
Serra Karaçam
Münih’te ABD-Avrupa ve Fidan
Amerika Birleşik Devletleri yeni yönetimi, Münih Güvenlik Konferansında hem dışişleri bakanı hem başkan yardımcısı ile global sahneye çıktı.
Avrupalılar “ortak değerler" vurgusu yaptı.
Ancak ABD Başkan Yardımcısı James David Vance bu değerlerin ne olduğunu sorguluyor.
Vance 18 dakika konuştu ama söyledikleri Avrupa'nın güvenliğiyle ya da Ukraynayla ilgili olmaktan öteydi.
Trump yönetiminin demokrasi anlayışına vurgu yaptı…
Vance, "Avrupa açısından en çok endişelendiğim tehdit Rusya değil, Çin değil, başka bir dış aktör değil" dedi. "Endişelendiğim şey içeriden gelen tehdit. Avrupa'nın en temel değerlerinden, yani Amerika Birleşik Devletleri ile paylaştığı değerlerden geri çekilmesi."
Vance’a göre 'Rusya değil, Çin değil Avrupa'nın kendi içerisinden gelen tehdit" asıl risk.
***
Diğer yandan Münih Güvenlik Zirvesinde TRT World’den Maria Ramos’a konuşan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın sözlerine bakalım.
Avrupa- ABD arasındaki bölünme, Ukrayna ve Suriye, PKK-YPG hakimiyetine dair olayları nasıl nitelediği önemli.
Fidan ABD Başkanı Donald Trump’ın uluslararası sistemin dinamiklerine yeni bir Amerikan penceresinden baktığını söyledi.
Ve dünyaya, ABD’nin mevcut sistemden ne alabileceğine dair kısa dalga mesaj yolladığını ifade etti.
Yani Amerika verdiklerinin karşılığını alamıyor…
***
Ayrıca 2025 Münih Güvenlik Endeksinin, Türkiye'nin artık güçlü ve güvenilir bir ortak olarak görüldüğünü yansıttığını söyledi…
Bu ne anlama geliyor?
Bahsedilen endekse göre geleneksel olmayan riskler dünya çapındaki katılımcılar için en önemli endişeler.
Endekste yer alan üç çevresel risk; aşırı hava olayları - orman yangınları, doğal yaşam alanlarının tahribi ve iklim değişikliği olarak sıralanmakta…
***
Siber saldırılar, dördüncü en büyük risk olup, ABD, Birleşik Krallık ve Kanada'da ilk üçte yer almakta…
Rusya; Birleşik Krallık, Kanada ve Almanya için en büyük endişe olurken, ABD'de ise ikinci en büyük endişe olarak öne çıkmakta…
Çin için en büyük riskler, ABD, biyolojik silah kullanan bir saldırgan ve nükleer silah kullanan bir saldırgan diye sıralanmakta.
Ve bu üst sıradaki risklerin hiç biri diğer hiçbir ülkede en büyük riskler arasında yer almamakta.
***
Tüm G7 ülkeleri, İran, Çin ve Rusya'yı tehdit olarak görmekte.
BRICS ülkeleri ise bu ülkeleri tehdit değil ortak olarak görüyor.
Hindistan'da Çin'in ve Brezilya'da İran’ın risk olarak görülmesi hariç.
Çinli katılımcılar, yalnızca ABD'yi tehdit olarak görmekte.
Endeksteki okumaya göre; “Geçen yıla kıyasla, İsrail, ABD ve Rusya'nın sıralamaları önemli ölçüde düşmüş ve spektrumun diğer ucunda Güney Kore, Polonya, Türkiye ve Birleşik Krallık en büyük iyileşmeleri görmüş…”
Yani Türkiyeye dair tehdit algısı düşüyor ve stratejik ortaklık potansiyeli yükselmiş.
***
Elbette bunda İsveç ve Norveç’in NATO katılımına onay vermesinin etkisi büyük.
Hakan Fidan indeksteki bu görünümü, Ortadoğu'daki gelişmelere ve ABD’nin Avrupadan elini eteğini çekmesi durumunun Avrupa için yeni bir tehdit oluşturmasına bağlıyor.
İran ile ilgili stratejilerini yeniden kurmak durumunda kalacakları ve bu koşullarda Türkiyenin güvenilir, güçlü bir partner olarak önem kazandığıyla açıklamakta.
Elbette Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde…
Bu arada indekse göre ABD dışında hiçbir G7 ülkesi, on yıl içinde daha güvenli ve zenginleşmiş olacağına inanmıyor ve bu da yaygın bir düşüş duygusunun göstergesi.
Buna karşılık, Çin ve Hindistan'daki çoğunluk daha iyi durumda olacaklarına inanıyor
***
Ukrayna'da ateşkes telaffuz ediliyor. Trump ateşkes istiyor ve bu süreçte bir barış planına odaklanmaya çalışılacak.
