Mustafa K. Erdemol
Rusya Tahıl Anlaşmasından Çekildi
Yaptırım Varsa Anlaşma Yok
Rusya‘nın Ukrayna ile yaptığı Birleşmiş Milletler (BM) destekli tahıl anlaşmasını askıya alması kimse için sürpriz olmadı sanırım. NATO ülkelerinin barışı engelleyen tutumunun sürmesinin bunda büyük payı var tabii. Kendi adıma söylüyorum; Türkiye’nin, bir zamanlar blöf amaçlı uzak durmaktan vazgeçip yeniden Batı/NATO eksenine hızla yaklaşması da Rusya’nın tutumunda etkili oldu.
Rusya neden askıya aldı?
Moskova, Batı’nın Rus tarım ihracatına yönelik yaptırımları kaldırma sözünü tutmadığını söylüyor. Söylemekte haklı da. Gıda ile gübre yaptırım kapsamında değil ancak bankacılık, transit, sigorta alanlarındaki yaptırımlarla ilgili kısıtlamalar bu alanda ticaret yapmasını engelliyor Rusya’nın. Ancak BM Genel Sekreteri Antonio Guerres iddialarıa karşı çıktığı Rusya'nın tahıl ticaretinin "yüksek ihracat hacimlerine ulaştığını", gübre piyasalarının geçen Temmuz ayında BM ile Rusya arasında imzalanan bir mutabakat zaptında belirlenen politikalar çerçevesinde "istikrara kavuştuğunu" söylüyor. Yani ortada birbirini reddeden iki iddia var.
Süresi dün (Pazartesi) sona eren anlaşma hayli önemliydi aslında. Resmi adı Karadeniz Tahıl Girişimi olan, geçtiğimiz Temmuz ayında iki ülke tarafından imzalanan anlaşma, "Avrupa'nın ekmek sepeti" olarak adlandırılan Ukrayna'da belirlenen üç limandan mısır, buğday, arpa ile diğer gıda ürünlerinin uluslararası sevkiyatına izin veriyordu. Şimdi, yenilenmemesi bir gıda krizine yol açabilir muhtemelen.
Rusya’nın ilk çekilişi değil
Çabuk unutuyoruz; bu, Rusya'nın Karadeniz Tahıl Girişimi'nden ilk geri çekilişi değil oysa. Ekim ayında da Rusya, Karadeniz filosuna Ukrayna‘nın insansız hava aracı saldırısı düzenlediğini iddia etmiş, ardından anlaşmayı birkaç günlüğüne askıya almıştı. Bu yılın Mayıs ayında da anlaşmadan uzak duracaktı ancak anlaşmanın sona ermesinden sadece bir gün önce iki ülke yenden uzatma konusunda uzlaşmıştı. Konunun uzmanlarının birçok açıdan kusurlu olduğunu söylediği anlaşma, küresel açlığın daha da kötüye gitmesini, gıda fiyatlarının da yükselmesini engellemişti. Şu anda anlaşmanın geleceğine ilişkin bir tahmin yapmak çok zor.
Rusya’nın idddialarını yalanlayan Guterres‘in BM'nin geçen hafta Putin'e bir mektup gönderdiğini, Rusya'nın şikâyetlerini ele almak üzere, Rus Ziraat Bankası'nın bir yan kuruluşunun dünyanın hâkim finansal mesajlaşma sistemi olan SWIFT'e yeniden bağlanmasına izin vermek de dâhil olmak üzere yeni önlemler önerdiğini söylemesi, Rusya’nın iddialarını yalanlamış olmasıyla çelişkili görüldüğü gibi.
Rusya’nın tutumunun tabii ki sürmekte olan savaşla da bir ilgisi var. Moskova‘nın anlaşmayı yenilemeyeceği kararı Rusya’yı ilhak ettiği Kırım yarımadasına bağlayan Kerç Köprüsü'nde meydana gelen patlamalardan kısa bir süre sonra geldi. Rus yetkililer iki kişinin ölümüne neden olan olayı Ukrayna özel kuvvetleri tarafından düzenlenen bir "terör saldırısı" olarak tanımladı. Ukrayna saldırının sorumluluğunu üstlenmemişti. Kremlin sözcüsü Dimitri Petrov‘un köprüye yapılan saldırının tahıl anlaşmasının askıya alınmasıyla ilgili olmadığını söylemesi bana kalırsa pek doğru değil.
Ukrayna’nın tutumu
Ukrayna anlaşmanın sürmesinden yana kuşkusuz. Devlet Başkanı Volodimir Zelensky, ülkesinin Türkiye ile BM'nin desteği kapsamında anlaşma şartlarına uyacağını duyurdu. Ancak başka alternatifler üzerinde durulması konusunda çağrı da yaptı Zelensky. "Rusya olmadan da bu Karadeniz koridorunu kullanabilmemiz için her şeyi yapmamız gerekiyor. Korkmuyoruz" dedi örneğin. Zelensky, konteyner gemilerine sahip olup da ihracata devam etmek isteyen şirketlerin hükümetine başvurduğunu da sözlerine ekledi. Ama herhalde o da Rusya'nın desteği olmadan bu gemilerin Karadeniz'den güvenli geçişinin mümkün olmadığını biliyordur.
Bir daha anısatalım; BM, anlaşmanın Mart 2022'den bu yana gıda fiyatlarını yüzde 23'ün üzerinde düşürerek küresel gıda krizinin hafiflemesine yardımcı oldu. Bu kadar yaşamsal önemi olan anlaşmanın uzatılmasını isteyenler Rusya’ya uguladıkları ambargoyu kaldırmayı akıllarına bile getirmiyorlar.
Yani Rusya’nın anlaşmadan çekilmesinden sonra küresel çapta bir gıda krizi yaşanırsa suçlusunun sarede Rusya olduğunu ileri sürenler yalan söylemiş olurlar.