İsmail Pehlivan
Makbul Kürt.. Makbul Alevi… Bahçeli’nin yeni teklifi ne anlama geliyor?
Yayınlanma:
Gazeteci kardeşim İsmail Saymaz, halktv.com.tr’deki yazısında MHP lideri Bahçeli'nin birkaç ay önce milletvekilleriyle gerçekleştirdiği toplantıda "Cumhurbaşkanının iki yardımcısı olsun, biri Kürt, diğeri Alevi olsun" ifadelerini kullandığını duyurdu.
Sevgili İsmail Saymaz, Bahçeli’nin "milli bütünlüğü ve kardeşliği pekiştirmek için" bu öneriyi dile getirdiğini ifade etti.
"Cumhurbaşkanının iki yardımcısı olsun, biri Kürt, diğeri Alevi olsun"
Kulaklarımıza ne de hoş geliyor.
Alevi olacak olan cumhurbaşkanı yardımcısı Türkmen mi olacak yoksa Zaza mı olacak? Örneğin Alevi Arap da Cumhurbaşkanı yardımcısı olabilecek mi? Kürt olacaksa sanırım Alevi Kürt olmaz, Sünni Kürt olur!
Peki, Sayın Devlet Bahçeli’ye sormak istiyorum:
Cumhurbaşkanı hep aynı mezhepten, yani Sünni mi olacak? Sünni olacaksa etnik kökeni ne olacak? Türk mü, Kürt mü, Çerkez mi, Gürcü mü olacak. Onu da söyle bilelim!
Önerideki iki Cumhurbaşkanı yardımcısının biri halihazırda Kürt… Diğer cumhurbaşkanı yardımcısı Alevi olursa;
- Aleviler, Cumhuriyetimizin ilk yıllarında olduğu gibi rahat bir nefes alabilecek mi?
- Cemevleri diğer inanç kesimlerinin ibadethaneleri ile aynı yasal statüye kavuşacak mı?
- Alevi çocukları zorunlu Sünni din derslerinden muaf olacak mı?
- Alevilerin kutsal mekanları olan tekkeler, dergahlar gibi ibadethaneleri külliyeleriyle birlikte Alevilere devredilecek mi?
- Madımak ‘Utanç Müzesi’ olacak mı?
- Bölücü ve asimilasyoncu bir odak olan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı kapatılacak mı?
- Bugün Selefi Emevi din anlayışının fetva kurumu gibi görev yapan, Alevi düşmanı Diyanet İşleri Başkanlığı kamu kurumu olmaktan çıkarılıp Sünni inanç sahiplerine devredilecek mi?
- Alevi Katliamları ile yüzleşilecek mi? Zaman aşımı kaldırılarak gerçek failleri bulunup yargılanacak mı?
Cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz zaten makbul bir Kürt, yanına bir tane de makbul bir Alevi’yi ekleyerek sembolik bir görüntü verilebilir.
Lakin Tek Adam Rejimi’nin hüküm sürdüğü ülkemizde rejim demokratikleşmedikçe, İslamo Faşist uygulamalara son verilmedikçe, basın ve düşünce özgürlüğü olmadıkça Aleviler ve Kürtler açısından Bahçeli’nin bu önerisinin kulağa hoş gelen bir sözden başka bir anlam ifade etmeyecektir.
Şimdi sormak istiyorum.
Düğün değil, bayram değil eniştem beni niye öptü?
Niye öptü biliyor musunuz?
Bütün kamuoyu araştırmalarında Cumhur İttifakı erim erim eriyor.
Siyasi iktidar ve ortağı Bahçeli’nin, girdikleri çaresizlik sendromu sonucu ortaya atılan bu sıra dışı öneri, Aleviler tarafından ‘Alevileri de Kürtler gibi yedeğe alma girişimi’ olarak değerlendiriliyor.
Geçen 22 Ekim’de ‘Terörsüz Türkiye’ için DEM’e elini uzatan Bahçeli’nin şimdi de Alevilere yönelik açıklamaları ayakları havada kalan bir öneridir. Bu önerinin arka planı topluma karanlıktır.
Cumhuriyet tarihinde Kürtler’den daha çok ötekileştirilen ve zulüm edilen Aleviler’in bir cumhurbaşkanı yardımcılığı ile özgürleşeceklerini sanmak politik bir manevradan öte değildir.
Ha! ‘Bu bir adımdır’ diyenler olacaktır. Devamlılığı olmayan adımlara Alevi toplumunun çok tanıklığı vardır.
Bakın bir de Bahçeli, Alevilerin gözüne girmek için Türkiye’nin en büyük cemevinin açılışını yapacak yakında… Hem de Aleviliği özünden koparma amacı taşıyan bazı ‘Alevi’ örgütleri ile Alevilerin kutup olarak gördükleri Hacı Bektaş Veli yurdunda…
Bahçeli, bu cumhurbaşkanlığı yardımcılığı önerisinin toplumda karşılık bulması için Hacıbektaş ilçesindeki Horasan Erenleri Vakfı’na bağışladığı arazisinin üzerine yapılan cemevi açılışını 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı gününe denk getirerek anlamlandırmak istiyor.
Alevilerin cumhuriyet ve Atatürk hassasiyetini bilen Bahçeli, cumhurbaşkanı yardımcılığı önerisinde ‘samimi’ olduğunu ispat etmek için özellikle 29 Ekim’de cemevinin açılışını gerçekleştirecek. Bu açılışa Alevilerin ilgi göstermeyeceği bilinen bir gerçekken, bu tarihte açılış programının düzenlenmesi göstermelik olmaktan öteye gitmeyecektir.
Hala ibadethaneleri bile yasal bir güvencede olmayan Aleviler’in çözüm bekleyen onlarca sorunları için somut bir adım atılmazken, böyle politik bir hamle ile yapılan açıklamaların Aleviler nezdinde bir karşılığı olamaz.
Bir ‘cumhurbaşkanlığı yardımcılığı’ önerisi aklımızla dalga geçmekten öte bir anlam taşımaz.
Anayasamızın 10. Maddesinde belirtildiği gibi "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir."
Türkiye’deki Aleviler de bu eşitliğin hak sahibidir.