Serra Karaçam
Üsküdar’a Noel Pazarı
Siyasi seçimlerin sonuçları sadece sandıktan çıkan oy sayısı ve buna göre bir ismin başkan olmasından ibaret olmuyor…
CHP'li Üsküdar Belediyesi, Mimar Sinan Meydanı’na yılbaşı pazarı kurdu.
Bazı medya organları da vatandaşların bu pazara tepki gösterdiği şeklinde haberler yaptı.
Bu haberlere göre Üsküdarlılar, Türk kültüründe ve İslam medeniyetinde ‘yılbaşı kutlamasının’ olmadığını belirterek belediyenin sosyal medya hesaplarında duyurulan pazar paylaşımına olumsuz yorumlar yaptılar.
***
Geçtiğimiz haftalarda "sizin siz, onların da onlar olarak kalmasını istiyoruz” sözleri üzerinden Kızıl Goncalar dizisini yazmıştım…
Noel Pazarı ile ilgili haberlere ve yorumlara baktığım zaman; “bunlar bizden değil” veya “bunlar kendi bayramlarında mutlu olmayanlar” benzeri
ifadeler okudum.
***
Geçtiğimiz haftalarda Üsküdar Belediyesi spor salonunda kadın erkek ayrı yüzme saatleri ve günlerinin de azaltıldığı aktarıldı.
Kimi vatandaşlar ailesi ile birlikte karışık yüzme imkanına sevinirken kimileriyse kadın erkek ayrı yüzmek istediği için imkanın azaltılmasına tepki gösterdi…
Asıl problem havuz kullanımını tek formata sokmak olurdu. Yani sadece kadın - erkek ayrı veya sadece karışık bir düzenleme.
Peki biz nasıl bir arada yaşayacağız?
Bu ülkede yıllarca seküler baskıdan yakınan, yasaklar ve yaşam tarzı dayatmaları üzerinden mağduriyetler dile getiren muhafazakar seçmen - yani kendinden olmayana tahammülsüz siyaset anlayışından muzdaripler - pazardan rahatsız.
***
Yeni yıl kutlamasına karşı olan, yılbaşına "yılan başı" denilen bir ortamda büyüdüm.
Çam ağacı süslemek neredeyse küfre /şirke eşdeğerdi.
Bu tepkilerin ve rahatsızlığın DNAsını iyi biliyorum.
Bunun arkasında biraz "Hristiyanlar Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı kutlamıyor, Müslümanlar neden Yılbaşı/ Noel kutlasın" mantığı var. Ama daha komplike… Popüler İslami web sitelerine baktığımda bulduğum cevaplar şöyle:
"Yılbaşı ile Noel birbirinden farklıdır; fakat Noel kutlamalarının devamı sayılabileceğinden yılbaşı gecesi onlar gibi eğlenmek, çam kesip evi çamla süslemek caiz olmaz. Çünkü bayramlarında onlar gibi eğlenmek, onlara benzemek olur.”
"Kim herhangi bir gruba benzeşirse o da onlardandır.” (Ebu Davud)
***
Yani diğer dinlerin kutsal saydığı günleri kutlamak, onların âdetlerine uymak, büyük günahlardan olarak öğretiliyor.
Oysa diğer dinlerde de ortak bir çok değer var.
Oruç var. Zina günah…
Hasidik Yahudi kadınlar da başlarını ya türban ile ya da peruk ile örtüyor, erkeklere benzemesi gerekçesiyle pantolon yerine etek giyiyorlar kalın
çorap ile…
Ve daha ilginci Hristiyanlık ve Musevilikte de diğer inançlara ait ibadetlere katılmak benzer şekilde sakıncalı görülmekte, kendi inanc pratiklerine sadık kalınması salık veriliyor.
İlerici ve liberal Hristiyanlıkta bu durum daha esnek olmakla kimlik ve aidiyet tüm dinlerde vurgulanıyor…
Dinin siyasi, ekonomik ve toprak genişletme kaynaklı savaşlarda harekete geçirici önemli bir araca dönüştüğünü de hatırlatmalı…
Dini; barış ve uzlaşma kaynağı olarak göreceksek dayatılan tüm bakış açılarını iyi analiz etmek gerekir.
***
İşte “sizin siz, onların da onlar olarak kalmasını isteyenler” Türk toplumunu bölmekten besleniyor.
Bu noktada yine Kızıl Goncalar senaristinin bu haftaki bölümünden bir hatırlatma yapmak isterim.
Dizideki “Mürşid Hazretleri” Cüneyd Efendi “Hadesten taharet ve necasetten taharet” yani temizlik konusuna değinirken; dindar camiada necaset ile takıntılı bir yaklaşım olduğunu, manevi temizlik yani kalbin temizlenmesi kısmının ise (hadesten taharet) yeterince karşılık bulmadığını ifade etti.
Yani benzeşilmemesi gerekenler içinde, şekilsel unsurlardan daha önemli şeyler var.
Aslında tüm dinler çalmamayı, kul hakkı yememeyi, can almamayı öngörüyor.
Yani yukarıdaki Hadis-i Şerif’te bahsedilen “benzeşilmeyecek gruplara” dair pek çok haslet olabilir…
Bu arada toplam 6 kaynak içerisinde en sahih hadisler Buhari ve Müslim tarafından aktarılanlar olarak kabul edilir. Alıntıladığım hadis ise Ebu Davud’a ait.
