Deprem Bölgesinde Yabancılar Gördüler ve Söylüyorlar: Cinsel Hak İhlalleri Gittikçe Artıyor

Gençliğin en önemli sorununun “cinsel ve üreme sağlığı” olduğunu, “sağır sultanın” bile duyduğuna tanık olmamız için 6 Şubat depreminde yerle bir olan Hatay’da bir konferans izlememiş gerekiyormuş!..

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), Birleşmiş Milletler Kadın (UN Women) ve Aydın Doğan Vakfı’nın iş birliğiyle, bu yıl 9’uncusu düzenlenen “11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü Konferansı” nı izlemek ve konteyner evlerde ihtiyaçları saptamak üzere ziyaret edilen Hatay ilinin sahil beldesi Arsuz’daydık.

Kız Çocukları Geleceği Yeniden İnşa Ediyor” temasıyla gerçekleştirilen konferans, kız çocukları ve genç kızların ihtiyaç ve isteklerine ses olmak üzere düzenlenmişti.

Konferansa katılan konuşmacılardan Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye Temsilcisi Hassan Mohtashami, ülkenin “cinsel sağlık ve üreme sağlığı” alanında yaşadığı derin boşluğa işaret etti.

Gençlerin kendisine yönelttiği bir soru üzerine “Kalbimin derinliklerine inen bir mesele” diye söze giriyor.

Deprem bölgesinde kırsalda yaşayan ve yaşı 30’un üzerinde olan, çoğu 3 çocuk sahibi 1.5 milyon evli kadının doğum kontrolü desteğine ihtiyacı olduğunu söyleyen Mohtashami, “Çok mahrem, çok hassas konulara değinmek görevimiz. Politika yapıcılar halk sağlığı birimlerinde bu hizmetlerin verilmesini sağlayabilirler. Cinsel hak ihlalleri gittikçe artıyor” diye uyarıyor.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB)’na üreme ve cinsel sağlık konusunu müfredata almaları yönünde götürdükleri önerileri hatırlatan Mohtashami, “Neden çocuklara dikdörtgenin açıları anlatılır da, öğretilmesi yaşam kurtaracak olan cinsel ve üreme sağlığı bilgileri verilmez? Gençler bu bilgileri okuldan alamayacaklar da, nerede bulacaklar? Ebeveynden mi, internetten mi, akranlardan mı öğrenecekler? Her toplumun kültürel yapısına uyumlu olarak bu sağlık bilgilerinin verilmesi gerekir. 30 yıldır dünyanın birçok ülkesinde bu konuyu çalışıyorum. Sorunlar yaşanıyor. İsveç’ten gelip anlatsınlar demiyoruz” diyen Mohtashami yakarış halinde devam ediyor:

Ergenlik çağındaki kız çocukları doğal afetlerin meydana geldiği dönemlerde göz ardı ediliyor. Travma geçirmiş, gelenekler tarafından kısıtlanmış, okul ve aile yapılarından ve tanıdık sosyal ağlardan koparılmış bu kız çocukları, kalabalıklar içinde görünmez kalabiliyor. Korunmaya ilişkin riskler yükselirken çocuk yaşta, erken ve zorla evlilikler de dahil olmak üzere toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, sömürü ve istismarın arttığına dair raporlar bulunmakta. UNFPA kadınların ve kız çocuklarının cinsel sağlık ve üreme sağlığı ihtiyaçlarına ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddetten korunma taleplerine de yanıt vermeye devam edecek.

“Toplumsal cinsiyet eşitliği ortak vizyonu için gençlerle işbirliklerini genişletmek üzere herkesi bu günde bize katılmaya davet ediyorum” diyen UNICEF Türkiye Temsilcisi Paolo Marchi de konferansta yaptığı konuşmada, MEB ile kız çocuklarının mesleki eğitim almalarına yönelik bir program üzerinde çalıştıklarını belirtiyor.

UN Women Türkiye Ülke Direktörü Asya Varbanova, “Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddetten, çocuk yaşta erken evlilik tehdidine kadar artan riskler karşısında, kadınların deprem sonrası toparlanmanın tüm aşamalarına tam ve etkin katılımını savunmak hayati bir önem taşıyor.” sözleriyle kız çocuklarını bekleyen tehlikelere dikkat çekiyor.

Konuşmacılar, MEB’in konu başlıklarının yalnızca yüzde 19’unun BM eğitim programı ile örtüştüğünü de dile getiriyorlar.

Gençlerin dile getirdiği ihtiyaçlar ve talepleri seslendiren “Eşitlik İçin Gençlik Grubu” Koordinatörü Eda Yabancı ve Erce Bilgen’nin okuduğu Gençlik Bildirgesi’nde; devlet kurumlarından, özel sektöre kadar ortaklaşan birincil talepleri; “Bedensel sağlıkları için tabuların yıkılması.”

Bildirgenin ilgili maddesi şöyle:

“Bedensel sağlığımız, tabu değil; hakkımız. Sağlık Bakanlığı; Milli Eğitim Bakanlığı, özel sektör ve belediye iş birlikleri ile regl sağlığıyla ilgili hijyen ürünlerini her yerde, ücretsiz ve herkes için erişilebilir şekilde ulaştırmanız hem sağlığımız hem de okula devamımız için çok önemli. Kadın ve kız çocuklarının utanmadan, zorlanmadan hijyen ürünlerine ve gerekli bilgiye erişiminin sağlanmasını istiyoruz. Bizler de ebeveynlerimiz ve akranlarımızla açık iletişim kurmaya, cinsel sağlıkla ilgili öğretici, ayıpsız ve yargısız, güvenli buluşmalara ve online öğrenme programlarına katılmaya hazırız.”

