İsmail Pehlivan

İsmail Pehlivan

Cami İstemiyorsanız, Kamu Hizmeti Beklemeyin !..

Devlet, siyasi iktidar, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı (ABKCB) el ele vererek, Alevileri taciz etmeye devam ediyor.

Gün geçmiyor ki bir Alevi köyüne cami temeli atılmasın.

Gün geçmiyor ki şehirlerde bulunan bir Cemevi’nin hemen yanına veya karşısına cami için bir alan açılmasın.

Gün geçmiyor ki bir Alevi Ulu’sunun türbesine minare koyup beş vakit ezan okunmasın. Hacı Bektaş Veli Dergahı, Keçeci Baba Türbesi, Merzifon Piri Baba Türbesi, Kırkkale Hasan Dede, Abdal Musa Dergahı, Isparta Serinkent’te Veli Baba Türbesi, Afyon Şuhut Kayabelen Hamza Baba Türbesi’nin bulunduğu yerleşim birimlerinde Sünni yurttaşlar olmamasına rağmen her gün beş vakit ezan okunarak Aleviler taciz ediliyor. Bu dayatmacı politikaların adı zulümdür.

Bu tacizler iki yıldır ABKCB’ndaki Bektaşiler (Yeniçeriler’den aldığı mirasla Alevi düşmanlığı ile bilinir), İlahiyatçılar, siyasal İslamcılar eliyle farklı bir boyutta devam ediyor. Bu kuruluş Alevi köylerindeki cemevlerinin tapularını almak ve başkanlığa bağlamak için muhtarlıklara baskı yapmaya başladı. Karşı çıkan muhtarlar da bir bahaneyle soruşturmaya tabi tutuluyor ve muhtarlıkları ellerinden alınmaya çalışılıyor. Son olarak Ardahan, Damal, Burmadere (Sors) köyü muhtarı Şahismail Göyük bu baskılara karşı çıktığı için gözaltına alındı ve savcılık denetimli serbest bırakılarak gözdağı verildi.

Devlet aklının artık devreye girmesi için daha neler olması bekleniyor anlamak mümkün değil. Yoksa AKP-MHP iktidarı devlet aklını da mı ele geçirdi?

YASAL STATÜSÜ OLMAYAN MABED!

Bugün ülkemizde sayıları 1000’in üzerinde olan cemevlerinin hala bir yasal statüsü bile yok. AHİM ve Yargıtay kararlarına rağmen Cemevleri ibadethane olarak kabul edilmiyor. Siyasi iktidar, göstermelik olarak Belediyeler Yasası’nda yaptığı bazı değişiklerle göz boyamaya çalışıyor.

Oysa biliyoruz ki cemevlerinin yasal statüsü Sayın Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın iki dudağı arasındadır.

AKP, bu tür tacizci ketum tutumuyla Alevi toplumunun duyarlılığını ve direncini ölçerek tahrik etmeye mi çalışıyor?

Devletin Türk İslam Sentezi ideolojisini kalkan olarak kullanan egemen güçlerin bu saldırıları hiçbir koşulda Alevileri tahrik edemez.

Aleviler erdemli bir toplumdur. Barış içinde kardeşçe bir yaşamı kılavuz edinmiştir. Adaletin tecelli etmesi için mücadele eder. Tarih boyunca hak, hukuk ve adaletten hiç vazgeçmemiştir.

Alevi toplumu ayağa kalkarsa hakkı olanı almak için kalkar. Ve devleti karşına almamak için de azami ölçüde itina gösterir. Toplum çatışma değil, barış içinde eşit yurttaşlık talep ediyor. Bu en doğal insan hakkıdır.

Çünkü Aleviler biliyor ki sorunları masada çözülecektir. Bugüne kadar eline silahı almamışsa; bunun en önemli nedeni haklarını masada alacaklarına olan güvenidir.

Özellikle 1960’lardan sonra Alevilere yönelik hiçbir komplo, kışkırtma, katliam; canları tahrik edip çatışma ortamına sürükleyememiştir. Bu onların korkaklığından kaynaklanmıyor. Anadolu, Alevilerin en az bin yıldır sahiplendikleri yurtlarıdır. Onlar, bu toprağın sahipleridir.

Beyler, Alevileri başka toplumsal yapılarla karıştırmayın. Onlar tarih boyunca hep barış ektiler yeryüzüne… Çok incindiler, incitmemek için hala direniyorlar. Sabrın sonunun selamete ereceğine olan inancını yitirmemeye çalışıyorlar.

KAMU HİZMETİNE EŞİT ERİŞİM HAKKI

Aleviler bu topraklarda yaşayan tüm halklarla birlikte mücadele ederek, geleceği inşa etme azminden asla vazgeçmeyecektir. Bu direnci ve kararlılığı tarihinden edindiği deyimlerle sabittir.

