Ahmet Çakmak: Videoyu Ülkü Ocakları Merkezi'ndeki tehditler sonucu zorla çektim
'Hudut Namustu' yazılı pankart astıktan sonra gözaltına alınan gençlerden biri olan Ahmet Çakmak, önceki gün kişisel sosyal medya hesabından bir video paylaşarak söz konusu pankartı kendisine İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu'nun astırdığını dile getirmişti. Videonun ardından kendisinden haber alınamayan Çakmak'ın dün bulunduğunu avukatları duyurmuştu. Çakmak'ın Emniyet'te verdiği ifade ortaya çıktı. Çakmak, ifadedesinde zorla alıkonulduğunu söyledi.
Tanıdık isimler söyledi
Çakmak, kendisini alıkoyanlar arasında Ömer Şanlı ve Abdurrahman Gülseren'i gösterdi. Ömer Şanlı, Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı görevini yürütürken, Abdurrahman Gülseren Selçuk Özdağ’a saldırın failleri arasında yer alıyor. Ülkü Ocakları üyesi olan Gülseren'in saldırı görüntülerinde elinde sopa olduğu açıkça görülüyordu.
Ömer Şanlı, Özdağ’ın uğradığı saldırıyı soruşturan savcı Alparslan Tufan’ı tehdit etmişti
'Ülkü Ocakları Genel Merkezi'nden görüşmek istiyorlar'
Ahmet Çakmak ifadesinde, iş yerinden yöneticisinin kendisini arayarak, Ülkü Ocakları Genel Merkezi'nden kendisiyle görüşmek istediklerini söyledi. Çakmak ifadesinde, "İş yerinden yöneticim beni arayarak, Ankara'da Ülkü Ocakları Genel Merkezi'nde benimle konuşmak için çağırdıklarını öğrendim. Patronum bana sana herhangi bir zarar verilmeyecek dedi. Yaklaşık bir hafta sonra patronumun bu konuşmaları üzerine ben de Ankara iline gelmeye karar verdim" dedi.
'Tehdit ettiler'
Çakmak, "Benden bir video çekmemi istediler. Ben içeriğe itiraz ettim. Söylememi istedikleri şeylerin doğru olmadığını söyledim. Bana 'Seni burada öldürmüyoruz, dövmüyoruz, video çekmeni istiyoruz, bu şekilde kurtulacaksın' dediler" ifadesini kullandı.
Çakmak'ın ifadesi şöyle:
ÜLKÜ OCAKLARI SENİ SORUYOR: Benimle pankart asan arkadaşlarımdan biri İstanbul’da saldırıya uğradı. Edirne'de bir düğüne giderken, bir arkadaşım İstanbul Ülkü Ocaklarından kalabalık bir grubun beni sorduğunu öğrendim. Bu olayın etkisiyle memleketim Tokat'a gittim. Tokat'ta iken iş yerinden yöneticim arayarak, Ülkü Ocakları Genel Merkezinde benimle konuşmak için çağırdıklarını öğrendim. Patronum “sana herhangi bir zarar verilmeyecek” dedi. Yaklaşık bir hafta sonra Ankara’ya gelmeye karar verdim.
ÜLKÜ OCAĞINDA TEHDİT: 2 Eylül’de Abdurrahman Gülseren ile Ülkü Ocakları’na gittik. Burada Ömer Şanlı isimli yönetici, sinirli şekilde "kolunu bacağını kırarım" dedi. Arkadaşlarımın ve benim ikamet ettiğimiz adresleri gösterdi. İstanbul'da saldırıya uğrayan arkadaşım Semir’i kastederek “ondan daha kötü olacaksınız” dedi. Bir süre sonra da "ailen seninle aynı yerde oturuyor değil mi " diye sordu. Ben bunu tehdit olarak algıladım. Benden video çekmemi istediler. Söylememi istedikleri şeylerin doğru olmadığını söyledim. Bana "seni burada öldürmüyoruz, dövmüyoruz, video çekmeni istiyoruz, bu şekilde kurtulacaksın" dediler. Ben diğer odada beklediğim sırada dört kişi benim başımda bekliyordu. Benimle ilgili talimat beklediklerini anladım. “Genel başkandan talimat bekliyoruz” şeklinde bir ifade duydum.
