Ozan Gündoğdu

Ozan Gündoğdu

Orta sınıf ailelerin çocukları neden ve nasıl liberal oldu?

Orta sınıf gençliğin yeni trendi; liberal, milliyetçi ve oldukça sağcı

Herkes, orta sınıfın çözüldüğünü söylüyor. Peki ya orta sınıf gençliği? Seçimlere 1 yıldan az zamanın kalması, genç kesimin sadece oy tercihine yoğunlaşılmasına neden oluyor. Halbuki, mesele sadece oy tercihine indirgenecek kadar sığ değil. Çözülen orta sınıf ailelere mensup genç kuşaklar ekonomi ve politikaya yeni bakış açıları geliştiriyorlar. Ekonomide liberal, politikada milliyetçi, günün sonunda oldukça sağcı…

Yazı dizisinin ilk bölümünde gençliğin liberalizme ilgisini tartışalım.

***

Orta sınıf ailelerin çocukları neden ve nasıl liberal oldu?

Liberal sözcüğüne, çok farklı duygular yüklediğimizin farkındayım. Bu nedenle, bu terimi, ekonomik bağlamıyla ele aldığımı belirtmem gerekir. Liberal yerine serbest piyasacılık da denebilir.

Türkiye öğrenim kredilerindeki faizin silinmesine odaklanmış durumda. Konuyu ele alırken, aktüel siyasetin rekabetinden etkilenerek ya CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na ya da AKP Lideri Erdoğan’a teşekkür kampanyaları düzenleniyor.

Fakat bu konuyu farklı bir bağlamla ele alan, meselenin ekonomik yönünü tartışmaya açan isimler de var. Mesela, ekonomist Prof. Özgür Demirtaş, 18 Temmuz’da, KYK kredilerinin faizinin silinmesi kararına ilişkin şu yorumu yapmış;

Bu tweet 55 bin kez beğenilmiş, 3 bin kez paylaşılmış. Türkiye’nin en sempatik liberali, LDP’nin eski başkanı Cem Toker de faiz silme kararına benzer bir açıdan yaklaşarak şunları yazmış;

Cem Toker de Özgür Demirtaş’a benzer bir yerden yaklaşarak, borçlardaki faizi silmenin popülist bir müdahale olduğunu ima etmiş.

Fakat daha ilginç bir paylaşım da yapmış Cem Bey. Demiş ki, eskiden gençler böyle paylaşımlarıma ilgi göstermezdi, fakat bugünlerde onlar da benim dediğim yere geldi. Bu konuya ilişkin tweet'i de şöyle;

Cem Bey’in gözlemini ben de paylaşıyorum. Genç nesilde azımsanmayacak bir kütle, ekonomide liberalizmin, tek çare olduğunu savunuyor. Bu kütle büyük oranda, kentli, meslek sahibi, orta sınıf olarak kodlanan ailelerin çocukları. Bu gençler, piyasaların, tümüyle serbest bırakılması halinde, onun en sağlıklı yerde dengeye geleceğini, ekonomideki ideal duruma en doğru kararı, serbest bırakılmış bir piyasanın vereceğini düşünüyorlar.

Bu tip bir düşünme biçimi, elbette asgari düzeyde bilgi ve aynı düzeyde entelektüel birikim de gerektiriyor. Bu nedenle, orta sınıf ailelerinden onlara miras kalan kültürel sermayeyi kullanıyorlar. Ekonomi gibi, herkesin konuşmaya cesaret edemediği bir konuda, tüm küreye uygulanabilecek bir ekonomik modeli savunmak, aynı zamanda bir dünya görüşü edinmektir ki, bence bu bile saygıyı hak ediyor. Nitekim, bu gençler, piyasanın nasıl çalıştığını anlamaya çabalıyor ve fiyat oluşumunu kendi dünya görüşleri çerçevesinden yorumluyorlar. Buradan hareketle, AKP kurmaylarının mizah dergilerine konu olacak sığlıktaki açıklamalarına gülüp geçiyor, onları makaraya alıyorlar. Haksız da sayılmazlar. Hazine ve Maliye Bakanı’nın 2002 ile 2022 arasında karşılaştırma yaparken, enflasyonu göz ardı ettiği bir sığlığın içindeyiz. Gençler de bunu yutmuyor.

