Matematik en keyif aldığımız derse nasıl dönüşür?

Matematikle uğraşmak ciddi bir iştir. Matematik düşünme sanatıdır. Daha okula başlarken duymaya başladığı yargılar, “matematiği iyi yapan zekidir, matematik çok zordur, ben öğrenciyken hiç yapamazdım” gibi gibi söylemler çocukların zihninde önyargılar oluşmasına neden oluyor.”

MATEMATİK BİLMEYEN TOPLUMLARDA ADALET YOKTUR. MATEMATİK BİLMEYEN TOPLUMLARDA DEDİKODU ÇOKTUR. Çocukların sorgulamasına, hata yapmasına, yeni yollar denemelerine fırsat vermek.”

Eğitimci Burcu Haboğlu Baba ile matematik öğretimi üzerine konuştuk.

1.jpg

Pek çoğumuzun bildiği üzere öğrencilerin pek çoğu matematik dersinde zorlanıyor ve bu dersle ilgili kaygı yaşıyorlar. Gerçekten bu kadar zor mu matematik?

Evet, zor, ciddiyet isteyen, emek isteyen bir alan. Ama zor derken her hangi başka dersten daha zor anlamında söylemiyorum. Sadece şuna vurgu yapmak için söylüyorum, özellikle sosyal medyada rastlıyorum eğlenceli matematik, kolay matematik gibi söylemlere, paylaşımlara. Dediğim gibi matematikle uğraşmak ciddi bir iştir, matematik eğlenceli olamaz, keyifli olabilir. Ancak bu keyif de öğrendikçe, anladıkça, tanıdıkça alınabilir. Neden zordur, çünkü matematik programı sarmaldır, yeni bir konu öğrenirken sıklıkla önceki öğrendiklerimize ihtiyaç duyarız. Örneğin ben toplama konusunu kaçırdım ama çarpmayı öğrenirim diyemeyiz. Öyle öğrenmeye çalışırsak anlamlandıramayız ve zaten sonunda öğrenme gerçekleşmez, farklı bakış açıları kazanmak, yeni çözüm yolları bulmak içinde üzerinde uzun uzun çalışmak gerekir. Ama çok güzel bir haberim var. Eğer bahsettiğim gibi matematiğe hak ettiği zamanı ayırır, matematiği tanırsanız en keyif aldığınız derse dönüşür ve daha çok öğrenmek istersiniz. Ama işte bir şeyler ters gidiyor ve çocuklarımız matematikten uzaklaşıyor. Son yapılan PISA sınavı sonuç analizlerini matematik kaygısı %60 larda çıkmış ve bu sonuçla sınava katılan ülkeler arasında beşinci sıradayız. Önümüzde Paraguay var, Panama var. Çok üzücü değil mi?

Peki, ne oluyor da çocuklar matematikten bu kadar uzaklaşıyorlar ve bu denli büyük endişe yaşıyorlar?

İşte bu sorunuzun cevabına odaklanmak çok önemli. Bence öncelikle. Matematiği anlamak ve sevmek için matematiksel bilgisinden ziyade önceliğimiz matematiksel düşünme becerisine odaklanmak olmalı. Nedir matematiksel düşünme becerisi, bilgiyi analiz etme, bilgiyi kullanma, özgürce fikirler üretip değerlendirme yapabilmektir. Ortada var olan bilgiyi ayrıştırma, hayatına aktarabilme ve hiç söylenmemiş fikirlerin ortaya çıkarılmasının adıdır. Yani matematikte başarılı olabilmek için bu düşünme becerisine sahip olmamız gerekir. İşte bu noktada ben öncelikle çocukla ebeveynin kurduğu iletişime ve erken çocukluk döneminde bir eğitim kurumuna gidiyorsa oradaki dile dikkat etmek gerektiğini düşünüyorum. Bizim evlerde ve maalesef bir kısım eğitim kurumlarında çok gördüğüm bir konu “DOĞRU SONUCA ODAKLANAN YAKLAŞIM”. Çocuğa bir soru soruyoruz diyelim ki yanlış cevap veriyor, hemen düzeltiyoruz. Neden öyle düşündüğünü, başka bir fikri olup olmadığını sorgulamadan, yeniden düşünmesine fırsat vermeden düzeltiyoruz. Ne oluyor biliyor musunuz çocuk düşünmeyi ve cevap vermeyi bırakıyor ve bunu çok erken yaşta yaşıyor. Bu duruma gelmiş bir çocuğun matematikle uğraşmasını nasıl düşünebiliriz. Matematik düşünme sanatıdır. MATEMATİK DOĞRU CEVAPTAN ÇOK DAHA FAZLASIDIR VE HATALAR SÜRECİN EN KIYMETLİ YANIDIR.

Sonra okul hayatı başladıktan sonra hakikaten ilkokul temel matematik bilgisine odaklanmak çok önemli. Burada sınıf öğretmenlerine çok iş düşüyor. Öncelikle öğrencilerinin aktif olmasını sağlaması çok önemli, düşünen, düşündüğünü söyleyebilen, tartışabilen öğrenciler derinleşir ve matematiksel düşünme becerileri gelişir. Bir de çocuklar konuyu anlamlandıramadan sembollerle karşılaşmaya başladıklarında ürküyorlar işte yine burada hikâyeleştirme, oyunlaştırma konunun özünü öncelikle anlaması daha sonra sembollerle ifade edebilmesi için çok önemlidir. Matematik programında trenden düşme anları vardır. Genellikle bu trenden düşme anları kesir ve cebir konularında gerçekleşir. İşte bu konularda öğretmenlerin daha çok zaman ayırarak ve çocukların AKTİF olmasını sağlaması gerekmektedir.

