Erdoğan: Suriye'de artık yeni bir gerçeklik vardır
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP Gaziantep 8. Olağan Kongresi'nde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye'de yaşanan yeni gelişmeler hakkında konuştu. Erdoğan, Gazianteplilerin Suriyeli sığınmacıları misafir etmesi nedeniyle de teşekkür etti. Erdoğan şöyle konuştu
"Antepli kardeşlerimin misafirperverliğini yazacaktır. Tarih, tüm aksi propagandalara rağmen Türkiye'nin bu insanlık sınavını nasıl başarıyla verdiğini yazacaktır.
Tarih, insan hakları nutku çekenlerin sırtını döndüğü mazlumlara Antep'in nasıl kucak açtığını elbette yazacaktır.
Kardeşlerim, inanıyorum ki sizler de bizim gibi sınırımızın hemen ötesinde yaşanan kritik gelişmeleri takip ediyorsunuz.
İdlip'teki sivillere yönelik artan saldırıların bardağı taşıran damla misali son hadiseleri tetiklediği anlaşılıyor.
Türkiye'nin 910 km uzunluğunda sınıra sahip olduğu bir ülkedeki gelişmelere gözlerini kapaması elbette mümkün değildir.
Gençler, perşembe günkü Milli Güvenlik Kurulu toplantımızda Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne yakışır ciddiyetle sahadaki durumu değerlendirdik.
Bir defa şunu çok açık ve net söylemek isterim: Bizim hiçbir ülkenin bırakın toprağını, çakıl taşında dahi gözümüz yoktur.
Türkiye olarak bizim temennimiz komşumuz Suriye'nin 13 yıldır hasretini çektiği huzura, istikrara ve barış ortamına süratle kavuşmasıdır.
Suriyeli kardeşlerimiz gerçekten çok zor günler geçirdi. Çok ağır bedeller ödedi. Çok büyük zulümler gördü.
Yaklaşık 1 milyon Suriyeli rejimin ve terör örgütlerinin saldırıları sonucu hayatını kaybetti.
Kimyasal silahlarla, varil bombalarıyla siviller canice katledildi.
12 milyona yakın Suriyeli evini, yurdunu, doğduğu toprakları terk etmek zorunda kaldı. On binlerce kadın, çocuk, bebek, yaşlı başka ülkelere göç etmek isterken yollarda can verdi
Cansız bedeni sahile vuran Aylan bebeğin fotoğrafını nasıl unutabiliriz?
Kuşatma altında bir dilim ekmek, bir lokma su bulamadığı için ölen sivilleri nasıl unutabiliriz? Daha bunun gibi hepimizin yüreğini dağlayan pek çok trajediye, katliama, insanlık ayıbına komşumuz Suriye'de şahit olduk.
DEAŞ'ından PKK'sına kadar terörün kanlı yüzünü Suriye sahasında hem de çok vahşi bir şekilde müşahede ettik.
Kardeşlerim, Türkiye kendisi için istediğini komşuları için de isteyen bir devlettir. Ekonomik kalkınması, toplumsal huzuru, iç barışı ve güvenliğiyle nasıl bir Antep görmek istiyorsak Halep için de aynı temennilerde bulunuyoruz.
Kardeşlerim, Hatay'ın esenliğine nasıl önem veriyorsak Hama'nın, Humus'un, Şam'ın, Rakka'nın, Ayn el-Arab'ın da güven içinde olmasını arzu ediyoruz.
Aramızda sınırlar olabilir ama bu coğrafyada kaderimiz de, kederimiz de ortaktır. Bin yıldır bu coğrafyada yan yana yaşıyoruz. İnşallah daha nice asırlar boyunca birlik ve dirlik içinde bir arada olmaya devam edeceğiz.
Şu hakikati artık herkesin görmesi ve kabullenmesi gerekiyor. Suriye'de artık siyasi ve diplomatik olarak yeni bir gerçeklik vardır ve Suriye tüm etnik, mezhebi ve dini unsurlarıyla Suriyelilerindir.
Kendi ülkelerinin geleceğine karar verecek olan da Suriye halkıdır. Ateşe benzin dökmenin kimseye bir faydası dokunmaz.
Jeopolitik hesaplar peşinde koşmanın Suriye halkına katkısı olmaz. Özellikle bölücü terör örgütünün selden kütük kapma hevesiyle hareket ettiğinin farkındayız.
