Mustafa K. Erdemol
Aşırı sağcı Dugin’in kızına suikast! Darya öldü ama hedef babaydı
Aşırı sağcı, Rus milliyetçisi “filozof” Aleksander Dugin’in kızı Darya Dugina’nın arabasında meydana gelen patlamada yaşamını yitirmesine yol açan suikast, özellikle işleniş tarzı nedeniyle, son yılların en önemli saldırılarından biri gerçekten de. Kuşkusuz son derece vahşi, hiç kimsenin hak etmeyeceği korkunç bir ölüm bu elbette. Asıl hedefin Darya Dugina değil de babası olduğu düşünüldüğünde olay hayli trajik bir görünüme de bürünüyor.
Suikastı kimin neden yaptığı üzerinde çok konuşulacak tabii. Hemen akla gelen ”suçlu” Ukrayna oluverdi ama asıl hedef olan Aleksander Dugin’in ortadan kaldırılacak kadar önemli biri olmayışı bu ihtimali bana göre devre dışı bırakıyor. Savaşta çok daha önemli hedefleri varken, siyasi anlamda da kendisini zor durumda bırakacak bu tür eyleme neden girişsin Ukrayna?
Ondan daha önemlileri var
Olayın arkasında Ukrayna’nın olabileceği inancı tabii ki Dugin’in bu ülkenin işgal edilmesini “teorize” eden kişi olmasında yatıyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de Ukrayna’ya savaş açmasında Dugin’in görüşlerinden etkilendiği söylenir ki bu tamamen doğru sayılmaz. Dugin’in, Ukrayna’nın Polonya ile Avusturya’nın yarattığı “sahte bir ulus” olduğu yolundaki görüşlerini dile getirmesi Putin’in bu adamdan etkilendiği anlamına gelmez. Bu görüşü savunan Dugin’den daha etkili figürler var Rusya’da.
Aleksander Dugin’in 1997 tarihli “Jeopolitikanın Temeli: Rusya'nın Jeopolitik Geleceği” adlı hayli ses getiren bir kitabı var. Öyle ki batı medyasında bile “Rus muhafazakârlarının geniş bir kesimi için bir kutup yıldızı” olarak adlandırılarak “komünizm sonrası” dönemin en etkili çalışmalarından biri sayılıyor. Kitaptaki “milliyetçi, aşırı sağcı görüşler” batının da hoşuna gitmiş demek ki.
Dugin, kuşkusuz aşırı sağcı, Yahudi karşıtı bir Rus milliyetçisi. Bu görüşleri nedeniyle çalıştığı üniversiteden atılan Dugin’i kendinden uzak tuttu Putin. Bizdeki nasyonalsosyalist çevreler tutarlar Dugin’i. Onun Avrasyacılığının kendi savundukları avrasyacılıkla bir olduğunu sanırlar. Oysa Dugin’in avrasyacılığı tamamen Rus milliyetçiliğidir. Dugin, Rusya'nın geleceğinin Avrupa'da olduğunu, Rusya'nın misyonunun, ulusal, tarihi, dini erdemleri, idealleri yok etmeyi amaçlayan liberal küreselleşmeye karşı batı medeniyetini korumak için benzer düşünen Avrupalılara katılmak olduğunu içeren bir avrasyacılığa inanıyor.
Daha saldırgan bir Rusya
Bu inancı yüzündendir ki daha güçlü, daha saldırgan bir Rusya vizyonunun yanı sıra, uzun zamandır Rusça konuşulan bölgelerin yeni bir Rus imparatorluğunda birleştirilmesini de savunuyor. Rusya’nın tüm Avrupayı yönetmesi gerektiğine inanıyor. Bu uçuk görüşlerinin doğal sonucu olarak da Ukrayna’yı “tüm Avrasya için büyük bir tehlike” olarak yorumluyor. Ukrayna’nın “Rus merkezi devletinin idari bölgesi” haline gelmesinin de teorisini yaptı, Putin’le ortak olduğu noktalardan biri de budur. Karadeniz'in tüm kuzey kıyılarının askeri/siyasi kontrolünün Rus jeopolitiğinin “mutlak bir zorunluluğu” olduğu görüşüne de sahip.
Bizdeki nasyonalsosyalistlerin şimdiki ortaklıklarına bakmayın, “Rus jeopolitik üstünlüğü düşüncesi”ne karşı “Türk Birliği düşüncesi”nin çatışması kaçınılmazdır.
Yani bu tür görüşlerine rağmen ortadan kaldırılmak istenecek kadar bir önemi yok. Ancak bu suikast Rusya içi muhalif çekişmelerin bir sonucu olabilir ya da gerçekten Ukrayna’nın parmağı vardır.
Ortaya çıkana şaşırmayalım
Hangisi olursa olsun, suikast anına kadar çok da bilinmeyen, bu aşırı sağcı, Hristiyan fanatiğinin adı bundan sonra hayli yaygın hale gelecek. Bu kesin.
Kızı Darya Dugina da siyasi analist olarak biliniyor. Putin’i, destekleyen United World International'ın editörüydü, öldürüldüğü ana kadar. Rus propagandasını yaydığı gerekçesiyle hem ABD hem de İngiltere’nin yaptırım listesine alınmıştı.
Siyasi sonuçlarının ne olacağını göreceğiz bu suikast girişiminin. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova’nın açıklaması dışında bir tepki henüz gelmedi Moskova’dan.
Suikast girişiminin ardından hiç ama hiç tahmin edilemeyen güçler ya da “merkezler” çıkarsa da şaşırmayalım.