‘Onlar oldu şerefli, biz olduk şerefsiz...’ Akar'ın yardımcısı FETÖ toplantılarına gidiyormuş

‘Onlar oldu şerefli, biz olduk şerefsiz...’ Akar'ın yardımcısı FETÖ toplantılarına gidiyormuş
Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Gazeteci Barış Pehlivan, bugün, "Onlar oldu şerefli, biz olduk şerefsiz" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Pehlivan yazısında, Elazığ'daki bir FETÖ davasında itirafçı olan ismin, eski AKP milletvekili şimdiki Milli Savunma Bakan Yardımcısı Şuay Alpay'ın örgüt toplantılarına katıldığına dair ifade verdiğini aktardı.

Gazeteci Barış Pehlivan, bugün kaleme aldığı yazısında, Elazığ'daki bir FETÖ davasındaki itirafçı olan sanığın ifadelerine yer verdi. FETÖ'cü darbe girişimi 15 Temmuz’dan sonra tutuklanan ve 22 ay hapiste kalan ismin itiraflarını aktaran Pehlivan, Elazığ eski AKP milletvekili şimdiki Milli Savunma Bakan Yardımcısı Şuay Alpay'ın örgüt toplantılarına katıldığına dair ifade verildiğini anlattı.

Yazıda, konuyla ilgili Pehlivan'a konuşan itirafçı ismin, "onlar oldu şerefli, biz olduk şerefsiz" dediği de aktarıldı.

Pehlivan'ın yazısı şöyle:

"Masamda bir kâğıt… Altında iki polisin imzası... Üstünde şu:

'Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 15.12.2021 tarih ve 2021/276 esas sayılı müzekkereleri ekinde sanık M.U’nun yazılı beyanında; ‘Şuay Alpay’ şeklinde beyanda bulunduğu şahsın kamuoyunca bilinen ve açık kaynaktan yapılan araştırmalarda Milli Savunma Bakan Yardımcısı olduğu tespit edilmiştir'

Okuyunca, şair Şükrü Erbaş’ın Ömür Hanım’la konuşmaları geliyor aklıma:

'Yeni bir şeyler söyle bana ne olur, yeni bir şeyler. Kurşun aktı kulaklarıma hep aynı sözleri, aynı sesleri duymaktan…'

M.U., Elazığ’da yaşayan bir esnaftı. 80’lerin sonunda dükkânına gelen biri aracılığıyla Fethullahçılarla tanıştı. Zaman gazetesi abonesi oldu, cemaat yurtlarındaki iftarlara katıldı, Fethullah Gülen’in vaazlarını dinledi. Örgütün bir okulunun inşaatı için kendi deyimiyle 'sırtında taş bile taşıdı'.

Gün geldi, örgütün şirketlerinden Erkam AŞ’ye ortak oldu. Ticaretten kazandığı parayı Bank Asya’ya yatırdı. Çocuğunu Fethullahçıların kolejine yazdırdı.

Özetle M.U., ömrünün çeyrek asırdan fazlasını FETÖ’ye adamıştı.

2015 yılının haziran ayında örgütün şirketindeki hisselerini devretse de hakkında FETÖ üyeliğinden dava açılmasını engelleyemedi. 15 Temmuz’dan sonra tutuklandı, 22 ay hapiste kaldı.

Ve işte bu satırlar da yargılandığı o davanın dosyasına giren çok kritik bir evrak sayesinde yazıldı. Artık tutuksuz yargılanan M.U., etkin pişmanlıktan yararlanmak istedi, yani itirafçı oldu.

İtiraftaki suçlamaya yanıt

Tarih: 9 Aralık 2021…

M.U., yargılandığı Elazığ 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne dört sayfadan oluşan bir itiraf dilekçesi verdi. Yıllarca içinde bulunduğu örgüte dair bildiklerini anlattı. İtirafların bir yerinde 'Cemaat, sohbet çerçevesinde örgütlenen bir yapıydı' ifadesini kullandı. Ve '2009 sonrasında cemaat sohbetlerinde gördüğüm insanlar şunlardı' diyerek 22 kişinin ismini açıkladı.