Türkiye olarak milli güvenliğimizi ve çıkarlarımızı tehlikeye atacak hiçbir hamleye izin vermeyeceğimizin bilinmesini isterim.
Sorumluluk sahibi tüm aktörlerin, uluslararası tüm kuruluşların Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunmasına destek vermesi tüm bölgemiz için en hayırlı yol olacaktır.
Kan dökerek, can alarak, sivillerin üzerine bomba yağdırarak hiçbir yere varılmayacağını son 13 yılda yaşananlar herkese göstermiştir.
Şunu artık herkes kabul etmelidir. Suriye toprakları savaşa doymuştur. Kana ve gözyaşına doymuştur. Suriyeli kardeşlerimiz barışı herkesten fazla hak etmektedir.
Suriyeli kardeşlerimiz özgürlüğü, güvenliği kendi vatanlarında gönül huzuruyla yaşamayı ziyadesiyle hak etmektedir.
Türkiye'nin yegane amacı da tüm kesimleriyle Suriye halkının refahı ve esenliğidir. Biz ilk günden beri hep bunu savunduk, hep bunun için çalıştık.
Ne yaptıysak sadece ve sadece bunun için yaptık. Katliam ve zulümden kaçan kardeşlerimize kapımızı açarken de Suriye krizine çözüm bulmak için de elimizi uzatırken gayemiz daima buydu.
Ama Şam rejimi Türkiye'nin uzattığı elin kıymetini bir türlü idrak edemedi. Ne manaya geldiğini anlayamadı.
Atalarımız ne diyor? "Doğru duvar yıkılmaz, eğri kaçar kurtulmaz." Türkiye dün olduğu gibi bugün de tarihin doğru tarafında yer almaktadır.
Huzurun hakim olduğu, barışın hakim olduğu, Arap, Türkmen, Kürt, Alevi, Sünni, Musevi, Hristiyan ayırt etmeksizin hiç kimsenin dışlanmadığı, kimsenin hak ve özgürlüklerinin çiğnenmediği, zulme uğramadığı, farklı kimliklerin yan yana sulh içinde yaşadığı bir Suriye görmek istiyoruz.
İnşallah çok yakın gelecekte böyle bir Suriye'yi göreceğimizi ümit ve temenni ediyoruz. Sevgili Antepliler, çok değerli kardeşlerim, Türkiye'nin Gazze, Lübnan, Ukrayna ve Suriye'de barışın sağlanması için gösterdiği çabaları tüm dünya çok iyi biliyor ve takdir ediyor.
Katıldığımız her uluslararası toplantıda ülkemizin dış politikada artan ağırlığına bizzat tanıklık ediyoruz. Ama bu gerçeği muhalefet bir türlü görmüyor, görmek istemiyor. Ülkemizin doğrudan güvenliğini ilgilendiren meselelerde dahi muhalefetin hemen istismar siyasetine sarıldığını görüyoruz.
Kılıçdaroğlu idaresindeki eski CHP'nin Suriye krizine hangi mercekten baktığını hepimiz gayet iyi hatırlıyoruz.
Bu zatın Suriyeli muhacirlere yönelik nefret söylemlerinin gerisinde de yine aynı sebepler vardı. Sosyal medya paylaşımları bu şahsın karın ağrısının bugünlerde tekrar artmaya başladığını gösteriyor. Eski yönetimin marazlı yaklaşımını CHP'nin yeni yönetiminin de aynen devam ettirmesi CHP adına utanç vericidir.
Sayın Özel'in grup toplantısında hükümetimizin Suriye politikasıyla ilgili sarf ettiği sözlerin ileri tutar hiçbir yanı yoktur.
Anlaşılan Sayın Özel iyice kızışan parti içi iktidar kavgasından başını kaldırıp dünyada ne olup bittiğini takip dahi edemiyor.
Tıpkı devrik genel başkan gibi birilerinin eline tutuşturduğu kağıtları okuyarak saçma sapan iddiaları gündeme taşıyor. Kendisine tavsiyem şudur: Siz Şam rejiminin değil, Türkiye'nin ana muhalefet partisisiniz.
Dolayısıyla gelişmelere Ankara merkezli bakmanız beklenir. Haleplilerin Türkiye'ye ve ay yıldızlı al bayrağımıza muhabbet duyması, soruyorum, CHP'yi ne için rahatsız ediyor?
Suriyeli sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu bir şekilde vatanlarına dönme ihtimalinden CHP yönetimi neden rahatsız oluyor? Türkiye'nin bölücü terör belasını sınırlarından uzaklaştırma iradesinin Allah aşkına size dokunan tarafı nedir?