Deprem bölgesine 30 milyon lirası AFAD’a verilen toplam 150 milyon liralık kaynak ayıran Aydın Doğan Vakfı’nın Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, “Bu bölge 6 Şubat öncesine dönene kadar yanındayız” diyor.

Konteyner evleri ziyaret ettiğimizde, acıların yarıştırıldığı bir ortamda bulduk kendimizi. Bir baba oğlunun depremde yıkılan evinin yerine inşa ettiği köy evinde buzdolabı olmadığını yetkililere duyurmak peşinde…

Bırak amca” diyor yanımızdaki bir genç, yanımızdaki genç bir kızı işaret ederek “Ailesinden 6 kişiyi kaybetti.” Diyerek yaşamsal sorunlara odaklanmızı istiyor.

Genç adam, “Bakın kış geliyor, konteynerlarda hayat nasıl geçecek? Isınamayacağız, evler su alıyor. Buraya ekilen ağaçlar, sokak mobilyaları iyi güzel de biz nasıl hayatta kalacağız?” sorularıyla uzayıp giden dertler yumağını dillendiriyor.

Kredi taksiti bittiği ay depremde yıkılan evinin yerine devletin vaat ettiği evin yapılmasını bekleyen bir başka depremzede umutsuzluğunu paylaşıyor:

Devlet 1.5 milyar lira maliyet biçtiği evin 700 milyon lirasını hibe olarak verecek, kalan 700 milyon lirayı da kredi ile ödeyecekmişiz. Bir kere maliyet en az 3 milyara çıkar. Biz bunu ödeyemeyiz. Zaten evler için bir girişim de yok.

Bir konteynerın içine giriyorum. Annenin yatacağı kanepenin yanında, babanın yer yatağı ve mutfağın olduğu bölüm oturma odası; diğer bölümde çocukların ranzaları… Depremde ağır hasar gören evlerinden yalnızca giyeceklerini alabilmşler.

Herkes ev eşyasını oradan buradan toplamış. Konteyner mahallesinde bağışçıların destekleriyle kurulmuş bir de çamaşırhane var.

Konferanstan çıkışta toplumsal dayanışma adına kulağımıza hoş gelen tek şey, her 4 konuşmacının da temsil ettikleri kurumların deprem bölgesine desteklerinin süreceğine yönelik yaptığı vurguydu.

KADINLAR YAPRAK MI BAĞLASIN!

Arsuz’daki ziyaretimizde bir annenin yüzünde gülücükler açarak minik kızını yanına çağırdığına tanık oluyorum.

Aydın Doğan Vakfı’nın bu etkinlik için bastırdığı “11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü Konferansı Basın Bilgi Büroşürü” nü kızına uzatarak “Bak İlayda senin fotoğrafın” diyerek kapaktaki resmi işaret ediyor.

İlayda ismi bana başka bir adaşını anımsatıyor.

Arkadaşı Bahar Aldanmaz Fidan ile “Konuşmamız Gerek Derneği” ni kuran İlayda Eskitaşçıoğlu’nu… 2016 yılından beri gönüllüler, bağışçılar ve sponsorlar desteğiyle Türkiye’de regl yoksulluğu ve tabusu ile mücadele ediyor.

Cinsel sağlık hakkında doğru bilgilenmenin hem erkekler, hem de kadınlar için ne ölçüde yaşamsal olduğunu anlamamız gerekiyor.

Kendisi de Vanlı olan Eskitaşçıoğlu, Van depreminde gönderdikleri yardım kolileri içine kadın pedi koymadıklarını farketmesiyle regl konusuna eğilmeye karar veriyor.

Derneğin belirlediği üç çalışma alanından birisi MEB müfredatına kapsamlı cinsellik ve regl olma eğitiminin dahil edilmesi oluyor.

Belki işe Türk Dil Kurumu’ndan başlanabilir. Mesela TDK’da “Kirli” kelimesinin karşısında “1. sıfat Leke, toz vb. ile kaplı, pis, murdar, mülevves. 2. Aybaşı durumunda bulunan (kadın)” yazıyor.

Biyolojik dönüşüm geçiren çocuklar daha ilk kadınlık durumu ile tanıştıklarında mağdur damgası yiyor.

İktidarın “kadın sağlığı” konusuna yaklaşımı için tek örnek vermem yeterli.

Pandemi döneminde yüzde 8’e çekilen kadın hijyen ürünlerine uygulanan KDV oranı, önce eski hali olan yüzde 18’e, sonra da buna zam yapılarak yüzde 20’ye çıkartıldı.

Mülteci, mevsimlik işçi, yoksul ailelerde kadınlar aylık kanama dönemlerinde pedlere erişmediklerinde ne yapıyorlar biliyor musunuz?

Gazete kağıdı, naylon torba, yaprak, çocuk bezi ya da pırtık atıklarını kullanıyor.

İngiltere, Hindistan, Malezya gibi ülkeler kadın pedlerine, tamponlara uygulanan vergileri kaldırdı. AB’nin bu yönde tavsiye kararı var.

İskoçya, 2017 yılında okullara, kolejlere ve üniversitelere kadın pedleri ve tamponlarını ücretsiz sağlama zorunluluğu getiren ilk ülke.

Bari suya ve temiz tuvalete erişimin sorun olan deprem bölgesinden, mevsimlik işçilerden başlatın “ücretsiz ped ve tampon” dağıtımına…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serpil Yılmaz Arşivi