentoda, zaman zaman zorluk çekse de en büyük gruba sahipti. Aldığı erken seçim kararıyla çok ağır bedel ödeyeceği görüşü hayli yaygındı. Ancak, sanırım faşistlere duyulan korkunun da etkisiyle partisine sadık seçmeni ikinci parti konumuna getirdi Macron’un liberallerini. Şimdi muhalif bir başbakanla çalışmak zorunda kalacak. Seçimlerden ikinci olarak çıkması 2027 başkanlık seçimlerinde partisinin çıkaracağı adayın işinin kolay olacağı anlamına gelmiyor bu arada. Kaybetseler de hala çok güçlü olan bir faşist hareket var ülkede.
Erken seçim çağrısı yapmakta haklı olduğunu söyleyenler de var. Böyle düşünenlere göre Fransa’da gizli kalmış çok sayıda gerilim, ele alınmamış çok sorun vardı. Erken seçim kararı bunların ortaya dökülmesini sağladı.
Muhalif, muhtemelen solcu bir başbakanla çalışacak olan Macron aslında rahat olabilir. Çünkü sosyalist lider Mélenchon başbakan olmayı düşünmediğini belirtti bile. Yine de belli olmaz tabii.
Sağın ciddi bir yükselişte olduğu Avrupa’da, önce İngiltere’de sonra Fransa’da solun iktidara gelmesi önemli bir gelişme. Avrupa solunun sermaye ile dostluğu, düzen yanlısı tutumu, emekçilerden uzak hali gerçek bir solculuk sayılmaz elbette ama faşistlerin, muhafazakarların karşısında güç kazanmaları önemsiz değil.
Fransa’da, faşistlerin iktidara gelmesi olasılığı üzerine sandığa giden, oylarıyla Le Pen’i durduran seçmen fransa’nın faşizmle mücadele tarihine yakışır bir tutum aldı.
Seçimde faşistlerin durdurulması hayli önemli.,
Hitler’in faşizmi seçilerek getirdiğini anımsamak gerek.