İsmail Saymaz
‘Sır aleminde sevgilim olacaksın’
Bursa’da Arifane İlim Derneği çatısı altında Ticanilik tarikatını yeniden kurup şeyhliğini ilan eden eski polis Ahmet Şahin Uçar, iki kadın müridine cinsel saldırıda bulunduğu suçlamasıyla geçen cuma tutuklandı.
Uçar, bir kadın müridine cinsel taciz iddiasıyla da yargılanıyor.
Üç olan mağdur sayısına iki kadın daha eklendi.
Adlarını saklı tutuyorum.
Onları ‘Melisa’ ve ‘Deniz’ diye anacağım.
Telefonda tarikata katılım
Melisa, 40 yaşında.
Eğitmen.
Evli ve çocuklu.
İddiasına göre Şeyh Uçar’ı iki yıl önce YouTube’da yayınlanan bir sohbetinde tanıdı. Uçar’ın ‘Arifane Baciyun’ adını verdiği kadın grubunun lideri H.E. ile temas kurdu.
Uçar’la telefonda görüşerek, tarikata intisap etti.
Yani, yapıya katıldı.
Telefonda intisap, Uçar’ın tasavvuf dünyasına kazandırdığı bir işlem!
Uçar, bir süre ödevler verdiği Melisa’ya “Artık gönül kapısının önündesin. Burası aşk kapısı, er meydanı. İçeriye girmeye cesaretin var mı?” dedi.
Melisa, “Nasıl olacak?” diye sordu saf saf.
Uçar, “Bana aşık olman lazım. Fenafişşeyhte fani olacaksın” dedi.
Fenafişşeyh, tasavvuf aleminde “Müridin nereye baksa şeyhini görmesi, onun huzurunda bulunduğu hissiyle yaşaması” demek.
Uçar, “Bu yolda daha ne hakikatler var” dedi.
Melisa, “Nasıl?” diye sordu.
Öyle ya, Kuran’dan başka ve üstün nasıl bir hakikat olabilirdi?
Uçar, şöyle karşılık verdi:
“Allah resulu bile sahabeden herkese bu ilmi vermemiştir. İlmi almaya potansiyeli olan bazı sahabelere vermiştir.”
Uçar, kendisini (haşa) Hazreti Muhammed’in, kandırmak istediği Melisa’yı sahabenin yerine koyuyordu.
Mana aleminde sevgili olmak
Uçar, Melisa’nın yaşadığı şehre geldi.
Buluştular.
Melisa’ya şunları söyledi:
“Bütün kayıtlarından arınıp beni dinlemelisin. Bütün bildiklerini unutacak, dediğim her şeyi kabul edeceksin. Benimle mana aleminde sevgili olacaksın; karı-koca gibi olacağız. Karı-koca yatağa çırılçıplak girer değil mi? Sen de ben de aynı olacağız.”
Melisa, neye uğradığını şaşırdı.
Ancak şeyhinin sözlerinin ‘sır alemine’ dair olduğunu düşündü.
Uçar, bir koku armağan etti.
“Namazda, rabıtada bu kokuyu üzerine sür, bana olan özlemini gider” dedi.
Melisa’nın o kokuyu sürdükçe şeyhine hayranlığı arttı.
Misafirhanesi varmış
Melisa, geçen yıl Bursa’daki dergaha gitti.
Dergahta şeyhiyle baş başa kaldılar.
Melisa anlatıyor:
“Rahat edebileceğimiz bir yere geçebiliriz’ dedi. Misafirhaneye gitmeyi teklif etti. Yaklaşmaya, temas kurmaya çalıştı. Yapamayacağımı söyledim. ‘Aklınla bu yolda yürüyemezsin, gönlünle yürümen lazım’ dedi. Teslim olmadan kaçtım. Arkama bile bakmadan. Çok kötü bir gündü.”
Uçar, sonraki günlerde, birçok kadına yaptığı gibi Melisa’ya da Telegram üzerinden pornografik mesajlar gönderdi. Bu mesajları, aleyhte kullanılmasın diye, okunduktan sonra sildi. Melisa’dan açık-seçik fotoğraflarını çekip göndermesini, kendisini evine davet etmesini istedi.
Melisa, tarikatla bağını kopardı.
İki başsavcılığa suç duyurusunda bulundu.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı’na ihbar etti.
Sır alanı
Deniz, üniversite mezunu.
