Menekşe gözler kapandı..

Hani diyor ya Nazım.. Kadınlar, bizim kadınlar..

Unutulmaz roman kahramanları içinde kadın karakterler beni daha çok etkiler.. Yüzyıllık Yalnızlık'taki Ursula hemen geliyor aklımın en derim kıvrımlarına..

Sahi okuduktan sonra kim unutabilir ezilenlerin haykıran sesi Maksim Gorki’nin Ana’sını.. Sosyalist devrim evresindeki bir toplumun sancılarını yüreğinde duyumsayan, oğlu Pavel’e ve onun arkadaşlarına “yoldaşlık” eden Nilovna'yı..

Peki “Rüzgâr Gibi Geçti”nin Scarlett O’Hara’sına ne demeli? Yakınlarının ölümüne tanık olan, sahip olduğu her şeyi yitiren ama yine de yaşama bağlı kalan ve umudunu hiç tüketmeyen kadın..

JEANNE D’ARCTAN ANNA KARENİNA, MERYEMCE'YE.

Aklınıza Yüzyıl Savaşları’nı getirin. Gördüğü bir rüyadan sonra çocuk yaşta Fransa ordusuna katılıp İngilizlere karşı zaferler kazanan ama sonunda cadılık suçlamasıyla Britanya’da diri diri yakılan Azize Jeanne D’Arc’ı..
Biter mi kadın kahramanlar...
Özgür olmanın, kendini arayışın, toplumla zıtlaşmanın bedelini, hayatını sonlandırarak ödeyen Madame Bovary’yi nereye koyarım acaba? Peki, saf ve temiz bir evliliğin mutluluğu ile yasak bir ilişkinin düş kırıklıkları arasında direnen Anna Karenina’ya ne demeli?
Halide Edip’in Ateşten Gömlek’teki Ayşe’si; Reşat Nuri Güntekin’in ele avuca sığmaz Çalıkuşu Feride’si.. Yaşar Kemal’in direngenliğiyle tabiata ve sosyal çevreye meydan okuyan Meryemce’si..

Daha nicelerini sayabilirim..

Bizim de bir Fatma Girik vardı.. Bu sabaha kadar vardı. Artık yok.. O da bir roman yazdı yaşamı boyunca.. Kendisini yazdı..

13 Aralık 2020'de Görkemli Hatıralar'da konuğumuz olmuştu. Katıldığı son televizyon programıydı.. O günden sonra sağlığıyla boğuşup durdu..

O gün yayında kendisini anlattı..
"Hep olduğum gibi oldum. Ne isem oydum. Eğilip bükülmedim. Hep dobra oldum. Ezilen, hor görülen kadınları oynardım ama hep eli belinde meydan okuyan bir karakterdim"

Madenciyi de omuz verdi sinema emekçisine de..

Yeşilçam'daki çıkışı Ezo Gelin filmiyle olmuştu. O filmde okuduğu "Alim" türküsünü okumak istedi o gün yayında. Okudu. Hüzünlendi. Duygu dolu saniyelerle bizleri kaskatı kesti. "İyileşip film çekeceğim, Bodrum'da koşarak, manav dostlarımı selamlayacağım" demişti. Olmadı..

Fatma Girik başka bir dünyaydı.. Bir ilke kadınıydı, muazzam oyunculuğuyla birlikte.. Yeri geldi Zonguldak'taki madenci için yürüdü. Yanında da Uğur Mumcu, İlhan Selçuk, Ali Sirmen, Yaşar Seyman'la birlikte.. Yeri geldi emekçiler için 1 Mayıs'ta yürüdü.. Elinde megafonla korteje rota verdi..

screenshot-20220124-164649-twitter.jpg

METİN GÖKTEPE DAVASINI DA TAKİP ETTİ

Kimse bilmez, ben de Meryem Göktepe'den öğrendim. "Söz Fato'da programiyla Metin Göktepe'nin davası da kalın sis perdesini araladı"

O programla ezilen, haksızlığa uğrayan insanların "Fato Abla"sı oldu..

"Sanatcı itiraz eder, meydan okur, sosyal konularda susmaz" demişti Görkemli Hatıralar'da.. Şimdi sus-pus olan sanatçıları görünce Fatma Girik'in değerini, duruşunu daha iyi anlıyorum.

Oynadığı sayısız filmle bir ülkenin gönlüne kazındı.. Dört yapraklı yoncanın bence en yeşiliydi o.. Güzel şoför Nebahat.. Ezo gelin.. Sevatap.. Kanlı Nigar.. Ve Nice karakter.. Yılanların Öcü'ndeki Irazca.. Bana göre en iyi karakter.. O nasıl oyunculuktu..

Fatma Girik hiçbir zaman sırça köşk merakına girmedi. Yakınlarına iktidardan destek almak için yandaş olmadı.. Duruşu vardı onun. İlke dolu bir geçmişi var..

Kendisine sanatçı diyenler onun yaşam boyu felsefesine baktıkları zaman eksikliklerini görürler.. Mahcup olurlar..

screenshot-20220124-164626-twitter.jpg

Bugün her evden bir cenaze kalktı sanki.. Madenciler için birlikte yürüdüğü Uğur Mumcu'nun sonsuzluğa gittiği 24 Ocak'ta o da gitti. Devrimciler yalnız yürümez dercesine..
Bu dünyadan bir Fatma Girik geçti..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serhan Asker Arşivi