Cumartesi Anneleri 1002. Hafta: "Bir Cumartesi Torunuyum..."
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle Galatasaray Meydanı’nda 1995 yılından eylem yapan Cumartesi Anneleri/İnsanları bu hafta da meydandaydı.
1000'inci hafta eyleminde kaldırılan polis barikatları açıklama sonrası yeniden konulurken, Cumartesi Anneleri/İnsanları bugün de geçen hafta olduğu gibi basın açıklamasını polis barikatları eşliğinde yaptı.
Artı Gerçek'ten Müzeyyen Yüce'nin haberine göre, Kayıp yakınları tarafından 1002’inci hafta açıklamasında 12 Eylül darbesi sonrasında tutuklanıp 10 Haziran 1981’de idam edilen, ancak hala mezar yeri bilinmeyen Veysel Güney’in akıbeti soruldu.
‘1000. HAFTA AÇILAN MEYDAN NEDEN YENİDEN KAPATILDI?’
Kaybedilen Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun, burada yaptığı basın açıklamasında, ilk olarak Galatasaray Meydanı’nın yeniden kapatılmasına tepki göstererek, şunları söyledi:
“1002’nci haftamızda Galatasaray Meydanı’na girişimizi engelleyen polis bariyerlerinin önündeyiz. Buradan devleti yönetenlere soruyoruz: Anayasa Mahkemesi’nin hak arama özgürlüğü olarak hükme bağladığı Galatasaray Meydanı’ndaki buluşmalarımız neden engelleniyor? 1000’inci haftada açılan meydan, ne oldu da 1001’inci haftada yeniden kapatıldı? Bu konuda bize ve kamuoyuna bir açıklama yapılmasını bekliyoruz. Bilinmesini isteriz ki, maruz kaldığımız yeni ihlallerin kayıplarımızı arama mücadelemizi gölgelemesine izin vermeyeceğiz. Kayıplarımızdan da hak ve özgürlüklerimizden de vazgeçmeyeceğiz.”
‘VEYSEL GÜNEY’İN MEZARI NEREDE?’
1002’nci haftada, evlatlarının mezarına ulaşamadan ölen Zeynep ve Ali Güney’in bıraktığı yerden devam ederek, Veysel Güney’in akıbetini sorduklarını belirten Tosun, şöyle konuştu:
“24 yaşındaki Veysel Güney, 12 Eylül askeri darbesinin ardından gözaltına alınıp, 10 Haziran 1981’de Gaziantep E Tipi Cezaevi’nde idam edildi. Veysel idam edildikten sonra üzerinde bulunan kalemi, sigarası ve çakmağı tutanakla babası Ali Güney’e teslim edildi. 10.06.1981 tarih ve 266 sayılı tutanakla babasına verilmek üzere Yüzbaşı Burhan Erdem’e teslim edilen cansız bedeni ise kaybedildi. Ailesi ve arkadaşları yıllarca Veysel’in mezarını bulmak için mücadele etti. Bütün mercilere başvurular yapıldı, kampanyalar yürütüldü ve hukuk mücadelesi verildi. Milletvekilleri soru önergeleri ile konuyu defalarca Meclis’in gündemine taşıdı. Ancak Veysel’in mezar yeri hâlâ öğrenilemedi.”
'DEVLET EVRENSEL HUKUK NORMLARI İÇİNDE HAREKET ETMEK ZORUNDA'
Kaybedilişinin 43. yılında Veysel Güney’in idamının ve bedeninin kaybedilmesinin insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğuna dikkat çeken Tosun, bu durumun zamanaşımına tabi olmadığını söyledi. Adli makamları Veysel Güney’in idamı ve kaybedilmesi ile ilgili etkin bir hukuki süreç başlatmaya çağırdıklarını da sözlerine ekleyen Tosun, “Kaç yıl geçerse geçsin Veysel Güney için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi.
GÜNEY AİLESİNİN MEKTUBU: BİR CUMARTESİ TORUNUYUM...
Galatasaray Meydanı’nda yapılan eylemde Veysel Güney'in yeğeni Doğan Güney’in yazdığı mektup da okundu. İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şube Başkanı Mehmet Salih Güney’in Güney ailesi adına okuduğu mektupta şu ifadelere yer verildi:
“Ben Doğan Güney Veysel Güney’in yeğeniyim. Hiç görmediği amcasını arayan bir Cumartesi Torunuyum. Babaannem oğlunu büyüttüğü yıldan fazla, 30 yıl boyunca ağıtlar yakıp evladının mezarını aradı. Bir anneye evladına sarılma şansı değil, mezarına gitmeyi bile çok gördüler. Aradan geçen 43 yıla rağmen Amcamın mezarı halen birilerini korkutuyor olmalı ki biz ailesine teslim edilmedi. Bizler ailesi olarak, Veysel Güney’i ve tüm kayıplarımızı aramaktan vazgeçmeyeceğiz.”