Ayrıca hadiste bahsedilen grupların başka dinlerden insanlar mı yoksa kötü ahlaka sahip gruplar mı olduğu da net değil.
Ancak ana fikir, “Şeklî benzeşmenin sonuçta itikadî benzeşmeye götüreceği”şeklinde verilmekte.
Benzememek için de çözüm basit. Bu pazara gitmemek, ağaç süslememek gibi…
Öteki ile bir arada yaşama kültürü, tahammül ile; öteki gördüğüne benzemek aynı şey değil…
Bütün İbrahimi peygamberleri kabul eden İslamiyete inananların Noelden neden rahatsız olduğunu sorguluyorum.
***
Üsküdar halkının son seçimlerde hangi tepkiyle parti değiştirdiği de ayrı bir konu başlığı.
Seçmen ekonomik bunalımla tepki oyu vermiş de olabilir, kentsel dönüşümle demografi değiştiği için oyların yönü değişmiş de olabilir.
Üsküdar sadece Ramazan pazarıyla veya kitap fuarıyla mutlu olsaydı zaten Ak Parti’ye oy vermeye devam ederdi.
AK Parti, 31 Mart 2024'teki yerel seçimlerde yaklaşık 24.000'lik oy farkıyla Üsküdar'ı CHP'ye kaybetti.
CHP'nin adayı Sinem Dedetaş oyların yüzde 49,9'unu alırken, iki dönem Üsküdar'da belediye başkanlığı yapmış AK Partili Hilmi Türkmen yüzde 42,37'yle ikinci sırada kaldı.
Siyaset, noel pazarı gibi olaylarda nabzı iyi okuyor ve kimlik siyasetine yöneliyor.
AK Parti IBB Sözcüsü Murat Türkyılmaz Perşembe günü akşam saatlerinde Üsküdar'da bir video ile mesaj verdi. Üsküdar'da Hristiyan kültürü, aşağılık kompleksi ve batıya özenme vurgulu ifadeler kullandı.
Videoda meydana yakın camileri sıraladı ve sosyal medya platformu X’te “siyaseten meydan okuma” olarak nitelediği olaya dair şu notu paylaştı:
"Üsküdar bir Türk İslam beldesidir ve hep öyle kalacaktır. Üsküdar batı kültürünün ve inancının pazarlama alanı değildir. Bu teşebbüsleriniz beyhudedir. Bu showunuzu çocukça
bir meydan okuma olarak kabul ediyoruz. Gördük ve gereği için mücadele edeceğiz."
Bununla birlikte, Noel pazarı uygulamasıyla gündeme gelen Dedetaş, benim bildiğim kadarıyla eski belediye döneminden çalışan başörtülü kadınları da destekledi.
Pazar’da Üsküdar Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları (ÜSMEK) ve Kadın El Ürünleri Pazar Yerleri (KÜP) destekli üretici kadınların standlarının yanı sıra, yılbaşı temalı ürünler de yer almış.
***
Bu mesele, tüm toplumun kendiniz gibi olmasını isteme meselesi.
Üsküdarda herkesin kendileri gibi olmasını isteyenlerin, 28 Şubat'ta başörtülüleri okullarda istemeyenlerden ne farkı var?
Bizi bir arada görmek istemeyenler Türkiyenin düşmanlarıdır.
Bir arada, yan yana ve birlikte güçlüyüz.
Bakın Bethlehem’e, Gazze Şeridi’ne….
Hristiyanlar ve Müslümanlar yan yana. Üst üste ikinci yıldır Beytüllahim'deki resmi Noel kutlamaları iptal edildi.
İsa'nın doğduğu yer olarak kabul edilen kentteki Hristiyan Filistinliler, Gazze'de savaş devam ederken sevinemeyeceklerini söylüyor.
Jenin'de öldürülen Hristiyan gazeteci Shrine Al Akile Müslümanların tekbiriyle şehit olarak toprağa verildi.
Bunlardan ders çıkarmak gerekir.
Kimse benimsemediği bir hayat tarzına zorlanamaz. Hoşlanmayan Noel pazarına gitmek zorunda değil. Gidenler de zorla götürülmüyor.
Herşey gibi siyasette bir arz talep meselesi. Pazara talep olmazsa proje zaten iptal olur.
Ancak eşit vatandaşlar olarak bir arada yaşama kültürünün güçlenmesi ve laik-dindar kavgasının bitmesi Türkiye için önemli.
Ayrıca İslamda ameller niyetlere göredir. Yılbaşı niyetiyle kutlama yapmak Noel kutlamak değildir. Buradan da kendinizi rahatlatmayı seçmeniz mümkün. Kaldıki Noel niyetiyle kutlayan da özgürdür.
Üsküdar Belediyesi’nin omuzlarında, farklı ideolojide seçmenin beklentisini karşılama ve bir arada yaşama kültürü açısından büyük bir misyon görüyorum.
Çocukluğumun ve gençliğimin tamamını yaşadığım Üsküdar için bu önemli de bir fırsat aynı zamanda.
Belediye, Ramazan programlarında da önemli bir sınav veriyor olacak. Her kesimi, yani açıkçası seküler ve dindar kesimi yıl genelinde kapsamayı başarırsa önemli
bir örnek teşkil edecek.
Ayrıştırmaktan beslenen siyaset devrinin artık kapanması gerekiyor.