Fakat, Cem Toker’in de belirttiği fenomen yani gençlerin ekonomiyi yorumlarken liberal bir pencereyi kullanması nedensiz değil. Kendi gözlemlerime dayanarak çıkardığım 5 etkiyi masaya yatırmak faydalı olabilir.

1- Erdoğan etkisi: Erdoğan’ın 2013 yılından bu yana, piyasayla didişmesi ve sürekli kaybetmesi, yaklaşık 9 yılın sonunda gençliğin liberal eğilimini pekiştirdi. “Madem, müdahale edildiğinde daha kötü oluyor, o halde müdahale edilmemesi en hayırlısıdır” anlayışı yaygınlaştı.

2- Kripto para etkisi: Kripto paraların yaygınlaşması, gençlerin bir piyasa aktivitesinin içine girmesini kolaylaştırdı. Küçük paralarla da olsa, bir emtianın alımını satımını gerçekleştiren gençler, fiyat oluşumunun doğasını yakından gözleme fırsatı buldu. Omuz baş omuzlar, ters flamalar ilk öğrenilen teknik analiz terimlerinden. Ardından, indikatörler devreye girdi. Bollinger band, MACD, ağırlıklı ve hareketli ortalamalar, ortamlarda satılacak bilgiler hanesine yazıldı. Teknik ve temel analiz, ekonomistliğin yeter şartı haline geldi. Halbuki, bunlar genel olarak ekonominin değil, çok da derinlikli olmayan “finans” alanının işiydi.

3- Finans etkisi: Ekonominin, finans alanı bu kadar öne çıkınca, gündelik hayata maliyetler bütünü olarak bakmak bir eğilime dönüştü. Asgari ücrete yapılacak zammı, bilançodaki personel giderleri kaleminin büyümesi olarak değerlendiren, KYK borcunun faizinin silinmesini, para arzını artıracağı için enflasyonu azdıracağını düşünen bir anlayış gelişti. Ekonominin bir sosyal bilim olduğu, insana özdeş olduğu, tarihten, sosyolojiden, coğrafyadan bağımsız kavranamayacağı atlandı. Ekonomi, finanstan ibaret sayılmaya başlandı.

4- Sol etkisi: Gelir ve servet dağılımının bu denli sert bozulduğu, emekçi sınıflara dönük adeta bir sermaye taarruzunun yaşandığı böyle bir dönemde, aslında Sol’un yükselmesini bekleriz. Fakat, Türkiye’deki sosyalist solun, düşünce şematiğini 20’nci yüzyıla hapsedip, 21’inci yüzyıl gerçeklerine adapte olmaması, orta sınıf gençliğini sosyalist soldan kopardı. Merkez solu temsil eden CHP’nin de kürede Corbyn-Sanders çizgisinden hiç nasiplenmemiş olması, alelade bir merkez sağ partiden farklı bir ekonomik programı olmaması, solu fikren güçsüzleştirdi. An itibariyle, Türkiye siyasetinin tüm hakim renkleri en azından ekonomik anlamda sağda konumlanıyor. Durum böyle olunca, gençlerin önüne, liberalizm-serbest piyasacılık’tan öteye geçen bir paradigma konamıyor. Gençlerin, sola yabancılığı yüzünden yer yer Erdoğan’ın piyasaya müdahalesini solculuk olarak değerlendiren bir hatalı eğilim bile üredi.

5- Sosyal medya etkisi: Özellikle Twitter algoritması, iddialı olmayı, sert ve tavizsiz olmayı teşvik ediyor. Çoğumuz değil ama Twitter bunun farkında. Bu nedenle, yeni sosyal medya kuşağı, kendi fikrinin sağlamasını yapma ihtiyacı hissetmiyor. “Benim bu önermemin antitezi nedir, bu antitezin dayanakları nelerdir” gibi sorular sormuyorlar. Hatta bazen, kamucu-halkçı çizgideki ekonomistlere hakaret ediyor, onların cahil olduğunu düşünüyorlar. Zaten, üç aşağı beş yukarı ekonomik çarkların nasıl döndüğüne ilişkin fikir sahibi olduklarına göre, bu çarkların nasıl dönmesi gerektiğine ilişkin de kendinden emin yorumlar yapabiliyorlar.

Gelecek yazı: Neoliberalizmin kaçınılmaz bir sonucu olarak yükselen milliyetçilik

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ozan Gündoğdu Arşivi