Atatürk nasıl bir eğitim felsefesini benimsemiştir?

Atatürk’ün döneminde ülkeler kendi eğitim felsefelerini oluştururken ait oldukları unsurları eğitim sisteminin içine koymuşlardır. Atatürk ise çağdaşı devlet adamlarından farklı bir politika uygulamıştır. O dönemki devletlerin çoğu eğitim politikalarını tek bir unsur üzerine şekillendirmiştir. Örneğin, totaliter devletler eğitim politikalarının merkezine sadece “din” faktörünü koyarken, İtalya gibi faşist bir devlet eğitim politikasını kendi devlet yapısına göre şekillendirmiştir. Oysaki Atatürk, Türkiye’nin Eğitimi Sisteminin temellerini atarken tüm unsurları göz önüne almış ve değerlendirmiştir. Atatürk, Eğitim Felsefesinin monist yani tekçi olmaması gerektiğini belirterek, Türkiye Eğitim Felsefesinin birden fazla unsuru kapsamasına özen göstermiştir. Bu bağlamda Atatürkçü Düşünce Sistemi katı bir doktrin değildir. Temelinde akıl, bilim ve fen vardır.

Atatürkçü Felsefe Demokrasiye de Uygun Bir Şekilde Plüralisttir

Atatürkçü felsefe, Atatürk döneminin eğitim felsefesini de oluşturmuştur. Atatürkçü felsefenin “altı ilkesi”, Atatürk dönemindeki eğitim yeniliklerini yönlendirmiş ve gerçekleştirmiştir. Atatürk katı bir doktrin tarafları olmaktan öte, bir aksiyon adamıdır. O, kendini hiçbir felsefi “izm”le sınırlamaz. Çünkü Atatürk’ün idealist yönü kadar, pragmatist tarafı da vardır. Bu yüzden, Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü felsefi yönden, demokrasiye de uygun bir şekilde plüralist (çokçuluk) olarak tanımlayabiliriz. Atatürk’ün geliştirmiş olduğu milli kalkınma stratejisine bakarak, onun akılcı ve milliyetçi bir düşünür, inkılapçı olduğunu da ifade edebiliriz. Onun eğitim felsefesi çağdaşlarından da farklıdır. Çünkü diğer ideolojilerin hepsi belirli unsurları alıp “mutlaklaştırmak” taydılar. Yani o dönemdeki ideolojiler devlet, ırk, din, sermaye, işçi sınıfı gibi unsurlardan sadece birisini eğitim politikaların tek ana unsurları, belirleyicisi olarak almaktadırlar. Bu bağlamda plüralist değil, monist tekçidirler. Oysa Atatürk, eğitim felsefesinin temeline birden fazla unsuru yerleştirerek, çok yönlü bir düşünür olduğunu ortaya koymuştur.

Atatürk Eklektik Bir Eğitim Filozofudur

Aslında kelimenin tam anlamıyla Atatürk’ün çağını aşmış ve geçmişteki tüm filozoflarla hesaplaşmış ve onlardan yararlanmış “eklektik bir filozof” olduğunu söyleyebiliriz. Diğer yanıyla o bir “Analitik Sentezcidir”. Çünkü Atatürk, dönemindeki eğitim politikalarını şekillendirilirken; Dünya Eğitim Felsefesi tarihindeki farklı farklı eğitim felsefelerinden yararlanmıştır. Sadece tek bir felsefi akıma bağlı kalmamış farklı farklı görüşlerden yararlanılarak, Türkiye’nin Eğitim Sorunlarını çözecek değişik analitik sentezlere gidilmiştir. Hümanizm, realizm, pragmatizm, idealizm ve pozitivizm gibi felsefelerden yararlanılmıştır. Atatürk, İzmir İktisad Kongresinde şu konuşmayı yapmıştır: “Memleket evladını hayatta fiilen etkili ve faydalı verimli kılmak için gerekli bilgileri işe dayalı olarak vermeliyiz.” Bu konuşma; idealist ve natüralist felsefelere dayanan iş eğitimi akımının temel görüşü olan “insanı iş yapabilir hale getirme” görüşüyle örtüşmektedir. Esasicilik akımının temeli olan “Kültürel mirasın çocuklara ve genç nesillere kazandırılması” görüşü, Atatürk için çok önemlidir. Başka bir yönüyle bakıldığında Atatürk, aynı zamanda pragmatisttir de. Atatürk, pragmatizmin önemli temsilcilerinden olan John Dewey’i 1924 yılında Türkiye’ye davet edip, ondan eğitim sistemimiz hakkında rapor istemiştir.

Büyük Bir Devlet Adamı ve Komutan Olduğu Kadar, Önemli Bir Eğitimci de olan ATATÜRK eğitimci yanıyla yani eğitim felsefesi ve eğitim görüşleriyle günümüzü de aydınlatmaya devam etmektedir. Geometri kitabı yazacak ve savaş sırasında bile eğitim kongresini toplayacak kadar eğitim öğretimin içinde olan ve eğitime önem veren Atatürk’ün eğitim felsefesini ve görüşlerini yukarıda anlatmaya çalışsak da, onun eğitimdeki ölümsüzlüğü ilelebet yaşayacak olan çağdaş demokratik Türkiye Cumhuriyetidir. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şahin Aybek Arşivi