Ayşenur Arslan
50. Yılda.. Sözün Bittiği Yerde..
Ayşenur Arslan
Dün itibariyle meslekte 50. Yılıma girdim.
İtiraf edeyim, bugünün analizine büyük ölçüde katılıyorum. Ama ben yazacak olsam “sonunda Silivri var” diye cümlelerimi daha dikkatli seçerdim.
Bazı loser ve şuursuz eski AK Partililer de bu söylemi çoğalttılar ve şaşırtıcı şekilde Mümtazer’in uydurduğu sözler kamuoyunda çok etkili oldu.
Tüm bu yaşananlar çerçevesinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in düğmeye basmasıyla Mümtazer Türköne gece 4’te sıcak yatağından her an alınabilir ve Baransu’nun yanına konabilir. Bu gelişme olursa şaşırmayın.”
Böyle bir şey olursa Mümtazer Türköne bile şaşırmaz herhalde.
Öyle ya, onun kaderi de tıpkı bizler gibi, Beyaz TV’nin Mehmet Ali Erbil’e bile acaiplikte tur bindiren yorumcusu Rasim Ozan’ın bir işaretiyle Mümtazer Türköne^yi sabah 04’te sıcak yatağından alma “KUDRETİNE SAHİP” Başsavcıya bağlı ise neye şaşıralım ki!
Erdoğan’ın istediği her şeyi yapma “KUDRETİNE SAHİP” olduğunu yıllardır binlerce örnekle yaşadıysak artık neye şaşırabiliriz ki!
Ama o örnekleri unutun.
Olmaz denilenlerin olacağı bir yıla giriyoruz. Öyle görünüyor.
AKP sözcüsü Ömer Çelik daha birkaç gün önce açıkladı. “Ordumuz hazır. Talimat gelirse kara harekatı hemen başlar” dedi.
Kara harekatına şaşırmayacaksınız bir kere..
Başka?
AKP’nin ya da Külliye’nin sözcüsü değilse de “Cumhur İttifakı eş sözcüsü” diyebileceğimiz Rasim, başka nelere şaşırmamanız gerektiğini de bir zahmet köşesinde duyurdu:
“ Tüm gelişmelere rağmen hem Abdullah Öcalan hem de Selahattin Demirtaş, kendilerine uzanan Devlet’in elini sımsıkı tutmalı ve hiç bırakmamalı. Bu kayyum kararları alındığı gibi yarın da iptal edilebilir. Erdoğan ve Bahçeli ikilisinin yetkileri, ne Atatürk de ne de Sultan Hamid de vardı. Bu realiteyi hiç unutmadan düşünmek gerekiyor. Bugünkü mutlak otorite sahibi Devlet’in cesaret ve kudret sorunu yok. Yapılamayacak hiçbir şey yok. Hem Abdullah Öcalan, İmralı Adası’ndan bir ev hapishanesine…Hem Selahattin Demirtaş, Edirne’den bir ev hapishanesine…2025 senesi içinde bu nakil süreçleri istenirse yaşanabilir.”
Bizler, sizler oturup saatlerce erken seçim koşullarının oluşup oluşmadığını tartışabiliriz.
Ama Rasim’in dediği gibi, seçim meçim, oy moy..artık hükümsüz!
Erdoğan bir kez daha seçime girerse.. YSK da “elektronik oylama sistemini zamanında kurarsa”.. ve biz o zamana kadar dayanır hayatta kalırsak.. Belki o zaman!!
eminim bana yine “çok karamsarsın” diyeceksiniz”.. “Bize düşen görevin UMUT VERMEK olduğunu söyleyeceksiniz. Peşin peşin yanıt vereyim.”
Rasim Ozan’ın sözlerini yeniden okuyun. Açık açık şunu söylüyor:
“ Türk Devleti’ni alacağı herhangi bir politik karardan caydıracak artık ne hudut ne limit vardır.”
Evet geldiğimiz yeri böyle tarif ediyor Rasim ve ona bunları söyletenler.”.
Cümleler de Bahçeli’nin sloganlaştırmaya çalıştığı ifadeyle “VAKİT TAMAM” diye bitiyor.
Daha ne desinler, nasıl anlatsınlar canım!
Niyet belli, hedef aşikar!