Eski yönetim döneminde CHP'yi enfekte eden etnik köken ve meşrep virüsünden ne zaman kurtulacaksınız? Ülkemize başkalarının penceresinden bakmayı bırakıp ne zaman Türkiye partisi olacaksınız?
Sayın Özgür Özel, CHP'yi normalleştirecekse Türkiye meselesinde eski yönetimin bıraktığı kötü mirasla da hesaplaşması özellikle gerekir. Kıymetli yol ve dava arkadaşlarım, 12 Ekim'de başlattığımız 8. Olağan Kongre sürecimizi hamdolsun tam anlamıyla bir kardeşlik şöleni havasında devam ettiriyoruz. İlçe kongrelerimiz neredeyse tamamlandı.
Geçen haftadan itibaren il kongrelerimizin startını verdik. Kongre takvimimiz tüm siyasi partilere örnek olacak bir şekilde ilerliyor. Eski yol arkadaşlarımızla bir araya geliyor, ahdimizi yeniliyoruz. Yeni isimlerle, yeni yüzlerle kadrolarımızı takviye ediyoruz.
Emektarlarımızın tecrübesini baş tacı ederken gençlerimizin heyecanını çok önemli bir kazanım olarak görüyoruz. Bakınız, bu parti içinde yıllarca birileri kardeş kavgası çıkmasını bekledi. Birileri bizim birbirimize düşmemiz için ellerini ovuşturup sinsi sinsi hesap yaptı. Onları her defasında hüsrana uğrattık. AK Parti kadroları arasında ayrılık görmeyi murat edenler
22 yıl boşuna beklediler. İnşallah 10 yıllar boyunca da boşuna bekleyecekler. Aramıza nifak sokmak istediler, fitne çıkarmak istediler, başaramadılar. Allah'ın izniyle bundan sonra da muvaffak olamayacaklar.
Her kongremizi bir bayrak yarışı, bir nöbet değişimi olarak gördük. Nöbeti devreden arkadaşlarımız oldu. Nöbeti devralan arkadaşlarımız oldu.
Nöbet yerinde devam eden arkadaşlarımız oldu. Bu süreçlerin tamamını partimize, hareketimize, dava ahlakımıza yakışır şekilde icra ettik.
Dikkatinizi çekerim, "nöbet" sözünü bilerek kullanıyorum. Çünkü bu makamlar, bu koltuklar 24 saat müteyakkız olmayı gerektiren, kendisi için değil, davası ve milleti için ihdas edilen yerlerdir.
Bizim görevimiz mensubu olmaktan şeref duyduğumuz aziz milletimize aşkla hizmettir. Bizim görevimiz Türkiye'yi her alanda daha da yüceltmek, Türkiye'yi hedefleriyle buluşturmaktır.
Bizim görevimiz milletimizin namusumuza emanet ettiği iradesine gölge düşürmemektir. Bizim görevimiz ülkemizi ilelebet payidar ve muzaffer kılmaktır. Bizim görevimiz insanımızın derdiyle dertlenmek, yaralarını sarmak, sorunlarına çözüm üretmektir.
Çare bulamadığımız bir mesele varsa bu vatandaşın değil bizim meselemizdir. Saramadığımız bir yara vatandaşın yarası değil bizim yaramızdır.
Bize ekşiyen bir yüz, kırılan bir gönül varsa vebal altındayız demektir. Unutmayınız, millete hizmet yolunda yorgunluk yoktur. Millete hizmette dargınlık, küskünlük, kırgınlık yoktur. Yerine göre fedakarlık yapacağız.
Yerine göre cefaya tahammül edeceğiz. Yerine göre bedel ödeyeceğiz. Yerine göre canımızı ortaya koyacağız.
Ama şartlar ne olursa olsun yılmayacağız, yorulmayacağız, azmimizden ve gayretimizden taviz vermeden birlikte yürümeye devam edeceğiz.
Şairin dediği gibi, "Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz." Birlikte aşacağımız daha çok çetin yolumuz var. Teşkilatımdan özellikle rica ediyorum.
Asla umutsuzluğa kapılmayın, karamsar olmayın. Daha önümüzde beraber yürüyeceğimiz çok uzun mesafeler var.
Daha nice yıllar boyunca AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak bu ülkeye aşkla, şevkle, samimiyetle hizmet etmeyi sürdüreceğiz. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum
Kongrelerimizin hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.