Alevilerin kamu hizmetine eşit erişim hakkı elinden alınmıştır. Bugün hemen hemen tüm Alevi köyleri kamu hizmetlerinden mahrumdur. Bu durum AKP-MHP iktidarı döneminde daha da katmerlenmiştir.

Devlet de köylerinde cami yapılmasına karşı çıkan Alevilere kaymakamları, valileri hatta garnizon komutanları aracılığıyla “Cami istemiyorsanız, kamu hizmeti de beklemeyin” tehditleri savuruyor. Bu anlayış devletin aklında bulunan ve tarihsel kökleri olan bir olgudur.

Siyasi iktidarın hedefinde, okulsuz köy değil, doktorsuz köy değil, “camisiz köy kalmayacak” var. Bunun için de ilkin Alevi köylerine “imam” ataması yapılıyor. İmam bu köylerde siyasi bir figür olarak asimilasyon çalışması yürütüyor. Köylüleri asimile ederek, cami yapılmasına zemin hazırlamaya çalışıyor.

ALEVİLERİN SÜNNİ İMAMA İHTİYACI YOK

Oysa devlet te, siyasi iktidarlar da çok iyi biliyor ki Alevilerin, Sünni bir İmam’a ihtiyaçları yoktur. Hele hele köylülerin bu imamların (cami olmadığı için) ses sistemi kurarak beş vakit ezanına hiç ihtiyaçları yok.

Özellikle 1940’lardan sonra Alevi köylüleri devletin gözü önünde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve siyasi iktidarların misyonerleri ile toplum mühendislerinin kuşatması altında çeşitli baskılara uğramaktadır.

Bu da yetmiyormuş gibi son iki-üç yıldır Kültür Bakanlığı da Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı aracılığıyla bu zulme devam ediliyor. Özellikle kırsal bölgelerdeki cemevlerine yardım adı altında rüşvet teklif ederek başkanlık tabelaları cemevlerinin kapısına çakılıyor. Sonra asimilasyon için kollar sıvanıyor.

Devletin yetkilileri şunu bilmeli ki Alevi köylerinin alt yapı ve yol-su ihtiyaçları var. Kapatılan okullarının yeniden açılmasına ihtiyaçları var. Sağlık Ocağı’na ihtiyaçları var. Yandaş şirketlere peşkeş çekilen doğanın, tahribatının önlenmesine ihtiyaçları var.

Aleviler çok açık ve net konuşuyorlar:

“Bizlerin Hakk kapısı cemevidir; ibadetimizin adı da cemdir. Bizler Alevi olarak doğduk; Alevi olarak öleceğiz. Sünnileşmek istemiyoruz.”

Aleviler kamu hizmetlerinde ayrımcılığa uğruyor. Günümüzde devlet bürokrasisinde neredeyse Alevi bulmak olanaksız. Vali, kaymakam, emniyet müdürü, bırakın ordu komutanını teğmen bile yok.

AKP-MHP iktidarı son 22 yıldır, imam hatip ve ilahiyat mezunları üzerinden sürdürdüğü kadrolaşma stratejisinin boşa olmadığını görmekteyiz.

SİYASAL İSLAMCI DİN BÜROKRASİSİ

İktidar farklı kanallardan toplumun her kesimini olduğu gibi Alevileri de kendi kalıplarına uygun dönüştürmek istiyor. (ÇEDES gibi projelerle)

AKP, siyasal İslamcı din bürokrasine yeni istihdam alanları yaratıyor.

DİB ve ABKCB Alevileri devşirmek için sahaya sürdükleri dinci kadroların temel görevi; cemevinin işlevini camiye, cem ibadetini de namaza dönüştürmektir. Bu çok yönlü sinsi politikalar Alevileri kendi yurtlarında asimilasyonun hedefi haline getiriyor.

İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ İHLALİ

Yıllardır süregelen bu mezhepçi, ayrıştırıcı, ötekileştirici ve düşmanlaştırıcı uygulamanın Alevilerde bir karşılık bulamamasından dolayı, inanç özgürlüğü açışından bir hak ihlali olduğu bilinmelidir. Alevi köylerine yapılan camilerin boş kalmasına ve canların huzurunu bozmasına rağmen, bu projelerin hala sürdürülmesinin hukuksuz, gayri ahlaki bir yönetim anlayışından kaynaklandığı bilinmektedir.

İşte bu nedenle; Alevi köylerine cami yaptırma sevdasından vazgeçilmelidir. Bugüne kadar yapılan camiler ise okula, sağlık ocağına ya da cemevine dönüştürülmelidir. Bu köylerdeki imamlar derhal geri çağrılmalı ve her köye bir doktor, bir ebe hemşire gönderilmeli ve atama bekleyen öğretmenlerin de ataması Alevi köylerine yapılmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Pehlivan Arşivi