İmamoğlu’na ceza veren hakimin kardeşi FETÖ’cü çıktı

Her kim muhaliflere karşı hukuku eğip büküyor ve silah olarak kullanıyorsa, mutlaka FETÖ ile bağlantılı bir aile bireyi ve yakını ortaya çıkıyor.

Tesadüf değil.

Örneğin, Anayasa Mahkemesi üyesi İrfan Fidan.

Kardeşi İlhan ihraç edilmişti.

Gezi Parkı Davası Hakimi Murat Bircan.

Eşi Arzu, hem şüpheli hem de itirafçı.

Bu halkaya en son, Ekrem İmamoğlu Davası’na bakan İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Mehdi Komşul eklendi. Komşul’un kardeşi Muhammed Ziya, devlet bursuyla İngiltere’de doktora yaparken, KHK ile öğrencilikten ilişiği kesilmiş.

Şaşırdınız mı?

Doğrusu, ben şaşırmadım.

Bugüne kadar açığa çıkmamasına hayret ediyorum.

Muhammed Ziya Komşul’u anlatmadan önce İmamoğlu Davası’ndan söz etmeme izin verin.

14 Mayıs’tan sonraya kaldı

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı olması kesinleşince İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik yargı kıskacının belirsiz bir tarihe ötelendiği anlaşılıyor.

Yüksek Seçim Kurulu üyelerine hakaret savıyla İmamoğlu’na verilen 2 yıl 7 ay 15 günlük cezanın 14 Mayıs’tan önce kesinleşmesi mümkün görünmüyor. Ancak şu bir gerçek ki, seçimi Erdoğan kazanırsa İmamoğlu defteri yeniden açılacak. Çünkü Erdoğan, gelecek yılki yerel seçimlerde İstanbul’u şansa bırakmak istemiyor. Sandıkta yenildiği İmamoğlu’nu bu davayla tasfiye etmeye çabalayacaktır.

Malum…

Bu davaya bakan İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Hüseyin Zengin, İmamoğlu’na ceza vermeye yanaşmadığı için Samsun’a sürüldü. Yerine atanan Mehdi Komşul, İmamoğlu’na hapis ve siyasi yasak uyguladı.

Komşul, zaafları olan bir yargıç…

İddia o ki 2015 yılında mahkemesinin yazı işleri müdürüne ve katibesine tacizde bulunmaktan idari soruşturma geçirdi. Duruşma salonunda kürsü altında uygunsuz hareketler yaptığı ve yakınlaşmak için katibeye Kuran armağan ettiği iddia ediliyor.

Kardeşi İngiltere’de

Komşul’un 25 yaşındaki kardeşi Muhammed Ziya hakkındaki gerçek bugün ortaya çıkıyor. Trakya Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Anabilim Dalı’nda yüksek lisans yapan Muhammed Ziya Komşul, 2011’de burs sınavlarını kazanarak, İngiltere’deki University of Liechester’de doktoraya başladı.

15 Temmuz’da İngiltere’deydi.

Darbe girişiminden sonra, 1 Eylül 2016’da çıkarılan 673 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile “1416 sayılı Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanun’a tabi öğrencilerden milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen FETÖ/PDY terör örgütüne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olan” 157 akademisyenle birlikte öğrencilikle ilişiği kesildi. Komşul, halen İngiltere’de bir teknoloji firmasında çalışıyor.

Hakim Mehdi Komşul, İBB’de çalışıyor olsaydı, kardeşinden ötürü İçişleri Bakanlığı’nın güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasından ‘FETÖ ile iltisaklı’ çıkacaktı.

Acaba, diyorum, Komşul’un bu iltisakı mı, İmamoğlu’na hapis cezasını ve siyasi yasağı verdirdi?

‘15 Temmuz Gazisi’ dediler, suç makinesi çıktı

Geçen Ekrem İmamoğlu aleyhine kara propaganda yapsın diye kurulan bir Twitter hesabında gördüm.

İddiaya göre “15 Temmuz gazisi” Y.B., altı yıldır çalıştığı İBB’den sebepsiz şekilde çıkarılmıştı.

Belediyeye sordum.

Vaziyet, öyle anlatıldığı gibi değilmiş.

İçişleri Bakanlığı’nın terör soruşturması kapsamında İBB, tüm çalışanları için güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılması için valiliğe başvurdu.

İBB’ye 2017’de giren ve Spor A.Ş.’de çalışan Y.B.’nin siciline de bakıldı.

Y.B., silah ve mermi bulundurmaktan hükümlü.

2013, 2014 ve 2015 yıllarında 11 ayrı tarihte ‘kamu kurum kuruluşları ve tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, mala zarar verme, resmi belgede sahtecilik, hırsızlık’ suçlarından yedi yıldır yargılanıyor ve yurt dışına çıkış yasağı bulunuyor.

