Bir zamanlar terörden aranıyordu! Şimdi Türkiye'yi yurt dışında temsil ediyor
Halk TV'de İsmail Küçükkaya'nın sunduğu Yeni Bir Sabah programına İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömez, konuk oldu.
İYİ Partili Turhan Çömez, FETÖ'nün Ergenekon kumpasında iftiralara maruz kalmış ve haksız yere hapis yattı.
Geçtiğimiz haftalarda da FETÖ'nün kumpaslarında Adalet Bakanı olan AKP'li Abdülhamit Gül, Ergenekon'un kumpas olduğunu TBMM'de itiraf etti.
Çömez, Gül'ün itirafının ardından sesi titreyerek isyan etti. Gül'e 'Özür dile' çağrısında bulundu. Turhan Çömez'in konuşması büyük yankı uyandırdı.

Gül ile diyaloğunun konuşulduğu Yeni Bir Sabah'da Çömez, kumpas mağduriyken yaşadığı acı anıları anlattı.
Çömez, FETÖ gerçeğinin ortaya çıkmasının ardından Türkiye'ye dönüp İYİ Parti Milletvekili olan Turhan Çömez, 'Kaderin cilvesini' anlattı.
Bir zamanlar Türkiye'nin hakkında 'terörist' iddiasıyla Kırmızı Bülten çıkarttığı Çömez, şimdi Türkiye'yi NATO'da temsil ediyor. Çömez, Türkiye için oy kullanıyor.
Çömez yaşadığı mağduriyeti ve kaderin cilvesini şu sözlerle anlattı:
Ortada bir gerçek var. Bu gerçek benim gerçeğim değil, Türkiye'nin gerçeği ve bu gerçekten hareketle ben kendisine o ifadeyi söyledim.
"SEN O ZAMAN ADALET BAKANI'YDIN"
Hala bir mağduriyet edebiyatı var. Hala biz efendim mağdur olduk, kumpaslara maruz kaldık diyor ama o kumpaslar yapılırken orada Adalet Bakanı olduğu dönemi unutuveriyor ve ben de kendisine hatırlattım.
Dedi ki Ergenekon bir kumpas davasıydı. İyi de Sayın Bakan, Sayın Başkan sen o zaman Adalet Bakanı'ydın.
Turhan Çömez Erdoğan'la sahur anısını anlattı! "O zamanlar İBB Başkanıydı..."
İnsanlar cezaevlerinde ölürken, insanlara zulüm yapılırken, kahraman subaylara operasyon yapılırken, kumpaslar kurulurken, günahsız masum insanlar cezaevlerinde ölürken veya öldürülürken sen Adalet Bakanı'ydın ve bugün diyorsun ki o bir kumpasdı. Şunu diyebilmen lazım senin, özür diliyorum.
"HİÇ OLMAZSA BUNLARI BİLE DİYEMEDİ"
"Benim hatam var, göremedim, değerlendiremedim. Milletimden özür diliyorum". Hiç olmazsa bunu söyleyin.
Bunu dahi söylemekten acizler ve sonraki konuşmada ne dedi biliyor musunuz? Ben aslında dedi bir televizyon kanalında açıklama yapmıştım dedi. Söyleyebildiği bu.
Dolayısıyla bizim bunlardan ders çıkartmamız lazım. Yine bütçe görüşmeleri sırasında bir enteresan gelişme daha oldu.
AKP'nin Grup Başkan Vekili dedi ki, halbuki Türkiye'de ekonomi çökmüş, insanlar aç sefil, bunları konuşmamız lazım, rakamları konuşmamız lazım.
Dedi ki biz çok mağdur olduk. Ben başörtüsü mağduruyum. Çok çile çektim 28 Şubat döneminde. Ve ben kalktım dedim ki Sayın Başkan o mağduriyetinizi artık unutun. Yeter artık millete bu mağduriyet üzerinden edebiyat yapmayın, siyaset yapmayın.
Bu millet aç, bu millet sefil. Gelin bunları konuşalım. Ve ondan sonra dedim ki bakın siz mağdur olduk diyorsunuz ama sizin iktidarınızda Gezi davasından içeride olan insanlar var. Anayasa Mahkemesi "Hayır, alın bu adam milletvekili olması lazım." dediği Can Atalay'ı siz cezaevinde tutuyorsunuz ve hala diyorsunuz ki biz mağduruz.
Allah aşkına bunu yapmayın dedim ve döndüm salona baktım. Salonda o dönemde Adalet Bakanlığı yapmış 3 kişi var. Siz dedim bu zulümlerin yaşandığı dönemde Adalet Bakanlığı yapmış 3 kişiyi şu anda salonda muhafaza ediyorsunuz ve hala mağduruz diyorsunuz.
Yapmayın Allah aşkına dedim kendisine. Tabii çok çileler çekildi. Ben kendi adıma yaşadıklarımı tarihin karanlık sayfalarına gömdüm. Ondan çıkartılacak bir ders var, benim adıma bir ders var ama milletimle paylaşmamın sebebi şikayetçi olduğum için değil. Ama bir şey diyeceğim.
Milli İrade çatısı altında onun kayda geçmesi, hem Gül'ün bunu söylemesi çok kıymetli, hem de sizin bunu tarihi bir şey, çok önemli bir şey. İleride bu yazılıyor yani. Ve ben şunu düşündüm. 12 yıllık o yaşanmış eziyetin, çilenin, zindanlarda çürümenin, sokaklarda kalmanın, işsiz kalmanın, ben sokak süpürdüm.
"BANKLARDA UYUDUM, BİLET SATTIM"
Londra Olimpiyatları'nda gişelerde bilet sattım ben. Tren gişelerinde bilet sattım. Doktor, tıp eğitiminize rağmen yani. Banklarda uyudum. Çünkü benim diplomamı kabul etmedi. Bugün Suriyelilerin diplomasını Erdoğan "Gelin" diyor, vatandaşlık veriyor, hepsini kabul ediyor sınavsız.
Benim kabul etmedi İngiliz. Sınava gireceksin dedi. Oturdum bütün derslerin sınavlarına girdim. Yazılı sözlü yeniden diploma aldım ve o süre içerisinde de sokaklardaydım, eziyet çektim.
Polis, bir cezaevi aracına koydu. 12 saatlik bir yolculuktan sonra cezaevine vardım. Gecenin saat 3'ü. Vucudumda izini almadıkları hiçbir yer bırakmadı.
"ONU RECEP TAYYİP ERDOĞAN'A SORUN"
Topuklar, ayak parmaklarım, el parmaklarım, ayaklarıma varıncaya kadar, avucumun içine varıncaya kadar aldılar. Ve saat 3-4 cezaevi kıyafeti giydim. Cezaevi doktoru muayeneye çağırdı beni. Gittim. Soruyor, birçok soru soruyor. "Ne iş yapıyorsun?" dedi. "Doktorum" dedim.
Kağıda baktı, yüzüme baktı. "Burada terörist yazıyor" dedi. "Onu" dedim, "gidin Tayyip Erdoğan'a sorun." Şimdi ben bunun hesabını sormam lazım.
"BİR ZAMANLAR TERÖRİST OLARAK ARANIYORDUM..."
Kendi adıma değil, millet adına sormam lazım. Geçtiğimiz günlerde Sofya'da NATO Parlamenterler Asamblesi'nin toplantısındayım. Türkiye'yi temsil ediyorum, el kaldırıyorum, oy veriyorum. Türkiye'nin adına oy veriyorum. Ve bir zamanlar kırmızı bültenle aranan, terörist olarak dünyanın her yerinde aranan bir adam...Kaderin cilvesi.