Fidan’a göre bu zor ama Türkiye görüşmelere ev sahipliği dahil her rolü üstlenmeye hazır.
Ukraynayı yeniden yapılandırmak gibi heveslerimiz var…
Fidan ABD Dışişleri Bakanı Mark Rubio ile ilk yüz yüze görüşmesini de Münihte gerçekleştirdi.
ABD'nin Ukrayna ve Rusya Özel Temsilcisi General Keith Kellogg ile de görüştü.
ABD'li temsilci ile NATO Genel Sekreteri arasındaki trafik ise 17 Şubat Pazartesi de sürecek.
Yani Ukrayna, Rusya ve ABD görüşecek. Avrupaya danışılacak ama masada olmayacaklar Kellogg’a göre.
Fidan bu muamelenin Avrupa tarafından zaman zaman Türkiye'ye de uygulandığını da hatılatıyor…
Etrafta ol ama masada olma...
***
Suriye'den asker çekme konusu da Rubio ile görüşmede gündeme gelmiş ama Fidan bunların diplomatik olarak kapalı kalması gerektiğini, ABD'nin politikalarını formülize ettiğini söylemek ile yetindi.
Fidan PKK- YPG’nin Suriye'nin üçte birini kontrol ettiğini, enerji zengin bölgede oturduğunu, ancak bunun şu sıralar bazı zorluklarla uğraşsan Şam yönetiminin konusu olduğunu belirtiyor…
Onların kontrolündeki bölgelerdeki kaynaklara Suriyenin kalanının da ihtiyacı var.
Hatta o kaynaklar bile Şam’ın ihtiyaçları için denizde damla.
Fidan Suriye, Türkiye ve İran’a saldıran PKK’dan, (bu ülkelerle) işbirliği yaparak kurtulmak gerektiğini söyledi.
“Irak, Türkiye, Ürdün; Suriye'ye sınırı olan üç ülke” diyen bakana göre burada IŞİD'in yeniden canlanmaması bu ülkelerin ana çabası olmak durumunda. Yani PKK-YPG’nin meselesi değil...
Bakan bunları konuşurken CENTCOM’dan 15 Şubat'ta Suriye’nin Kuzeybatısında El Kaide bağlantılı Hurras el Din (HaD) terör örgütünün üst düzey bir finans ve lojistik yetkilisini hedef alarak hassas bir hava saldırısı düzenledikleri açıklaması geldi.
***
Bakan Fidan’ın “Türkiyenin öncelikleri” - priorities- ifadesini bolca kullanarak verdiği röportajda, kendisine ABD’nin Gazze planları ve ateşkese dair de önemli sorular yöneltildi.
Gazze'de olanları soykırım olarak niteledi Fidan.
Binyamin Netanyahu'nun niyetinin maalesef rehinelerin tesliminden sonra savaşı yeniden başlatmak olduğunu ve onu durdurabilecek Trump'tan başka bir güç olmadığını söyledi.
Trump’ın bunu engelleme yöntemi Gazzelileri "tahliye" ederek Gazzeyi "devralmak."
Onlara "güvenli topraklarda" yeni hayat sunmak...
Yeni bir katliamı başka türlü engelleyemeyeceğinin farkında.
Onu zorla göç ettirme teklifinden dolayı suçlayanların bir kısmı da aslında iki yüzlü…
***
Cengiz Ünder’in Los Angeles Futbol Klübüne transferi ardından, takımın Ermeni kökenli taraftarları klübe tepki gösterdi.
1915 olaylarını derinlemesine düşünen ve soykırım olarak nitelendirmek yerine adalet çerçevesinde bir uzlaşmayı gerçekleştirmeyi önemseyen biri olarak, ilerlemenin tek yolunun yeni neslin diyalog kurması olduğuna inanıyorum.
Türk kökenli bir oyuncuya karşı çıkmak bu anlamda verimli değil.
Diğer yandan pek çok Türk'ün Ünder'den 1915 olaylarını çevreleyen Ermeni iddialarına meydan okumasını bekleyeceğini de anlıyorum.
Her hikayenin iki tarafı olduğunu kabul etmek önemlidir, ancak aynı zamanda iki topluluk aynı madalyonun iki yüzü gibi.
***
Velhasıl işte Trump’ın Gazzeyi boşaltma planı Netanyahu'nun katliamını durdurmak için Arap ülkeleriyle danışıklı uygulamak istediği bir plan.
Zorunlu göçle; söz verdiği barışı tesisi veya en azından yeni insanlık suçlarını önleme hedefine varmak…
Fidana göre 3 fazlı ateşkeste gelecek iki hafta kritik.
Fidan ateşkesin devamının İsrail tarafının siyasi iradesine bağlı olduğunu söylemekle yetiniyor.