Şahin Aybek
Siyasi hesaplaşmalarınızla fakir fukaranın çocuklarını cezalandırmayı bırakın!
Şahin Aybek
“Merkezden tek bir kişinin aldığı karar taşranın ihtiyaçları ve taşraya etkisi değerlendirilmeden hayata geçiyor. Aksayan, işlemeyen, yerelin ihtiyaçları analiz edilmeden, koca bir devlet teşkilatından ve liyakatli insan kaynağından faydalanmadan işler yürütülmeye çalışılıyor.”
“Dışarıda her şey gibi kreşler de cep yakıyor ve belediyeler çok cüzi ücretlerle kreş hizmeti sunuyor ve çok yerinde bir hizmet bence. 2,5 milyon genç ne işte ne istihdamda nerede oldukları belli değil, yetişmiş inan kaynağı yurtdışına göç ediyor, paramız pul olmuş, vergi üstüne vergi salınıyor, tasarruf diye sadece fakirin ekmeğine el uzatılıyor, yandaşlar semizleştikçe semizliyor…”
DEVA Partisi Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar ile yerel yönetimler ve eğitim üzerine keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Merhaba Cem Bey, ülkemizin eğitimini ve eğitim sorunlarını karınca kararınca ilgilileriyle konuşmak ve gündeme getirmek üzere “Türkiye Hepimizin Eğitim Hepimizin” başlığıyla yıllardır sürdürdüğümüz yazı dizisini bugün sizinle gerçekleştirmek istiyoruz.
Nazik kabulleriniz için teşekkür ederiz.
Vekilim, siz Tekirdağ milletvekilisiniz aynı zamanda DEVA Partisi yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısınız. Tabi genç sayılırsınız bence bu büyük bir avantaj bu bağlamda söyleşimizde yerel yönetimler perspektifinden çocukların ve gençlerin eğitim sorunlarını işlemek istiyorum, müsaadenizle.
Şimdi Sayın Vekilim, öncelikle bir belediye koskoca Millî Eğitim Bakanlığı dururken neden eğitim işlerine girer? Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce doğru mudur?
Şahin bey, hoş geldiniz, öncelikle bizimle bu söyleşiyi yapmak isteğinizden dolayı çok teşekkür ederiz. Sizinle bu söyleşiyi hele böyle bir konuda yapmaktan ayrıca memnuniyet duyuyorum.
Sorunuza gelecek olursak, bildiğiniz üzere hem anayasa hem muhtelif kanunlar hem de 5393 sayılı Belediye Kanunu belediyelere mahalli müşterek nitelikte olmak şartıyla çok büyük yetki ve sorumluluklar tanımaktadır. Yani hiçbir idarede olmayan idari ve mali özerklik verilmektedir. Bu çerçevede hem meclisi var hem de bütçesini kendisi yapabiliyor. Tabi ki, yasal mevzuat kapsamında. Şimdi bu kadar geniş yetkiler olunca yani politik tercihlerine ve mahallin ihtiyaçlarına göre bütçesini yapabilmekte ve bütçe onayını da bir organı olan belediye meclisinden almaktadır.
Bu itibarla yine belediye kanununda görev ve sorumluluklar sayılırken eğitime destek hizmetlerini de yapılabileceği açıkça ifade edilmektedir. Tabi burada öğretmen tayin etmek, müfredat belirlemek gibi şeyler değil burada kast edilen altyapı ve fiziki mekân desteği, lojistik destekler, yer tahsisi vb. hizmetlerdir.
Bu çerçevede belediyelerin mahallin bu tarz ihtiyaçlarına iş birliği modeliyle karşılık vermesi kadar doğal bir durum yoktur.
Teşekkür ederim Sayın Vekilim, yeterince doyurucu bir cevap oldu bence, ikinci soruma gelmek istiyorum. Sayın Vekilim, ülkemizin sosyo-ekonomik durumunu göz önüne aldığımızda sizce bir belediyenin eğitim noktasında yapması gereken işler ne olabilir? Nasıl katkılar sunabilir?
Şahin bey, sizde bir araştırmacı gazeteci olarak takip ediyorsunuz, ülkemiz özellikle 2018 sonrası kendine has yapılan ve hatta Türk tipi olarak lanse edilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişle birlikte tam bir “sistemsizlik”, tam bir “kurumsal çöküş”, tam bir “yetki karmaşası” ile karşı karşıya kalınmıştır.