2018’de konut dokunulmazlığını ihlal, huzur ve sükunu bozma, birden fazla kişiyle tehditten davası sürüyor.

İBB bünyesindeki komisyon, suç arşivine bakarak, Y.B.’yi 13 Mart’ta işten çıkardı.

14 yaşındaki çocuğa Lice çöplüğünde polis işkencesi

Diyarbakır Lice’de, 21 Mart’taki Nevruz kutlaması sonrası 14 yaşındaki Y.D. adlı erkek çocuğuna işkence yapan üç polis tutuklandı, iki polis tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

22 Mart günü Lice Cumhuriyet Başsavcılığı’nda ifadesi alınan Y.D., yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

ELLERİMİ BAĞLAYIP DİPÇİKLE VURDULAR: Babam ekmek almamı istedi. Marketin bulunduğu caddede yürüyordum. Zırhlı polis aracı beni kovaladı. Kaçarak bir binaya girdim. Polisler binanın kapısını kırıp içeri girdiler. 10 yaşındaki çocuk hakkında ‘Bu küçüktür, diğerini alalım’ dediler. Beni sürükleyerek ve vurarak, zırhlı araca bindirdiler. Aralarında ‘Işığı kapat, MOBESE kamerasında görünmesin’ dediler. Kulp yolundaki Lice’nin çöplerinin döküldüğü bölgeye götürdüler. Uzun namlulu silahın dipçiğiyle vücudumun farklı yerlerine vurdular. İki elimden, ellerim yüzümün önünde olacak şekilde boynumdaki puşiyle bağladılar. Arta kalan kısmı boynumun arka tarafından bağlayarak sıkıp beni boğmaya çalıştılar. Ayaklarıma kelepçe taktılar. Darp esnasında video çekerek, ‘Kürtlere, Öcalan’a küfredeceksin. İstiklal Marşını, Mehmetçik şiirini söyle. Şiiri sabaha kadar ezberlemezsen sırtına koyduğumuz GPS ile seni bulur ve öldürürüz’ dediler. Bu olaylar 40 dakika sürdü.

ÇUKURA ATTILAR: Ellerim ve ayaklarım bağlı halde araca bindirerek, emniyet müdürlüğü giriş kısmının önündeki yola getirdiler. Burada bir kişi indi, başka araca bindi. Gelene kadar beni darp ettiler. Karahasan Mahallesi’nin kırsalına götürdüler. Beni çukur bir yere attılar. Ellerimi, ayaklarımı bağlamışlardı. Çukurdayken bir taşla ellerimi çözdüm. Sonra ayaklarımı çözerek, yukarı çıktım. Lice’ye yürüdüm. 3-4 dakika yürüdükten sonra 50 metre ileride bir abiyi gördüm ve yanına gittim. Beni sırtına alarak, Lice Devlet Hastanesi'ne getirdi.

Öte yandan, Diyarbakır Valiliği tarafından yapılan açıklamada Lice Emniyet Müdürlüğü’nde görevli bir komiser ve dört polisin görevden uzaklaştırıldığı açıklandı.

Handan Balıkçı nerede?

Eski Antakya Devlet Hastanesi olarak bilinen Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin ek binası 6 Şubat’taki depremde yıkıldı, sekizi hemşire olmak üzere 72 insan öldü.

Bu hastanenin psikiyatri servisinde tedavi gören 21 yaşındaki Handan Balıkçı ise depremden beri kayıp…

Ankara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde okuyan Balıkçı’nın ne dirisi bulundu, ne de ölüsü.

whatsapp-image-2023-03-27-at-09-31-01-1.jpeg

Babası Ayhan Bakıcı, Gaziantep, Adana ve Mersin’deki bütün hastaneleri gezdi ve kızını bulamadı. DNA örneği de eşleşmedi. Aileye bilgi verilmiyor.

whatsapp-image-2023-03-27-at-09-31-01.jpeg

Bakıcı, kendilerini arayan bir hastane görevlisinin “Biz kızınızı ambulansa bindirdik, nereye götürüldüğünü bilmiyorum” dediğini kaydediyor.

Bu arada, perşembe günü Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin eski başhekimi Prof. Dr. Yunus Doğramacı’nın anlatımlarına yer vermiştim.

Doğramacı, ek binanın kapatılıp yeni hastane kurulması için İl Sağlık Müdürlüğü’ne beş yazı yazdığını, “Ödenek yok” cevabının verildiğini anlatmıştı.

Ek binada hemşire eşini kaybeden Abdullah Gül, bu açıklamalar üzerine savcılığa başvurarak, Doğramacı ve eski İl Sağlık Müdürü Mustafa Hampolat’ın ifadesinin alınmasını istedi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Saymaz Arşivi