Evli ve çocuklu.
38 yaşında.
O da Uçar’ı YouTube sohbetleriyle tanıdı.
Videonun altındaki telefon numarasını arayıp H.E. ile konuştu.
H.E., “Tesettürlü müsünüz? Namazınıza dikkat ediyor musunuz? Son bir yılda kılmadığınız sabah namazı sayısı 10’u geçiyor mu?” şeklinde sorular yöneltti. Deniz, böyle hassasiyetleri olan gruba asla giremeyeceğini düşündü.
Uçar’la hiç yüz yüze gelmediler.
Telefonda görüştüler.
Melisa gibi tarikata telefon yoluyla intisap etti.
İlk günlerde “şeriat çizgisinden çıkmayacak” konuşmalar geçti.
Deniz, dergahı ziyarete gitti.
Birgün Uçar, müridini arayıp ‘müjde’ verdi.
Deniz, anlatıyor:
“Bana şöyle dedi: Hakikat alanını kavrayabilecek kabiliyettesin. Seni sır alanına alayım. Buraya girdiğin zaman çıkış yoktur. Burada sınırlarınıza bakarım. Sırları kaldırabilecek misin, kaldıramayacak mısın; sır ehli misin, değil misin?”
Has’ül Havas
Deniz’i ‘Has’ül Havas’ adını verdiği ve toplu mesaj gönderdiği özel ve seçkin müritler topluluğuna aldı.
Tasavvuf dünyasında ‘herkeste bulunmayan birtakım bilgi, hal, yetenek ve ruh temizliğine sahip velîlerin en üstün olanına’ has’ül havas deniyor.
Uçar, birkaç gün sonra Deniz’e “Sır almaya hazır mısın?” diye sordu.
“Eşin evden gitsin, öyle arayacağım” dedi.
Deniz:
“Sırrı öğrenmek için ne verirsin?’ diye sordu. Dedim ki ‘Herhalde beni sınamaya başladı.’ Ben de ‘Hakikat ilmini öğrenmek için ne gerekiyorsa veririm’ dedim. Dedi ki ‘Sana desem ki sevgilim olacaksın, karı-koca gibi olacağız.’ İlk şoku yaşadım. Sapıkça şeyler yazdı. Fantazilerini anlattı. Dedi ki ‘Sen buraya geleceksin, çırılçıplak olacaksın, bana oral seks yapacaksın, spermi yutacaksın, sonra da ‘Hocam bana ne içirdiniz, bunun tadı süt gibi’ diyeceksin.’ Böyle bir sapıklık! Eşimin ve çocuklarımın yüzüne bakamadım. O hafta dört kilo verdim.”
Adnan’ın kedicikleri gibi
Deniz, bu yazışmadan sonra tarikattan koptu.
‘Arifane Baciyun’ grubundan çıktı.
Gruba şu mesajı attı:
“Sizler de Adnan’ın kedicikleri gibi rezil olup onunla hapislere girmek istemiyorsanız aklınızı başınıza alın vesselam.”
Bu mesaj Uçar’ın eşi tarafından dakikalar içerisinde silindi.
Deniz, 14 Şubat 20224’te CİMER’e şu ihbarda bulundu:
“Şeyhliğini ilan eden Uçar’dan şikayetçiyim. Müritleri sıfatıyla iletişimde olduğu insanları maddi, manevi ve fiziki olarak sömürmektedir. Mümkün olan en yakın zamanda derneğin faaliyetlerinin durdurulmasını ve incelenmesini talep ediyorum.”
‘Hocayı çok uyardım’
Deniz, tanık olduklarını tarikatın kadın sorumlusu H.E’ye dile getirdi.
Aralarındaki görüşmeyi kaydetti.
H.E., kayıtta, Uçar’ın kadınlarla ilişkilerinden rahatsız olduğunu belirterek, şöyle diyor:
“Hanımlarla bu şekilde iletişimi hakkında Ahmet Hoca’yı çok uyardım. ‘Bakın, yaptığınız hiç doğru değil. Hem sizin başınız hem herkesin başı yanar, hiç hoş değil (dedim)” diye konuşuyor.”
Nitekim, öyle oldu.
Uçar, geçen cuma tutuklandı.
Ve Arifane İlim Derneği kapandı.
Bir olan mağdur sayısı üçe, şimdi beşe çıktı.
En az beşe…