Pergamon’dan Bergama’ya Tiyatro Festivali Ve Bodrum Kalesi’nde Dansın 20. Yılı

‘‘Geleneksel, yaz ayları festival ve mezuniyet törenleri yasaklama etkinliklerimize hoş geldiniz!’’ Bu mottoyu reddeden bizim şahane gençlerimiz direne direne cüppelerini giymeye, sakat bırakılan eğitim sisteminde okullarını bitirmeye tabi ki devam ediyorlar. Mezuniyet pankartlarındaki sarkazm ise ‘‘orantısız zekâ gücünün’’ kanıtı gibi. Aslına bakarsanız festivaller de tüm yoğunluğu ile cıvıl cıvıl devam ediyor. Bu kez elimi çabuk tuttum ve uygunsanız ajandanıza ekleyebileceğiniz iki festivalle geldim. 4’üncü kez düzenlenen Bergama Tiyatro Festivali ve 20’nci yılındaki Bodrum Bale Festivali ilginizi çeker umarım.

İzmir Bergama’nın tarihi ve çok özel mekanları olan Asklepion Antik Tiyatro, Emre Arolat imzalı kültür merkezi BerKM, Odeon Pergamon yapımı ve 1936 yılında tamamlanan Bergama Müzesi ve Akropol başta olmak üzere çeşitli mekânda gerçekleştirilecek Bergama Tiyatro Festivali 11-13 Ağustos tarihlerinde seyircisiyle buluşuyor. İlki 2018’de gerçekleşen yenilikçi bir tarih, kültür ve şehir festivali olarak düşünülen ve Berlin ile Bergama arasında, Zeus Sunağı’nın (Zeus Altarı) Berlin’e taşınması ile başlayan tarihi ve organik bağdan ilham alarak yapıcı tartışmalara zemin yaratma hayaliyle yola çıkan festival, Bergama’nın zengin tarihi dokusu ve köklü tiyatro geleneğiyle özel bir deneyim alanı vaat ediyor.

Zeus Sunağı, Berlin

Bazı gösterimlere ücretsiz katılımın da mümkün olduğu festival programı çok tempolu. Yaşadığımız sert ekonomik kriz içinde en sihirli kelime ‘‘ücretsiz’’ kısmı olabilir ancak tabi ki sanatçıların ve festivallerin hayatta kalabilmesi için biletli seyirciye ihtiyacı var. Ve oturduğumuz yerden festivallerin, oyunların yasaklanmasını protesto etmektense bilet alarak, seyretmeye giderek yerinde destek olmak en aktivist hareket olacaktır.

Kuşkusuz ekonomik kriz bütün kültür sanat faaliyetlerini etkiliyor. Festivallerde de lojistik ve ulaşım turnelerde olduğu gibi çok önemli bir harcama gideri. Yani ‘‘50 liralık benzin kullanan’’ zihniyetle ancak semtler arası turne ya da festival yapılabilir. Bir de seyircisine yurtdışından kaliteli yapımlar seyrettirmek isteyen festival komiteleri döviz kurlarını kontrol ettikten sonra ‘‘yaşasın yerli yapımlar’’ diyebilir. Festivallerin çoğunlukla kurumsal destelere ihtiyacı var. Bergama Tiyatro Festivali de kaynak geliştirme konusunda çok çalışarak, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkıları, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Bergama Belediyesi’nin paydaşlığında, Bergama Ticaret Odası (BERTO) ve Bergama Kültür Sanat Vakfı (BERKSAV) ile Ne Yerde Ne Gökte Derneği’nin destekleri ve Odeabank ve Mey|Diageo sponsorluğunda, 3dots ve BERaBER ile ‘‘Voltranı’’ oluşturarak seyircisiyle buluşuyor.