Nasıl mı? Bakın en temelinde devletin 3 ana organı olan yasama, yürütme ve yargı erkleri işlevlerini yerine getirebiliyor mu? Yürütmenin bileşenleri ve kendi örgütlerinden ve politikalarından sorumlu olması gereken bakanlar tam rantabl çalışabiliyor mu? Kendi sorumluluk alanlarıyla ilgili tek bir konuda özgün kişilikleri ve kurullarıyla karar alabiliyor mu? Tabi ki, hayır.
İşte tamda bunun neticesinde izdüşümünü taşrada görüyoruz. Merkezden tek bir kişinin aldığı karar taşranın ihtiyaçları ve taşraya etkisi değerlendirilmeden hayata geçiyor.
Ve sonra aksayan, işlemeyen, yerelin ihtiyaçları analiz edilmeden, koca bir devlet teşkilatından ve liyakatli insan kaynağından faydalanmadan işler yürütülmeye çalışılıyor.
Bakın, son zamanlar da neredeyse çıkan hiçbir kanun yoktur ki, tartışma yaratmasın, çünkü istişare yok.
Bu sistemde bütçe yapılıyor ama iktidar tercihleriyle faize gidiyor, KKM’ye gidiyor, garanti ödemelerine gidiyor, 21/B ile adrese teslim pazarlık usulü yandaşa, siyasi yakınlara ihale olarak gidiyor. Sonra okullara sabun konulamıyor, okullar temizlenemiyor, güvenlik sağlanmıyor ve halk belediyeye geliyor. Belediye bu hizmetleri yapmak zorunda kalıyor.
Bununla birlikte yine bu sistemin eseri ailelerin ekonomik durumu çok kritik, anne baba çalışmak zorunda kalıyor. Peki çocuğu ne yapacak? Tabi ki bırakacak bir yer lazım. Dışarıda her şey gibi kreşler de cep yakıyor ve belediyeler çok cüzi ücretlerle kreş hizmeti sunuyor ve çok yerinde bir hizmet bence.
Yine gençlerimiz maalesef sanal bahis, kumar ve uyuşturucu illetinin pençesine düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Bu gençlerin gençlik programları, gençlik gelişim merkezleri, rehabilitasyon ve spor alanları, koçluk ve mentörlük ofisleri, eğitim destek programları gibi bir dizi faaliyetle hem yetişmeleri hem de bu illetten uzak kalmaları sağlanabilir.
Bunula birlikte özellikle gençlerin istihdama katılımı sağlamak üzere işverenlerle çeşitli protokoller yapılarak gençlerin ihtiyaçlar ve yetenekleri doğrultusunda yetiştirilerek istihdamları sağlanabilir. Bu nokta da belediyeler aracılık yapabilir ve lojistik destek sağlayabilir.
Yukarıda ifade etiğim üzere mevzuat bütün bu faaliyetlere imkân sağlamaktadır. Bu anlamda diğer ilgili paydaş kurum ve kuruluşlarla iş birlikleri çok önemlidir ve mutlaka yapılmalıdır.
Teşekkür ederim Sayın Vekilim. Biraz gündeme dönmek istiyorum siz yukarıda önemine değindiğiniz ancak bildiğiniz üzere belediyelerin kreş hizmeti gündem olmuştu, iktidarın bu hizmetleri engellemek istediği ve anladığım kadarıyla da tepkiler üzerine geri çevirdiğine şahit olduk. Bu bağlamda belediyeler ile iktidar arasındaki bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şimdi Şahin Bey, bu kreş olayından bağımsız olarak merkezi yönetim ile yerel yönetimin karşılıklı verimsiz ve tökezleyici ilişkileri en başta fakir, fukaranın ekmeğine mal olmaktadır.
Bakın 5393 sayılı Belediye kanunun 19 uncu maddesinin son bölümünde şöyle bir cümle var; “Hizmetlerin yerine getirilmesinde öncelik sırası, belediyenin malî durumu ve hizmetin ivediliği dikkate alınarak belirlenir. Belediye hizmetleri, vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle sunulur.” Burada dikkatinizi “öncelik sırası”, “mali durum”, “hizmetin ivediliği” ve “en yakın yer” ibarelerine çekmek istiyorum. Ne demek istiyor biliyor musun Şahin Bey, harcama yaparken en muhtaca, en hızlı bir şekilde ve en yakın noktadan hizmet götürün diyor.