İşte o isimlerden biri de 'Elazığ eski milletvekili' diye tanıttığı Şuay Alpay’dı.

Sonra…

Emniyet bu itiraflara dair yaklaşık iki hafta önce M.U’nun ifadesini aldı. Önüne fotoğraflar koydu, teşhis yaptırdı. Ve sonunda, girişte aktardığım tespit tutanağını kayda geçti: Elazığ’da FETÖ sohbetlerine katıldığı ileri sürülen Şuay Alpay, bugün Milli Savunma Bakan Yardımcısı olarak görev yapıyordu. Evet, çok çarpıcı bir iddiaydı bu.

Şuay Alpay’a ulaştım ve hakkındaki suçlamayı sordum. Yanıtı satırı satırına şu oldu:

'M.U. isimli ve itirafçı olduğunu ifade ettiğiniz şahsın bu ifadesi ahlaksız ve açık iftiradır. Asla bunların sohbet toplantılarına katılmadım ve bunlarla hiçbir işim olmadı. Benim siyasi çizgim ve yıllar içinde değişmeyen tavrım ve duruşum, Elazığ başta olmak üzere görev yaptığım ya da bulunduğum yerlerdeki, tabir yerinde ise 7’den 70’e herkes tarafından bilinir. FETÖ karşıtlığım ve bunlara karşı fikrim ve duruşumda tereddüte neden olacak en küçük bir duraksama olmamıştır. Bu konu ile ilgili tarafıma ulaşmış hiçbir tebligat ya da çağrı söz konusu değildir'

‘Alpay’ın çocukları da aynı okulda okudu’

Şuay Alpay, resmi tutanaklara geçen hakkındaki suçlamaya bu yanıtı veriyordu.

İtirafçı olan M.U’yu da aradım. O ise 'kapı komşumdu' dediği Milli Savunma Bakan Yardımcısı Alpay’a dair bakın hangi yeni iddialarda bulundu:

"Birlikte sohbetlere gittik. Allah var, herkes oradaydı

Bir gün oğlum ‘Siz benim babamı tanıyorsunuz, partinin insanısınız, ne olur yardımcı olun’ diye yardım istemiş. Şuay Alpay ise oğlumu çok fena azarlamış. ‘Git, bu işlere ben bakamam; kendinizi yaktınız, beni de yakmayın’ " demiş.

Ben radikal bir insandım. Dinimden dolayı sohbetlere giderdim. Sonra anladım ki darbeyi biz dincilerden öğrendik, en büyük darbeyi onlardan yedik. Bizi hem dinimize hem de vatanımıza küstürdüler…

Adalet denen bir şey varsa, neden Şuay Alpay’a yok? Niye siyasilere yok? Neden sadece bize var? Kadir İnanır’ın Yılanların Öcü’nde dediği gibi, ‘Yahu gözünü sevdiğim, bu kanun sadece bize mi işler?’

Bank Asya’da hesabımın bulunmasını ve oğlumun onların okulunda okumasını tam 22 ay bedelle ödedim. Allah şahittir, Şuay Alpay’ın çocukları da aynı okulda okudu. Ama onlar oldu şerefli, biz olduk şerefsiz.”

Evet, hayatının büyük bir bölümünü FETÖ’ye adayan M.U’nun itiraflarını ve suçlanan Şuay Alpay’ın yanıtını okudunuz.

Yazarken aklım şuna takıldı durdu:

Genelkurmay Başkanlığı yaparken Hulusi Akar’ın en yakınındakiler Fethullahçıydı. Başımıza bomba yağdırdılar. Akar, Milli Savunma Bakanı oldu, şimdiki en yakını da yine FETÖ ile suçlanıyor.

Şükrü Erbaş’tan esinlenerek soruyorum: “Bu ülkede yaşamak bir can sıkıntısı mıdır Ömür Hanım?”