Festival kendini tanımlarken ‘‘sürdürülebilir, paylaşan ve dönüşen’’ sözcüklerini kullanıyor. Yaşayan organizma gibiler. Başladığı ilk yıldan itibaren kendine doğru zamanı ve anlayışı bulmaya çalışmışlar. Festival direktörü Öner Eren Arıkan bir mülakatında festival tarihi için yaptıkları seçimleri ve çıkarımlarını paylaşırken festivalin ilk yılı olan 2018 de mayıs ayının yağmurundan ve okulların henüz açık olmasından dolayı geniş katılımın sağlanamamasından olumsuz etkilendiklerinden bahsediyor. Pandemi nedeniyle zorunlu araya giren ve 2021 de gerçekleşen festivalin ikincisi bu yıl da olduğu gibi ağustos ayında yapılmış ve sıcak en büyük şikâyet konusu olmuş. İklim krizinden kaynaklı ısınmanın hızını düşünürsek festival için yazın hangi ayı seçilirse seçilsin bu şikâyet artık kulak ardı edilebilir. Sonra 2022 yılında haziran ayı denemesi yapmışlar bu kez de Bergama’nın kermes ayıyla çakışmışlar ve sıcak, gene çok sıcakmış. Kıssadan hisse festival katılımcılarına kıyafet seçimlerini hava şartlarını kontrol ederek yapmalarını, güneşten sakınmalarını ve bol su içmelerini salık vererek devam edelim Bergama yolculuğumuza.

Dünyada şehirlerinin adlarıyla anılan ve bizleri çok kıskandıran tiyatro festivalleri var. Dilerim ülkemiz için de böyle festivallerin kalite ve kapasitesine ulaşabiliriz. Fransızların Avignon, Yunanların Epidaurus, İrlandalıların Edinburgh şehirleriyle anılan festivalleri hayallerimizi süslerken güzel Bergama’mıza antik yapısı itibariyle bir göz atalım.

Bergama

Antik metinlerde Pergamon ya da Pergamonos olarak geçen kentin adı ‘‘Kale’’ anlamına gelmektedir. Troya Savaşları’na katılmış olduklarından söz edilmektedir. Pergamon Tepesi’ndeki Akropol’de ilk yerleşim izleri M.Ö. 7-6. yüzyıla kadar gitmektedir. Bergama Krallığı ve daha sonra Roma ve Osmanlı İmparatorluğu’nun hüküm sürdüğü ve en eskisi 2 bin yıl öncesine uzanan geçmişten izleriyle dolu bir coğrafik alan burası. Akropolde Zeus Sunağı, Athena Tapınağı’nın propylonu ve onu çevreleyen stoaları; 200.000 kitap rulosunun muhafaza edildiği ünlü kütüphane, büyük saray ve kent surları yer alıyor. Athena Tapınağı ile on bin seyirci kapasiteli antik çağın en dik tiyatrolarından Akropol korunmuştur. Pergamon Altarı şu anda Berlin’de ama o tepeye kurulmasının etkisinin festival boyunca ruhu ya da hayaleti ile tüm etkinliklerde yankılanacak diye düşünülüyor.

Festival katılımcılarına ‘‘Yürüyüşler’’ başlığıyla gerçekleştirilecek olan ‘‘Pergamon Antik Tiyatrolar Yürüyüşü’’ ile ‘‘Bergama Kale Mahallesinde Çok Katmanlı Bir Yürüyüş’’ imkânı sunulduğunu söyleyerek iştahınızı kabartabilirim. Bu kapsamında Ege Üniversitesi öğretim üyesi, eskiçağ tarihçisi Doç. Dr. Murat Tozan yürütücülüğünde katılımcılar Antik Pergamon kentinde inşa edilmiş tiyatro yapılarının ortaya çıkışı, gelişimi, mimarisi ve kullanımına dair bilgi edinebilecek. İkinci yürüyüş turu ise mimar Fatih Kurunaz yürütücülüğünde gerçekleştirilecek ve katılımcıları günümüze ulaşan antik dönem eserlerinden ve devşirme elemanlardan yola çıkarak, Osmanlı dönemi mimari mirasını anıtsal eserler ile sivil konutlar üzerinden yapılan okumalarla, kentin dar sokaklarında dolaştıracak.

Festivalin anahtar görseli olan Selene’nin Aslanı, bir vakitler Olympos tanrılarıyla katıldığı kutlamalarda nasıl kükrediyse bu sene festival seyircileri de performanslar aracılığı ile seçilen ‘‘neşeleniyoruz’’ mottosuyla Bergama semalarında kahkahalarla kükreyecekler.