ZORLA VİDEO ÇELTİRDİLER: Abdurrahman'ın evine gittiğimizde bana önceden ezberletilen bir metni söylediğim bir video çekmemi söylediler. Abdurrahman bizimle birlikte gelen kişilere "bunlar mafyatik hareketler, bu şekilde kendinize de teşkilata da zarar verirsiniz" dedi, Cem de "biz sadece emri uyguluyoruz" Abdurrahman'a "sus" dedi. Ben de kendi telefonumdan söylediği şekilde bir video çektim. Hatta birkaç kez video çektim, bu videoları benim telefonumdan whatsaPP yoluyla Abdurrahman'a Abdurrahman'da odadakilerden birine gönderdi. O kişi de Ömer Şanlı isimli kişiye videoları gönderdi. Gönderilen videolardan birine onay verildi, sonra da videoyu benim twitter hesahmidan paylaştım. Benim twitter hesabım kapalıydı, hesabımı ve paylaşım işini odada bulunan kişilerin zorlamasıyla yaptım. Kendi özgür irademle yapmadım.
Paylaşımdan sonra Abdurrahman dışındaki dört kişi evden ayrıldı. Videonun paylaşılmasından sonra telefonumu uçak moduna almamı söylediler.
GÜNAHINDAN KURTULACAKSIN: Abdurrahman ile yemek yemeye çıktık. Aynı dört kişi geldi, beni ayrı bir araca aldılar. Kurtuluş parkına gittik. Orada Ömer Şanlı araçla arkamıza yanaştı. Beni o araca aldılar. Araçta tanımadığım bir kişi daha vardı. Alpaslan isimli kişi telefonumu istedi. Ben de yol boyu tehditkar konuşmaların etkisinde kalarak telefonumu verdim. Telefonumdan iki tane twit attı. Ömer Şanlı'nın aracına geçtikten sonra birlikte Ülkü Ocakları’na gittik. Yolda Ömer Şanlı bana “telefonu aç, soranlara iyi olduğunu söylersin, arkadaşımla birlikte kalıyorum de” diye söyledi. Bunun üzerine telefonumu açtım. İkinci kez ülkü ocaklarına gittiğimde bana Ömer Şanlı "seni tatile göndereceğiz" dediler, sarıldılar, "sen günahından kurtuldun artık bizim kanatlanmız altındasın" dedi. Bir de ismini hatırlamadığım birisi de "vatani sevmenin ağır bedelleri olur, sen de bunu ödüyorsun" dedi. Ömer Şanlı ile genel merkeze giderken abim beni aradı, ben kendisine iyi olduğumu, Ankara'da arkadaşımla olduğumu söyledim. Abim de bana karakolda olduğunu, zor durumdaysam bunu belli etmemi söyleyince ben de kendisine "aynen" şeklinde cevap verdim. İkinci gidişimde yaklaşık yarım saat, kırk dakika ülkü ocaklarında kaldım. Ben abimin arkadaşı benden konum istiyor, beni merak etmiş demem üzerine Abdurrahman ile birlikte eve gönderdiler. Abimin arkadaşına da bir sıkıntı olmadığını söylememi tembihlediler. Gece Abdurrahman'ın evinde kaldım.
İFADE BASKISI: Abim öğleye doğru Ankara'ya geldi. Abimle birlikte karakola gittik. Abimle buluştuğumda polis memurları abimin yanındaydı. Karakolda ifade verirken gece Burak isimli şahıs emniyetten sorarlarsa ne şekilde ifade vermem gerektiğini söyledi. Sabah da Burak isimli şahıs eve geldiğinde telefonda Ömer Şanlı ile beni görüştürdü. Bu kişi de nasıl ifade vermem gerektiği konusunda bana "beni kimse alıkoymadı, ben video içeriğini kendi rızamla doğru bularak söyledim" şeklinde ifadeler kullandı.
CAN GÜVENLİĞİNDEN ENDİŞELİYİM: Emniyette bulunduğum süre içerisinde korktuğum için bu şekilde ifade verdim. Ayrıca ifademde bir hususun değiştirilmesi ile ilgili avukatlarımla polis memurları arasında tartışma çıktı, görevli olan amir bize müdürün bu şekilde ifade alınmasını istemediğini söylemesi nedeniyle ifade vermedim. Bu olaydan dolayı can güvenliğimden endişeleniyorum. Beni genel merkez ve evde alıkoyan, beni tehdit eden (ailem ve arkadaşlarım üzerinden) ve zorla bana video çektirerek birilerine iftira attıran, Abdurrahman'ın evine gittiğimizde arabada bana vurmaya çalışan Cem isimli şahıstan ve diğerlerinden şikayetçiyim.