'Siyasetteki Yumuşamanın Kelebek Ömürlü Olmamasını Temenni Ediyorum''

'Siyasetteki Yumuşamanın Kelebek Ömürlü Olmamasını Temenni Ediyorum''
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 31 Mart seçim sonuçlarını değerlendirirken milletin taleplerinin farkında olduklarını belirtti. "Mesajların gereğini vakti geldiğinde yapacağız" dedi. Ayrıca, siyasetteki geçici yumuşamanın kalıcı olmasını umduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 31 Mart seçim sonuçlarını değerlendirirken, "Milletimizin başta değişim ve yenilenme talebi olmak üzere sandık sonuçlarıyla bize ulaştırdığı beklentilerinin tamamının farkındayız. Mesajların gereğini vakti, saati geldiğinde muhakkak yapacağız" ifadelerini kullandı. Erdoğan ayrıca, "Milletimizin umutlarını arttıran siyasetteki yumuşamanın bu sefer kelebek ömürlü olmamasını temenni ediyorum" dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, Kızılcahamam'da partisinin 31'inci İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'na katıldı. Erdoğan, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, özetle şöyle konuştu:

"Halkımızla aramıza mesafe koymadık, görünmez duvarlar örmedik. Siyaseti milletimiz için yaptık. Milletimizle birlikte, milletimizle hep istişare hâlinde kalarak yaptık. Sivil toplum kuruluşlarımızla, kanaat önderlerimizle hep istişare ettik. İlim adamlarımızla, akademisyenlerimizle, gençlerimizle istişare ettik. Türkiye'nin nüfusunun yarısını oluşturan kadınlarla, hanım kardeşlerimizle istişare ettik.

"SOKAĞIN SESİNE KULAK VEREREK, ÇARŞISININ NABZINI TUTTUK"

Sokağın sesine kulak vererek, çarşının, pazarın nabzını tuttuk. Hiç kimseyi ayırmadan, ayrımcılık yapmadan herkese ulaşmaya çalıştık. Ne kendimizi ne çalışma arkadaşlarımızı ne partimizi sürekli aynı seslerin duyulduğu, farklı fikirlere kapalı yankı odalarına hapsetmedik. Türkiye adına, milletimizin huzuru, refahı, istikbali adına, demokrasimizin güçlenmesi, serpilmesi, büyümesi adına söyleyecek sözü olan herkese ne kadar aykırı olursa olsun her görüşe kapımızı ve gönlümüzü açtık.

İnşallah birkaç ay sonra 23'üncü kuruluş yıl dönümüzü kutlayacağız. 23 yıldır bizi ayakta tutan, bizi rakiplerimize göre avantajlı kılan vasfımız hiç kuşkusuz ortak akla önem vermemiz, ortak akılla hareket etmemiz, kuruluşumuzdan beri farklı düşünceleri ortak akıl potasında buluşturduk. Eleştiriye, özellikle yapıcı, yol gösterici eleştiriye her zaman açık olduk.

14-28 Mayıs ile 31 Mart seçim sonuçları arasındaki negatif ayrışmayı tüm yönleriyle, asla kolaycılığa kaçmadan ele alacağız. Bugüne kadar genel merkez kurullarımızın yanı sıra il başkanlarımızla da bir araya geldik. Kanaatlerini ilk ağızdan dinleme fırsatı bulduk.

"MİLLETİMİZİN BEKLENTİLERİNİN FARKINDAYIZ"

Seçmenden geçer not alamayan bizim takdirimize mazhar olamaz. Milletimizin başta değişim ve yenilenme talebi olmak üzere sandık sonuçlarıyla bize ulaştırdığı beklentilerinin tamamının farkındayız. Mesajların gereğini vakti, saati geldiğinde muhakkak yapacağız. Bu süreçte ince eleyip sık dokuyor gerçekten çok titiz davranıyoruz. Milletimizle gönül köprülerimizi tekrar güçlendirirken AK Parti ve Cumhur İttifakı'nın surlarında gedik açma girişimlerine fırsat vermeyeceğiz. Ne birilerinin suyu bulandırıp bulanık suda kişisel hesaplarını görmelerine seyirci kalacağız ne de hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam edeceğiz.

Siyasetimizi gerilim, kutuplaşma, kamplaşma üzerine inşa etmedik. Gerektiğinde sesimizi yükselttik, gerektiğinde kızdık, öfkelendik. Bir haksızlık gördüğümüzde, bir hukuksuzluk gördüğümüzde ciğerimizi yakan, kanayan bir yara gördüğümüzde merhum Akif'in deyimiyle, 'Adam aldırma da geç git diyemem, aldırırım' dedik ve var gücümüzle karşısında durduk.

"CANIMIZ PAHASINA MİLLETİMİZİN İRADESİNE SAHİP ÇIKTIK"

27 Nisan bildirisinde, Gezi olaylarında, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimlerinde olduğu gibi gerektiğinde öne herkesten evvel biz atıldık, canımız pahasına aziz milletimizin iradesine sahip çıktık. Ancak kurulduğumuz andan itibaren siyasetimizi hep Türkiye'yi bir bütün olarak kucaklamak şeklinde yaptık.

Bu ülkede Kürtler, bir dönem uygulanan yanlış politikalar neticesinde ötelenmişlerdir. Hepsiyle biz kucaklaştık. Aleviler ötekileştirilmişti, sorunlarını çözmek için samimiyetle çaba sarf ettik. Kimin sorunu varsa, kimin siyasetten meşru beklentisi varsa, elimizin uzandığı, gücümüzün yettiği kadar karşılamaya çalıştık.

