Sistemin ezdiği ruhlar
İnternette bir video.. Tesadüfen karşıma çıktı: Gençten bir erkek orta halli bir evin kapısını çalıyor. Sonraki plan evin içinden.. O genç adam bir yerlere uzanıyor.. Sonraki plan; meğer uzandığı yerde bir muska varmış.. Eş ayırma büyüsü yapmak için yerleştirilmiş. Üfürükçümüz de eliyle koymuş gibi bulduğu muskaya gerekeni yaparak büyüyü bozacakmış.
Şaka gibi, ama inanın değil!
Bütün bu planlar adım adım videoya çekilmiş. Ve “reklam” olarak sosyal medyada gösterime sokulmuş.
Dahası da var biliyorsunuzdur: “Filan duayı okuyun, çalışmadan para kazanın…” diyen dahi var. Yanmaz kefen, peygamberin terliği diye peşin para satılanlardan söz etmiyorum bile.
Türkiye’nin günlerdir konuşup akıbetini merak ettiği peyzaj mimarı Ece ile ilgili haberleri okur, izlerken aklıma geldi.
Gerçi neden ve nasıl kaybolduğunu henüz bilmiyoruz. Belki de hiç öğrenemeyeceğiz. Ne var ki anlatacaklarımı aklıma düşüren, önce psikiyatrist Arif Verimli’nin X’teki paylaşımı oldu:
"Benim bu olayda kafama takılan bir şey; Ece'nin spritüel konulara yoğun bir ilgisi var.. Astrolojiyle Tarotu bir yere kadar anlarım(?).. Kurşun dökmek uğraşısı garip geliyor bana.. Bir de bu son zamanlarda inziva odalarına girme modaları çıktı. Yüklerini, eşyalarını, telefonunu bırakıp inzivaya çekiliyor millet bir acayip.. Orman Fakültesi Mezunu olduğu için doğada nasıl yaşayacağını biliyor olduğuna inanmak istiyorum.. Umarım sağ salim bulunsun..”
Ne mutlu ki Ece Gürel sağ salim bulundu. Ardından sosyal medya profili, paylaşımları konuşulmaya başlandı.
Peyzaj mimar Ece astronomiden hacamata, kurşun dökmeden Tarot’a “ NEW AGE AKIMLAR”.. Yani modern zamanların spiritüel arayışlarına derin ilgi duyuyordu.
Yine bir hayli moda olan meditasyon da ailesi ve eşinin ifadesiyle hayatında önemli bir yer tutuyordu.
Profilde dikkat çeken bir ayrıntı ise bir dizi sayıydı.
Konuyla ilgili haberlerden öğrendik ki, rastgele sıralı olmayan '91688 419 818719 914481' sayıları, “Grabovoi Sayıları” olarak biliniyormuş.
Peki neymiş kerameti?
Haberlerden öğrendik ki:
“Grabovoi Sayıları, Rus matematik profesörü Grabovoi'den geliyormuş. Profesör 'Matematik, Tanrının evreni yazmak için kullandığı alfabedir.' diyerek içerisinde sayıların, frekansların, titreşimlerin yer aldığı bir 'şifa yöntemi' geliştirdiğini iddia ediyormuş.”
Yüzyıllardır geniş kitleleri kuşatan dinler, entelektüel düzeyin yükseldiği bilgi çağında kimileri için yerini yeni arayışlara bıraktı. “Mutluluk vaat eden ritüeller” kapitalist ve neoliberal sistemin ezdiği “okumuş insanlara” pencereler açtı.
Zaman zaman gazete ve televizyonlarda görüyorsunuzdur; genellikle Asya’dan gelen GURULAR, İstanbul’un en lüks otellerinde binlerce dolara nefes ve eğitim dersi veriyor.
Psikiyatrist Arif Verimli’nin belli ki profesyonel izlenimleriyle dile getirdiği üzere, dersleri ileri seviyeye taşımak isteyenler her şeyi ardında bırakıp inzivaya çekiliyor.
Dediğim gibi, bunlar, Ece Gürel’in içten bir kaygıyla izlediğim serüveninde arkadaşına attığı “oturdum, ruhum geride kaldı” mesajının da aklıma düşürdükleri..
Şöyle bir etrafınıza, hatta kendi “içinize” bakın. Herkes sanki kendisinden başka herkes mutluymuş.. Şöyle ya da böyle bir dilek yerine gelirse kendisi de mutlu olacakmış gibi yaşıyor. Felsefenin “boş beleş işler” olarak hor görüldüğü.. Toplum ve o toplumun çocukları için bir şeyler yapmak yerine “bireysel kurtuluş” yollarının arandığı.. Sosyal medyanın “aşşırı güzel çantaları, mantoları” aldığı için -muhtemelen birkaç saatliğine- aşşırı mutlu olduğu kadınlarla dolduğu bir sistemde sıkışmış kalmışız.
Ece Gürel o fotoğraflardan hiç birinde olmayabilir.
Belki sadece eğitimini gördüğü mesleği yapamadığı için daralıyordu ruhu.
Kim bilir!
Ama itiraf edeyim.. Benim ruhum da daralıyor.
Adı konmamış bir Dünya Savaşı ile yitip giden hayatlar..
Her gün listeye bir yenisi eklenen kadın cinayetleri..
Uyuşturucu ile mahvolan ve mahveden gençler..
Adaletsizlik.. Bizzat TÜİK’in raporuna göre yoksulluğun vardığı nokta..
Yazıyı TÜİK’in birkaç gün önce açıkladığı rapordaki vahim / korkunç / trajik tabloyu vermeden bitirmeyelim:
Türkiye’de 3,6 milyon hane “AŞIRI YOKSUL” kategorisinde.
Ya çocuklar…
Rapor diyor ki:
“ 2024 yılında, ailesi yanında en temel ihtiyaçları dahi karşılanamayan ve ailesinden alınma riski bulunan toplam 272 bin 348 çocuğa ulaşıldı. Bu kapsamda, geçici yardımlar ile birlikte 2024 yılında toplam 252 bin 348 çocuk, ailesinin yanında desteklenmesi amacıyla Sosyal ve Ekonomik Destek Programı kapsamına alındı.”
En temel ihtiyatan kastedilen ne biliyor musunuz?
Aşşırı pahalı ve güzel çantalarla birlikte sosyal medyada yüzünüze fırlatılan gerçek hayatlar, aşşırı yoksulluk.
Birine dün rastladım. Yardım platformlarından birinin ekibi, yoksulluğun resmini çizmiş evdeki çocuklara soruyor: “Özellikle istediğiniz bir şey var mı?”
Genellikle bu soruya tablet, filan takımın forması vs gibi yanıtlar gelir.
Çocuk ne dedi peki sizce:
“YUMURTA”
Mutluluk mu demiştiniz!!!