Selene Aslanı, afiş

Bergama Tiyatro Festivali, programında ‘'neşeli'’ oyunlara, işinin ustası isimlerden seçkin atölyelere, bu sene ilk kez düzenlenecek buluşmalara, konser ve az önce söz ettiğim kültürel yürüyüşlere yer veriyor. Gelelim festival konuğu oyunlara; Devekuşu Kabare’nin unutulmaz prodüksiyonu ile hafızalarımıza kazınan Turgut Özakman’ın ‘‘Deliler’’ oyununu Metin Akpınar ve Mert Fırat’ın yönetiminde günümüze taşıyan DasDas yapımı ‘‘Deli Bayramı’’, Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu ve Theater Tri-bühne ortak yapımı ‘‘Afet&Diana’’ seyirciyle Bergama’da buluşacak. Ve bu aynı zamanda oyunun Türkiye prömiyeri de olacak. Sergi ortamını koreografi, madde ve zaman yoluyla bireyler arası süreçler olarak yeniden yorumladıkları sürükleyici solo projeleri ile tanınan Stockholm’de yaşayan ikili Lundahl&Seitl’ın çalışmaları ‘‘Symphony Of A Missing Room’’, performatif bir alanda gerçekleşen ve sesini bulmaya çalışan bir kadının hikâyesini merkeze alan Melek Ceylan ve Ekibi yapımı ‘‘On İkinci Ev’’ de festivalin konukları arasında. Olası İşler yapımı ‘‘Altın Elma’’ sonsuz güzelliğin üç tanrıçasının günümüzdeki hallerinden yola çıkan beden kuklalarının, hikâyeler, şarkılar ve bol mücadele dolu bir yarışma ile seyircilere sıra dışı yolculuk vadettikleri, yenilikçi bir tiyatro deneyimi sunuyor. İçinde kendi komedisini de barındıran bir Shakespeare trajedisi, Kral Lear’ı mutfak tezgâhında, mutfak malzemeleri eşliğinde bir yemeğe dönüştüren Kadro Pa yapımı ‘‘Lear Mutfakta’’ ve Sarı Sandalye’nin uyarlamasıyla Alfred Jarry’nin ünlü eseri ‘‘Kral Übü’’ de festivalde izlenebilecek. Hayatlarındaki küçük kayıpların üstüne, iklim krizinin ve değişen kent yaşamının büyük sorunlarına birlikte dalan üç kişinin hikâyesini anlatan Kumbaracı50 yapımı ‘Tek Kullanımlık Hikâye’’, günümüz politik kavramlarından sınır, vatandaşlık, birey, özgürlük meselelerini tartışma odağına alan Tiyatropolis yapımı ‘‘Parkta Güzel Bir Gün’’, Sermet Çağan’ın 1963 yılında kaleme aldığı, Türkiye tiyatrosunda toplumcu gerçekçi akımın önemli yapıtlarından, Berksav Oda Tiyatrosu yapımı ‘‘Ayak Bacak Fabrikası’’, eşyaların dünyası üstüne kurulu hikâyesi ile Naif Bey Kumpanyası’nın kukla tiyatrosu ‘‘Naif Bey ve Yaveri’’ de programda yer alıyor.

En dik antik tiyatrolardan Asklepion, Bergama

Festivalin çocuk katılımcıları Lemur Company&Tiyatro Gülgeç ortak prodüksiyonu, kuklalı-müzikli oyun ‘‘Pırt’’ı ve afet bölgesinde ve diğer illerde depremden etkilenen çocuklar için hayata geçirilen Kadro Pa’nın çocuk oyunu ‘‘Ponçi, Posti, Dosti ve Pappi’’yi izleyebilecek.

Festival kapsamında özel içerikler, disiplinler arası atölye çalışmaları, paneller ve yolculuklar başlığında gerçekleşecek etkinliklerle katılımcılar ufuk açıcı deneyim yaşama fırsatı bulacaklar.

