Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

ABD’li yetkililerle o da görüşmüştü... Erdoğan unutmuş!

Kusura bakmasın ama bilmiyor. Yanında, yöresinde bulunanlar da “söylediğiniz doğru” değil, demiyor belli ki. Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz gün İstanbul Bağcılar’da Ülkü Ocaklarını ziyareti sırasında, “Amerika'ya bu seçimlerde bir ders vermemiz lazım. Joe Biden oradan konuşuyor, Biden'ın buradaki büyükelçisi ne yapıyor? Gidiyor Bay Kemal'i ziyaret ediyor. Ayıptır, biraz kafanı çalıştır. Sen büyükelçisin. Senin buradaki muhatabın Cumhurbaşkanı'dır” sözlerinin üzerinde artık alışıldığı için olsa gerek pek durulmadı.

SORUMLU DEĞİLLER

Oysa, Erdoğan’ın ABD’nin Ankara Büyükelçisi Jeff Flake’e “senin buradaki muhatabın Cumhurbaşkanıdır” diyerek çıkışması gerçeğin tümünü yansıtan bir ifade olmadığı için diplomatik açıdan sorunlu bir dildir. Dolayısıyla konuşulmayı hak eden bir yanı var elbette. Öncelikle belirtelim, Büyükelçiler devletlerinin temsilcisi olduğu için kimseye karşı sorumlu değildirler. Diplomasi kurallarına karşı sorumlulukları vardır sadece, muhatapları da herkes olabilir.

ABD’ye yönelik hiçbir eleştiriden rahatsız olmam, belirtmiş olayım. Ama beyefendinin yanlış ifadelerine de destek verilmesini doğru bulmam. Genel Başkan’ın herkesin bildiklerinin tersini söylemesine onay verir duruma düşmenin alemi yok. Bilmiyor, bilmediği de söylenmeli.

Bilmeden konuştuğu malum, ama önceki tutumlarına bakılırsa sürekli kendisini yalanlayan biri de aynı zamanda Erdoğan. İçinde kendisinin yer aldığı her olayı doğru bulmak gibi bir yanlışı da var. Başkalarında kusur, hata gördüğü şeyler Erdoğan için aynı anlama gelmiyor. Bu tutumlarının nedeni gerçekten kendisini her konuda “tek” görmesi. Zaten bu “tek"lik üzerine bir sistem de kurdu, malum.

ABROMOWİTZ’DEN HUGGİNS’E KADAR

ABD elçisinin muhalefet lideriyle görüşmesini belli ki “otoritesi”ne meydan okumak olarak anlayan Erdoğan da yıllar önce ABD temsilcilerinin “muhatabıydı” oysa. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı sırasında ABD’nin Ankara Büyükelçisi olan Morton I. Abramowitz’le son derece yakın ilişkileri olmuştu, bilinir. “Buradaki muhatabı” Erdoğan’a göre o dönemin Cumhurbaşkanı olması gereken Abromowitz, Erdoğan’la görüşmüştü bir kaç kez. Erdoğan, İBB Başkanlığı sırasında okuduğu bir şiir nedeniyle hapis cezası aldığında, 29 Eylül 1998’de dönemin ABD Başkonsolosu Carolyn Huggins tarafından da ziyaret edilmişti.

Kılıçdaroğlu’nun ya da Erdoğan’ın ABD büyükelçisiyle görüşmesinden hazzetmesem de bu tür görüşmeler yapılıyor işte. Her şeyin yolunda gittiği bir ülkede herhangi bir ülkenin elçisi birileriyle görüşme fırsatı bulamaz. Buna yol açan sistemin kurucusu durumundaki Erdoğan’ın bundan yakınmaya hakkı yok. Sıradan vatandaşların yanı sıra muhalefet liderinin bile kimlerle görüşeceğini belirleme “hakkı”nı kendinde gören Erdoğan gerçekten de bir “şahsım” devleti oluşturdu, şaka maka derken.

Gerçekten başkalarına tanımadığı “görüşme” özgürlüğünü sonuna kadar kullanan biri olan Erdoğan İsrail-Türkiye ilişkilerinin düzeltilmesi için kimi girişimlerin yapıldığı sırada hem o dönemin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hem de dönemin ABD Başkanı Barack Obama ile telefon görüşmesi yaptığını açıklamıştı. "Obama, Netanyahu ile birlikte beni aradı. Önce Netanyahu'nun sesini aldım, Obama'nın sesini özlemiştim, önce kendisiyle görüşeyim dedim” cümlesini bin yıl geçse unutamam kendi adıma.

erdogan.jpg

OBAMA’NIN ÖZLENEN SESİ

Özel/sivil hayatında kimin sesini özlemişse elbette konuşabilir ama cumhurbaşkanı olarak muhatap olduklarıyla ölçüyü iyi ayarlamak durumundadır. Memlekette “aykırı” tek bir sese tahammülü olmayan Erdoğan’ın “sesimize tahammül edip yokluğunda özlemesi” için her birimizin Obama olacağı falan yok tabii ki. Beğense de beğenmese de sesimizi duyacak hep.

ABD elçisinin sadece kendisiyle muhatap olacağına inanan Erdoğan, bu muhatap olmanın tarihe nasıl geçeceğine de dikkat etmeli. Obama’nın sesini özlemesini unutacak tek bir yurtsever yoktur bu memlekette. Hem ettiği laflara hem de kimlerle ne zaman görüştüğüne dikkat etmeli kişi.

Öyle bir an gelir ki biriyle görüşmekten çok ondan nasıl söz ettiğinizle anımsanırsınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi