Ayşenur Arslan
Murat Ağırel Türkiye’nin sorumluluğunda
Mafya Murat Ağırel için ihale açmış. En iyi teklifi veren tetikçiyi üzerine salacaklarmış.
Şaka falan değil. Zaten Murat bir de video yayınladı. Karanlıklar içinde bir “cisim”, Sedat Peker’in komik bir versiyonu gibi.. Onun gibi konuşmaya çalışarak.. Ama talimatı verenlerin, irticalen konuşamayacağını bildiklerinden olsa gerek, eline tutuşturdukları kağıttan okuyarak.. Tehdit ediyor.
Bu ülkenin geçmişinde onca gazeteci / yazar / bilim insanı / aydın cinayeti olmasa “kötü tiyatro” deyip geçin.
Oysa Sinan Ateş cinayeti daha taptaze. Nasıl organize edildiğini, nasıl gerçekleştirildiğini an be an öğrendik, hatta güvenlik kameraları aracılığı ile izledik.
*. *. *
Sinan Ateş cinayeti göz göre göre geldi biliyorsunuz. Suikastten epey önce “kalemim kırıldı” diye haberdar etmiş yakınlarını. Ne yazık ki engel olamamışlar, koruyamamışlar.
Şimdi Murat Türkiye’yi haberdar ediyor. Onu korumak zorunda olanları uyarıyor. Diyor ki;
“Bu, ne yazık ki ilk tehdit değil. Daha önce de benzer istihbaratlar aldım ve durumu yetkililere defalarca ilettim. Ancak, her gün evimin önünde bekleyen, beni gözetleyen ve çöplerimi karıştıran kişiler, bu tehditlerin gerçekliğini gözler önüne seriyor. Her gün yeni bir ölüm tehdidiyle karşı karşıya kalıyorum. Kitaplarımın toplatılması için baskılar yapılıyor, evimin önünde sürekli nöbet tutuluyor ve peş peşe davalar açılıyor. Bugünkü tehdidin ciddiyeti ne olursa olsun, bu ülke için mücadele ederken, kamuoyunu bilgilendirmek benim görevimdir."
İçimden tahtalara vura vura yazıyorum. İhaleyi alan ya da durumdan vazife çıkartan biri harekete geçtiğinde ne yapabilir Murat? Güvercin tedirginliğinde yaşayıp ölen Hrant ne yapabildi?
*. *. *
Metropollerin umutsuz, yoksul gençlerinden devşirilen çeteler için kariyer fırsatıdır: “Filanı indir, namın yürüsün!”
O gençlerin kendi hayatlarının bir önemi yok ki, bir başkasının hayatını önemsesin.
Hele “işleyecekleri cinayetin devletin bekası için şart olduğu” söylenmişse.. Nice katilin böyle yüceltilip kahramanlaştırıldığına tanık olmuşlarsa..
Yarısı saklanan, öteki yarısı pek konuşulmayan uyuşturucu gerçeğine bir göz atsanız anlarsınız.
Birleşmiş Milletler Uluslararası Uyuşturucu Kontrol Kurulu’nun son raporu o gerçeği tokat gibi yüzünüze çarpıyor:
* “Madde deneme yaşı açısından en riskli grup 15-24 arası. Üstelik ilk kullanımda yaş giderek düşüyor.”
* Madde kullanımında büyükşehirler ilk sırada. Göç, işsizlik, ayrımcılık, ekonomik sorunlar, yabancılaşma gibi faktörler bu konuda etkili.
* “Türkiye’de alkol ve madde bağımlılığı tedavisinde uzman kamu ve özel sağlık kuruluşu sayısı son derece az, yetersiz.”
*. *. *
Memleketin halini ifşa ettiği için iktidarın hiç sevmediği sosyal medyaya bakın, raporun ete kemiğe bürünmüş fotoğrafına tanık olursunuz.
Sonucu analiz etmek için uzman olmaya gerek var mı?
Bataklıklar sinek üretir.
Sosyal / toplumsal bataklıklar ise suça sürüklenmiş ya da sürüklenmeye aday gençler. Bir kullanımlık madde için annesini - babasını öldürebilecek bir genç ne kadar kullanışlı elemandır değil mi!
Murat Ağırel ve onu ölümle tehdit edenler -ne yazık ki- Türkiye’nin gelecek yolculuğunda en kritik yol ayrımı sanki.
Bir yanda “gerçeği ortaya çıkartmaktan” başka derdi olmayan bir gazeteci.. Ve onun simgelediği aydınlık yol..
Diğer yanda çetelerin karanlık yolu..
Hangisinden yürüyeceğiz?
Nereye gideceğiz?
Artık bunun kararını vermeliyiz.
*. *. *
Cezaevine girip çıkan, bitmek bilmez davalarda yargılanan, tehdit edilen..
Yakından tanıdığım için rahatlıkla söylüyorum, tertemiz bir genç / gazeteci..
Geçmişten ya da bugünden sayısız örnek verebilirim. Ama vermeyeceğim.
Sevgili Murat Ağırel bu yazının.. Ve bu ülkenin gündeminin -en azından şimdilik- tek öznesi olsun.
Kimi koruyacağınızı, neden korumanız gerektiğini bilin diye..