Benim bir eğitimci olarak çok karşılaştığım ama maalesef bazı ailelerin ve eğitimcilerin eksik yaklaştığı bir konu da okula başlama yaşı.

Biliyoruz ki ekim, kasım, aralık doğumlu çocuklar bir sonraki yıl doğmuş çocuklarla okula başlayabilir. Ancak şu yaklaşım çok oluyor. Çocuk ilkokula hazır diye yani ilkokula hazır olup olmamasına odaklanılarak bu aylarda doğmuş çocuklar yılının çocuklarıyla aynı zamanda okula başlatılıyor. Ancak liseye gelip de soyut kavramlarla karşılaşmaya başladığında sınıfın küçükleri çoğu zaman kendini fark ettiriyor. Çünkü soyut düşünme becerisi öncelikle yaşla alakalı bir konudur. Dolayısıyla o zamana kadar matematikte iyi iş çıkaran bir öğrenci dahi eğer yaşı küçük kalırsa zorlanmaya başlayabiliyor.

Çocukların matematik kaygısını arttıran bir kritik konu daha var. Daha okula başlarken duymaya başladığı yargılar, “matematiği iyi yapan zekidir, matematik çok zordur, ben öğrenciyken hiç yapamazdım” gibi gibi söylemler çocukların zihninde önyargılar oluşmasına neden oluyor. Diyor ki çocuk ben hiç bulaşmayayım, olur da yapamazsam zekâma hakaret gelecek.

İşte gördüğünüz gibi matematik kaygısının artmasına neden olan pek çok başlık var.

Tabii bizim ülkemizde matematiğin çok önemli bir ders olduğunu ailelerce üzerine bu kadar vurgu yapılmasının en önemli nedeni gireceği ulusal sınavlarda başarı gösterebilmesi, bu da çocuklarda kaygı yaratarak matematikten uzaklaştırıyor olabilir mi?

Tabii ki evet. Aslında matematiğin gerçekte neden önemli olduğu, hayatımızı nasıl kolaylaştırdığı ebeveynler ve eğitimciler tarafından benimsense çocukları da sınav için matematik öğrenme hedefinden uzaklaştırırız ve inanın çok çok daha iyi öğrenirler.

Peki, ne işimize yarar matematik?

Öncelikle, matematikle uğraşmak problem çözme becerimizi arttırır. Şimdi problem çözmenin adımları şu şekildedir

  • Problemi tespit et

  • Çözüm stratejini belirle

  • Seçtiğin stratejiyi uygula

  • Sonucunu gözden geçir.

Düşünsenize bu adımları hayatınızda karşılaştığınız tüm problemler için uygulayamaz mısınız? İşte kişinin zihni karşılaştığı her problemde bu adımları uygulasa çok sağlıklı çözümler bulur ve eğer doğru sonuca ulaşmıyorsa da ya problemi yanlış tespit ettiğini, ya çözüm stratejisini hatalı olduğunu anlar. Yetişkinlerde bunlara çok rastlamıyor muyuz, aynı yoldan giderek farklı sonuç beklemesi aslında ne kadar akıl dışı ama bireylerde de, büyük küçük organizasyonlarda da çok karşımıza çıkan ve ilerlemeyi engelleyen bir tutum. Bir kişi bahsettiğim gibi matematikle derinlemesine uğraşırsa işte zihni bu net düşünme şekline sahip olacaktır.

Tabii o kadar çok fayda sayabilirim ki ama yine benim hayatımızı konforsuzlaştıran ve aslında bizleri cehalete sürükleyen bir faydadan daha bahsedeyim. Matematikte şöyle bir şey demeyiz; Burcu uzun boylu diye bir ifade olmaz, deriz ki, Burcu Ayşe’ye göre daha uzun, Ayşe’den şu kadar uzun gibi gibi. Yani bir referans noktası vardır. Ama biz toplumda referans noktası göstermeden farazi konuşmayı pek severiz. A restoranı çok pahalı deriz mesela, neye göre pahalı? Aynı tarzda hizmet veren B restoranına göre mi, esnaf lokantasına göre mi, evde yemek yapmaya göre mi, bulunduğu semt koşullarında mı?

Böyle bir detay vermiyorsak diğeri dedikodudur sadece. John Nash demiş ki “MATEMATİK BİLMEYEN TOPLUMLARDA ADALET YOKTUR”. Ben de diyorum ki “MATEMATİK BİLMEYEN TOPLUMLARDA DEDİKODU ÇOKTUR”

Başka bir fayda daha; matematikle uğraşmak doğru sorular sormayı ve bu sayede yeni fikirler üretmeyi, istatistiksel manipülasyonlardan etkilenmemeyi, bütünsel düşünmeyi, beyin ağı oluşturmayı, görünenin dışında, arkasında, altında ne olduğunu sorgulamayı sağlatır. Tabii ki bunların her biri ayrı derin başlıklardır.

O zaman çocukların matematikle barışık olmaları onları ileriye taşıyacaktır, ne yapalım da sevsinler, uzaklaşmasınlar?

Bu çok derin bir soru, tabii ki eğitimcilere ailelere pek çok öneri sunabilirim. Ama temelde şunu söylemek isterim.

Çocukların sorgulamasına, hata yapmasına, yeni yollar denemelerine fırsat vermek. Bakın bu matematik bilgisinde bağımsız bir söylem ama bu şekilde düşünen çocuklar yetiştirmezsek nitelikli matematik öğrenmeden bahsedemeyiz.

Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şahin Aybek Arşivi