Şimdi, bu siyasi kaygılar ve seçim hesaplarıyla yapılan engellemelere ve çelmelere kim takılıyor? Tabi ki, çalışmak zorunda olduğu için çocuğunu kreşe bırakan yoksul çalışan, indirimli ulaşım kullanan işçi, yardıma muhtaç alan emekli, belediye yurtlarında kalan ve burs alan öğrenci, pazar desteği alan yoksul, kent lokantasında yemek yiyen vatandaşımız…
Bariz örneğini SGK borçlarında adeta mali kayyum atılmasıyla görüyoruz. Yılların birikmiş SGK borçlarını oda sadece muhalefet belediyelerinden tahsil edilerek alınmaya çalışılıyor. Peki olması gereken nedir? Tabi ki, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un 48. maddesinde yer alan borçların tecil edilerek ödenmesi imkânı var. Bu hüküm kapsamında tecil ve taksitlendirmeye gitmeli veya kimi iktidar belediyelerine yapıldığı gibi gayri menkul-borç trampası yapılarak aşılmasıdır.
Şayet bunlar yapılmayıp bugün olduğu gibi hesaplara el koyuluyorsa, burada iyi niyet yoktur. Burada fakiri fukarayı cezalandırmaktır. Adete siz bana oy vermediniz bende size hizmettin gelmemesi için elimden geleni yapacağız demektir. Nitekim son belediye seçimlerinde sayın cumhurbaşkanı bunları söyledi. Oy yoksa hizmet yok dedi. Garip kalırsınız dedi.
Diğer bir konu, iktidar olağanüstü hâl döneminde kalan bir KHK ile belediyelere kayyum atıyor, peki bu insana 8,5 ay önce YSK temiz kâğıdı vermedi mi? Olması gereken nedir? Bir suç unsuru bulunması durumunda yargı süreci devam ederken belediye meclisinden ve üyeler tarafından birinin seçilmesidir. Bu kabul edilir bir şey değildir.
İktidar sesleniyorum, milleti kayyumla ve hacizle mağdur etmeyi bırakın. Siyasi hesaplaşmalarınızla fakir fukarayı cezalandırmayı bırakın.
Sayın vekilim, son olarak bu bağlamda eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Şahin Bey, doğrusu milletin emanetini almak çok büyük sorumluluk gerektiriyor. İnanın aileyi unutuyorsunuz, bireysel işleri unutuyorsunuz, sosyal münasebetleriniz ve ilişkileriniz değiştirmek zorunda kalıyorsunuz.
Tabi biz milletimize bu şerefli görevi layık gördüğü için minnettarız. Bu sorumluluğumuzun farkındayız.
İnsanımız ülkemizin sahip olduğu yüksek ekonomik ve sosyal potansiyele rağmen “mahrum kalıyor”, çalışanlarımızın yarısı asgari ücretli ve bir yıldır 17 bin 2 TL alıyor, çalışanlarımızın neredeyse tamamı bakın mavi yakalısı, beyaz yakalısı hepsi yoksulluk sınırı altında, 40 yıl bu ülkeye hizmet etmiş emeklimiz hala 12 bin 500 TL ücret alıyor. 4 milyon hane yani 16 milyon insanımız sosyal yardımlarla geçiniyor. Faiz yüzde 50, aylık enflasyonumuz kimi Avrupa ülkelerinde yıllık enflasyon kadar, döviz kuru 34-36 bandında, gençler okuyamıyor, işte bulunamıyor 2,5 milyon genç ne işte ne istihdamda nerede oldukları belli değil, yetişmiş inan kaynağı yurtdışına göç ediyor, paramız pul olmuş, vergi üstüne vergi salınıyor, tasarruf diye sadece fakirin ekmeğine el uzatılıyor, yandaşlar semizleştikçe semizliyor…
Bakın hal böyleyken, bütçe sürecini daha bu hafta tamamladık. İktidar bakanıyla, milletvekiliyle 2002 diye başlayan cümlelerle toz pembe tablolar çiziyorlar. Daha acısı, sorunların ya farkında değiller ya da dillendirmek işlerine gelmiyor.
Hastalığı teşhis etmedikleri için çözümden çok uzaklar. Ama halkımız müsterih olsun, gerçekten bütün bunların farkında olan ve dert edinen birileri var, çalışıyoruz ve ülkemizi, milletimizi bu badirelerden kurtaracağız.
Bu düşüncelerle, size tekrar teşekkür ederim.
Sevgili milletvekilim değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...