Her akşam bir oyunun hemen ‘‘çıkışında’’, oyun ekibi ve seyirciler, Oyun Çıkışı ekibi moderasyonunda eğlenceli bir sohbette buluşacak. Çağdaş tiyatro çalışmalarını desteklemek amacıyla Lemur Company ve Bam İstanbul tarafından kurulan Dan Kadıköy yürütücülüğünde gerçekleştirilecek, Murat Mahmutyazıcıoğlu ile ‘‘Dan Kadıköy Oyun Okuması’’ da festivalin ilklerinden olarak gerçekleştirilecek. Elektronik, deneysel müziğin disiplinler arası temsilcisi Ah! Kosmos ile kemancı ve besteci Ceren Türkmenoğlu’nun bir arada Akropol’ün büyülü atmosferinde deneyimleyecekleri ‘‘Akropol Serisi #2 Ah! Kosmos&Ceren Türkmenoğlu’’ performansı, Türkiye’de komedi kültürünü desteklemek amacıyla kurulan Tuz Biber Stand Up’ın sevilen komedyenlerinden Tuna Kalınsaz ve Doğu Can’ın ayrı ayrı gösterileri de festivalin diğer sürprizleri.

Hilal Polat yürütücülüğünde gerçekleşecek ve “bu çöp” dediğimiz her şeyin ileri dönüşüm için bir şansı hak ettiğini, etrafımıza bakarken çöp diye görmezden geldiğimiz nesnelere karşı algımızı değiştirmeyi amaçlayan ‘‘Mask Atölyesi: Başkasının Çöpü Benim Hazinemdir’’, Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuarı (DTMK) Türk Halk Oyunları Bölümü’nden Mert Zıngıl yürütücülüğünde gerçekleşecek ‘‘Geçmişten Günümüze Zeybeklik ve Zeybek Dansları’’ ve Altın Kepçe ev sahipliğinde gerçekleştirilecek ve katılımcıların Bergama’nın çok katmanlı kültürel mirasının bir öğesi olan yöresel yemeklerini tatma imkânı bulacağı ‘‘Bergama Yemekleri Tadım’’ katılımcıları ağırlayacak. Dilerim festivali kaçırmayacaklar için şahane geçecek üç gün olur.

Sıra Bodrum’da. 20’inci yılında nihayet deneyimleme şansı yakaladığım bu festival için büyük heyecan duyuyorum. Devlet Opera ve Balesi (DOB) tarafından gerçekleştirilen ve Türkiye’nin ilk ve tek bale festivali olan Uluslararası Bodrum Bale Festivali, 20. yılını önemli performanslar, yabancı konuk dansçı ve topluluklarla kutlayacak. Bodrum Kalesi, Kuzey Hendeği'nde 5-17 Ağustos'ta düzenlenecek festivalin açılışı dün akşam Ankara Devlet Opera ve Balesince sahneye konulan Harem ile yapıldı. Merih Çimenciler'in yönettiği, dekor ve kostümü Alexander Vasilliev'e, ışık tasarımı Tahsin Çetin'e ait iki perdelik eser, kudüm, ney, keman, kanun ve piyano eşliğindeki müziklerle Dede Efendi ve Hacı Arif Bey'in klasik besteleriyle sahnelenendi.

Festival afiş

Festivalde Notre Dame'ın Kamburu İzmir Devlet Opera ve Balesince sergilenecek. Ayrıca ilk kez Bodrumlu sanatseverlerin karşısında olacak Navdhara Hindistan Dans Tiyatrosu A Passage to Bollywood adlı performansları ile Bodrum Kalesinde Bollywood rüzgârı estirecek. Akdeniz toplumu olarak sevdiğimiz, kendimizi yakın hissettiğimiz bir dans olan Flamenko da festivalde yerini almış. İspanyol Flamenko Dans Topluluğu'nun sergileyeceği Woman By Aaron Vivancos adlı eser sanatseverlerin beğenisine sunulacak. Ve festivalin kapanışı İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin sevilen performansı Don Kişot ile olacak.

Her iki festival için de biletler satışta. Ve program detayları için ilgili sitelerden detaylı bilgi almak çok kolay. Tarihi mekanlarda, alışılagelenin ötesini deneyimleyebileceğiniz bu performanslar için iyi seyirler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aytun Aktan Arşivi