Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Özlü: Aşı yaptırmayıp kendimizi tehlikeye atmak bana doğru gelmiyor
Kişisel blogunda kaleme aldığı yazıda Özlü, “Unutmayalım ki, aşı bir pandemiyi durdurmak için elimizdeki en büyük silahtır. Her gün 30 bini aşkın insanımızın enfekte olduğu ve 200 civarında insanımızın öldüğünü, hastanelerin ve yoğun bakım ünitelerimizin dolduğunu, çevremizde tanıdığımız, sevdiğimiz insanların hastalandığını, artık tehdidin çok yakından geldiğini ve eğer hastalanır isek, tekrar sağlığımıza kavuşup kavuşamayacağımızın belli olmadığını, genç ve kronik hastalığı olmayan kişilerde de ağır seyredip ölümcül olabildiğini görüp dururken, kanıta dayanmayan farazi endişelerle aşı yaptırmayıp, kendimizi tehlikeye atmak bana pek doğru gelmiyor. Aşılanmak, sadece kendimiz için değil, çevremizdeki insanları korumak ve ülkemizin daha fazla zarar görmeden bu süreçten çıkması ve bir an önce normal hayatımıza dönmek için de üzerimiz düşen bir sorumluluk ve yurttaşlık ödevidir diye inanıyorum” ifadelerini kullandı.
“İnaktif aşıların üretilmeleri aslında daha zor ve diğer aşılara göre daha pahalı; yani bazılarının iddia ettiği gibi ucuz ve kolay teknoloji ürünü değiller”
Özlü yazısında aşıya dair bilgiler paylaştı ve şunları söyledi:
“Türkiye’nin ilk planda satın alacağı inaktive aşıya gelince, halihazırda mevcut diğer seçenekler olan m-RNA ve recombinant aşılara kıyasla çok daha eski bir teknolojiyle üretilmekte olup; yaklaşık 100 yıldır kullanılmaktadır. Grip aşısı, kuduz aşısı, hepatit aşısı gibi bu yöntemle üretilmekte olan aşıları, örneğin daha önce ben kendime yaptırdım. Pek çok kişi de yaptırmıştır. Bu aşılarda virüsün ölü hali, kişilere veriliyor. Bu aşının Faz 2 çalışmalarındaki etkinliği %90’ların üzerinde olarak, muteber bir uluslararası tıp dergisi olan Lancet’te yayınlanmıştır. Şu ana kadar Faz 3 çalışmalarında en fazla kişiye uygulanmış olan aşı da budur. Çin dışında Endonezya, Brezilya ve ülkemizde de Faz 3 çalışmaları yapılıyor. Yani bizler büyük olasılıkla bu aşıyı yaptırmadan önce, ülkemizde yaklaşık 2 aydır uygulanmakta olan Faz 3 çalışmalarının sonuçları hakkında ara raporu görmüş olacağız ve aşının Türk insanı üzerindeki etkisi ve güvenliği hakkında doğrudan bilgimiz olacak. Şu ana kadar gönüllü olan bine yakın sağlık çalışanında ciddi bir yan etkinin görülmediğini de biliyoruz. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) ve Halk Sağlığı Genel Müdürlüğünün yapacağı bazı güvenlik ve potens testlerinin sonuçları olumlu sonuçlanmadan, bu aşılar uygulanmayacak. İnaktif aşıların üretilmeleri aslında daha zor ve diğer aşılara göre daha pahalı; yani bazılarının iddia ettiği gibi ucuz ve kolay teknoloji ürünü değiller.”
“Dünyada pek çok insanın şu sırada 'hangi aşıyı olayım?' diyerek bir seçme lüksünün olacağını düşünmüyorum”
"Çok önemli bir avantajı da aşının taşınması, dağıtılması, saklanması ve uygulanması sürecinde stabilitesinin normal koşullarda korunması ve -20 veya -70 derece gibi zor sağlanabilecek koşullar gerektirmemesidir. Bu da soğuk zincirin korunup korunamaması gibi bir riskin minimalize edilmesi anlamına geliyor. Türkiye’de gelişme aşamasında olup, insan üzerinde Faz 1 çalışmalarına devam edilen yerli aşımız da inaktif aşı. Türkiye inaktif aşı yanında diğer aşılara da en kısa zamanda ulaşmak için çalışmalar yapıyor. Pandemi dönemlerinde istediğiniz aşıdan, istediğiniz zaman, istediğiniz kadar temin edebilmeniz kolay değil, ama ilerleyen günlerde ulaşılabilir olabileceğini umut ediyorum. Dünyada pek çok insanın şu sırada “hangi aşıyı olayım?” diyerek bir seçme lüksünün olacağını düşünmüyorum.”