Yüzde 52'nin oyunu alırken geriye kalan yüzde 48'in de oyu olmasa bile beğenisine mazhar olduk. Sadece oy aldığımız kesimlere değil, Türkiye'nin tamamına hizmet, eser ürettik. Sadece oy aldıklarımızın değil, oy almadıklarımızın da hukukuna, yaşam tarzına, iradesine ve tercihlerine saygı gösterdik. Bu, dün böyleydi, bugün de aynıdır AK Parti var olduğu müddetçe inşallah Türkiye'de kardeşlik siyasetinin temsilcisi olmaya devam edeceğiz.

Sandıkta tecelli eden iradeyi yok sayan etik dışı beyanlar karşısında biz daima basiretle hareket ettik. Kışkırtmalara rağmen mutedil ve soğukkanlı tavrımızı koruduk. Enerjimizi polemiklerle israf etmek yerine ülkemize ve milletimize hizmet etmeye harcadık. Deprem bölgesinin yeniden ihyası ve ekonomideki sıkıntılar başta olmak üzere Türkiye'nin meselelerini çözmeye odaklandık. 31 Mart seçimlerinde milletimizin iradesi daha farklı tezahür etti. Biz de bunu öpüp başımızın üstüne koyduk. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak milli iradeyi sorgulama, küçümseme, başkaları gibi sandığın itibarını zedeleme gibi yollara tevessül etmedik. Sonuçların belli olmasıyla özellikle seçim tartışmalarını geride bıraktık ve önümüzdeki dört yıllık seçimsiz dönemi ülkemiz ve milletimiz için en verimli şekilde değerlendirmeye baktık. 31 Mart sonrasında AK Parti'nin ve Cumhur İttifakı'nın sergilediği olgun tavır siyasi partiler arasında yeni bir diyalog zeminin oluşmasına vesile olmuştur. Türkiye böylece seçim atmosferinden çıkıp, asıl gündemine yoğunlaşma fırsatı bulmuştur.

Terör örgütlerine siyaseti dizayn fırsatı veren yine aynı kasvetli iklimdi. Türkiye düşmanları da bunu ülkemizin yumuşak karnı olarak gördü. Muhalefetin de son dönemde bu gerçeği görerek yeni üslup ve söylem geliştirme çabalarını takdirle karşılıyoruz.

Bizim siyasette referansımız hukuktur. Hukuk içinde olduğu müddetçe her türlü eleştiriye, her türlü söyleme, ifadeye, eyleme saygımız sonsuzdur. Ancak hukukun dışına çıkıldığında, ülkenin mahkemeleri, hakimleri, savcıları elbette gerekeni yapacaklardır. Bu bizim için de geçerlidir muhalefet için de geçerlidir, bu ülkede yaşayan her bir birey, faaliyet gösteren her bir kurum için de geçerlidir. Terör hukuk dışıdır. Terörü meşrulaştırmak hukuk dışıdır. Sırtını terör örgütlerine dayamak hukuk dışıdır. Şiddet hukuk dışıdır. Şiddeti övmek hukuk dışıdır. Darbe hukuk dışıdır. Sokak eylemleriyle darbe girişimi hukuk dışıdır. Hakaret, iftira hukuk dışıdır. Bizim hukuk karşısında boynumuz kıldan incedir, şeriatın kestiği parmak acımaz. Aynı tavrı, aynı tutumu muhalefetten de bekleriz. Onların da hukuka saygı duymasını isteriz. Bizim siyasette yumuşamaktan kastettiğimiz hukuka, demokrasiye, insan haklarına saygı duyulmasıdır. Bizden hukuksuzluk karşısında kimse yumuşak bir tavır beklemesin.

"YENİ ANAYASA KONUSUNDA EL ELE VEREBİLİRSEK ÜLKEMİZİN BAHTI DA DEĞİŞECEK"

Darbe anayasasının sivil, yeni, kuşatıcı ve özgürlükçü bir anayasa ile değiştirilmesi konusunda hep beraber el ele verebilirsek sadece siyasetin havası değil inşallah ülkemizin bahtı da değişecektir. Örneğin, Türkiye'nin çıkarlarını yurt dışında savunma ve başkalarına karşı koruma hususunda siyasi kimliklerin ötesine geçebilirsek bu, 85 milyonun her bir ferdine yarayacaktır. Dar alanda siyaset yapılmaz.

Milletimizin umutlarını arttıran siyasetteki yumuşamanın bu sefer kelebek ömürlü olmamasını temenni ediyorum.

Teröre karşı ortak tavır geliştirmeden Türkiye'yi daha ileriye götüremeyiz. Milletimizin kardeşlik bağlarını güçlendiren, devletimizin birliğini, bütünlüğünü perçinleyen istiklal ve istikbal mücadelemize destek olan, içerideki ve dışarıdaki düşmanlara karşı demokrasimizi destekleyen her çabayı kimden gelirse gelsin teşvik ve takdir etmek görevimizdir.

"ENFLASYON YILIN İKİNCİ YARISINDAN İTİBAREN İNİŞ TRENDİNE GİRECEK"

Ekonomide 2024 yılına dair veriler güzel gelmeye devam ediyor. Türkiye ekonomisi yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,7 oranında büyüdü. Böylece ekonomimiz Covid-19 tedbirlerinin uygulandığı 2020 yılının ikinci çeyreğinden sonra üst üste 15 çeyrek büyümüş oldu. Çalışanların büyümeden aldığı pay, asgari ücrete yapılan ara zamların da etkisiyle rekor seviyeye ulaştı. Çalışanların büyümeden aldığı pay bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 42 olarak gerçekleşti. 1998 yılından beri görülen en yüksek seviyeyi yakalamış bulunuyoruz. Enflasyon inşallah yılın ikinci yarısından itibaren iniş trendine girecek.''

Kaynak:ANKA