Çocuk bedeni üstüne kurulan ideoloji!

“Milli Görüş” önderinin oğlu Fatih Erbakan, “15 yaşında kız cinsel olgunluğa erişmiştir, rızası da geçerlidir” diyor.

Necmettin Erbakan’ın en başarılı öğrencisi Erdoğan Cumhurbaşkanı’dır, yol arkadaşlarının partisi Saadet, “Millet İttifakı” üyesi olarak muhalefettedir, aynı tayfadan Davutoğlu ve Babacan sahte umut olarak sunuldu. Öğrencilerden Abdullah Gül eski Cumhurbaşkanıdır, yeni süreçte akil diye pazara sürülmek için beklemededir. Oğul Fatih, “nereden ne kaparım” diye çıktı meydana.

Siyasal İslam resmi ideolojidir. Yeni devlet bunun üstüne kurulmuştur.

***

19 Mayıs 1919 önemli bir tarihi kırılma olduğu için bayramdır. Maalesef geniş kalabalıklar, “Atam sen kalk ben yatam” tadında kutlama yaptılar yine. Anlıyorum bir biçimde kendilerini ifade etmek istiyorlar. Yazık ki itiraz, “Sarı saçlım mavi gözlüm neredesin nerde”, “İzmir’in dağlarında çiçekler açar” düzeyinde kalıyor. İktidar açısından bu söylemin rahatsız edici hiçbir yanı yok.

Çünkü içinde hakiki itiraz yok. Erdoğan da “bayrak”, “marş”, “millet” vurgusu yapıyor, kendini muhalif sayan kesimler de! Bu süreçte yepyeni tarih yazılıyor oysa! Artık Abdülhamit, Vahdettin ve Mustafa Kemal yan yana anılıyor.

Yeni Mustafa Kemal yaratılıyor!

***

Bu memleket insanı Atatürk’ü sever. Kimi AKP militanları, “Biz Erdoğan’a reis diyoruz, çocuklarımız Atam diyecek” düşü görse de iş o kadar kolay değil. Kurnaz siyasal İslamcılar bunu gördüğü için, yeni bir tarih anlatısıyla devrimci Mustafa Kemal’i yıkıp kendilerine uygun olanı inşa ediyor. Bunda hayli ciddi yol aldılar, çünkü işbirlikçilerini doğru seçtiler. “Kimdir bunlar?” diyeceksiniz. Tamamı iyi niyetli (!) olsa bile bu değirmene su taşıyanlardır.

Unutmayalım, “Cehenneme giden yol, iyi niyet taşlarıyla döşelidir.”

***

“Memleket Masası” kurmaya niyetli olanlarla başlayalım. Bu nasıl bir masa ki içinde milyonlarca insanın oy verdiği partiye yer yok. İnsanlara siyaset yapma, temsil etme hakkı vermezseniz eğer, bir arada nasıl yaşayacağız? Hele bunu Atatürkçülük maskesi altında yaparsanız, 12 Eylül’cülerden ne farkınız kalır? En kötü söz silahtan iyi değil midir? Konuşma, tartışma olmayınca silahlar yerini alıyor, bu yol çıkmazdır!

***

Sabah “Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun”, öğleden sonra “Kadir geceniz mübarek olsun” diye mesaj göndermekle, hem Türkeş’i hem Deniz Gezmiş’i anma popülizmiyle olmaz!

Oturduğu yerden içi boş Atatürkçülükle sürece katkı yaparsınız sadece!

***

Siyasal İslamcılar hamasetle durumu idare etmeye çalışıyor. Buna karşı hakikati göstermek görevdir. Aydınlanmadan, laiklikten, cumhuriyetten, hukukun üstünlüğünden ödün vermemek gerekir. İslamcıların diline kapılmadan, inatla kendi tezlerini savunmak gerekir.

Önümüzde açlık sorunu var. Nasıl doyuracaksınız halkı, tarım politikanız nedir, söyleyeceksiniz. Su fakiriyiz, en büyük sorunumuz bu, nasıl çözeceksiniz ölümcül meseleyi, ifade edeceksiniz. Dünyayı yeni salgınlar bekliyor. Halk sağlığına nasıl yaklaşacaksınız, ilaç sanayiniz ne olacak, bilimsel araştırmaları hangi yolla gerçekleştireceksiniz, anlatacaksınız. En önemlisi sadaka kültürü yerine ne koyacaksınız, somut tarif edeceksiniz. Hukuk devletini yeniden nasıl inşa edeceksiniz, demokrasiden ne anlıyorsunuz, madde madde dile getireceksiniz.

***

Neo-liberalizme net tepki koymadan, patronlarla kol kola, NATO çizgisinden ayrılmadan, sınıf bilincine dayanmayan muhaliflik palavradır.

“Devrim” romantik kavram değildir. Bu salgın süreci her anlamda bilgilerimizi sarstı, alışkanlıklarımızı yerle bir etti. Tam da devrimciler için görev zamanıdır. Geleceği görmek, tasarlamak ve adil, eşit dünya kurmak için çabalamak gerekir.

Siyasal İslamcılar fiilen Cumhuriyeti yıktılar. Meclis iradesi Mustafa Kemal’in temel dayanağıydı. Şimdi bir Cumhuriyet varmış gibi davranmak, içi boş Atatürkçülük yapmak, tam da yeni düzenin isteğidir. Doğrusu hakikatle yüzleşmektir. Unutmayalım Mustafa Kemal laf ebesi değildi, konforlu alanlarda gizlenmedi. Devrimciydi.

***

Genç kızların bedenlerini inatla tartıştırmanın rastlantı olduğunu sanıyorsanız yanılırsınız! Buna “siyasal İslam” denir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Enver Aysever Arşivi