Lübnan nasıl battı: Gidişat benziyor, sonumuz benzemesin

Bitirmekte olduğumuz haftanın en önemli gelişmelerinden biri, Lübnan’da halkın döviz mevduatına el konması ve para biriminin yüzde 93 devalüe edilmesi yönünde hazırlık yapıldığı haberiydi. Reuters’ın ele geçirdiği plan, Lübnan bankalarındaki yaklaşık 104 milyar doların yaklaşık yüzde 75’inin farklı kurlardan ulusal paraya çevrilmesini öngörüyor.
Neyse ki, döviz mevduatlarının 25 milyar doları teselli ikramiyesi olarak vatandaşlara bırakılacakmış. Lübnan devleti, döviz mevduatı sahibi vatandaşlarının kayıplarını 15 yıl içinde tazmin etmeyi de öngörüyor. Gördüğünüz gibi Lübnanlılar şanslı, kendilerini düşünen bir devletleri var!

Lübnan yıllardır ağır bir ekonomik krizin pençesinde. Son iki yılda Lübnan Lirası yüzde 90’dan fazla değer yitirdi. Lübnan’ın IMF’den yardım istemekten başka çaresi kalmadı. IMF, yani Uluslararası Para Fonu, Lübnan’a yardım etmek için önce Lübnan devleti ve halkının acı ilacı içmesini istiyor.

Bilindiği gibi böyle durumlarda acı ilacı içme şerefi bakanlara, başbakanlara, cumhurbaşkanlarına değil sıradan vatandaşlara nail olur. Lübnan da olan da o. Ülkenizi kurtaracağınızı bilseniz, döviz mevduatınızın zorunlu kurdan liraya çevrilmesini istemez misiniz yani? Efendim, duyamadım?

Lübnan’ın hikayesi, dünyanın bu bölgesinde sık sık karşımıza çıkan, yolsuzluk, hırsızlık, iltimasla örülü bir hikaye. Ama benim dikkatimi asıl, iflas hikayesinin, çeşitli finansal mühendislik yöntemlerinin kullanıldığı “çağdaş” bölümleri çekti.

Financial Times gazetesi, Lübnan Merkez Bankası’nın bilançosunun çeşitli finansal mühendislik yöntemleriyle makyajlandığını, varlıkların olduğundan fazla, yükümlülüklerinin ise olduğundan az gösterildiğini ortaya çıkardı. Yani daha önce benzeri ağır ekonomik krizlerin pençesine düşen Yunanistan ve Arjantin’de yaşananlar Lübnan’da da yaşandı.

Lübnan Hükümeti’nin harcamalarını finanse eden Merkez Bankası’nın 50 milyar dolar zararda olduğu ama uluslararası danışmanlık şirketi KPMG (Başbakan’ın talebiyle) detaylı bir inceleme yapana kadar bu gerçeğin gözlerden saklandığı ortaya çıkmıştı.

IMF’nin bir yöneticisi Merkez Bankası’ndaki tabloyu, “En çarpıcı olan, zararlarının bunca yıl saklanabilmiş ve varlıklarının şişirilmiş olması” diye yorumlamıştı.

Merkez Bankası Lübnan Hükümeti’ne para aktarabilmek için birbirinden ilginç finansal mühendislik yöntemlerine başvurmuştu. Bunlardan biri, bilançoda yapılan bir kalem oyunuyla “Finansal istikrar senyorajı” adı altında 10.27 trilyon liralık (6.82 milyar dolar) kaynak yaratılarak hükümete aktarılmasıydı.

Para basmak olan senyoraj, dünyanın diğer merkez bankaları tarafından bilançoya gelir olarak kaydedilirken Lübnan Merkez Bankası tarafından varlık olarak kaydedilmişti.

Lübnan Merkez Bankası’nın altın rezervleri konusunda da büyük şüpheler vardı. Bilançoyu inceleyen denetim şirketleri, altın rezervlerinin doğruluğundan emin olmadıklarını bildirmişlerdi.

Lübnan Merkez Bankası Başkanı Riad Salameh, finansal mühendislik yöntemleri kullandıklarını kabul ederek kendisini şöyle savundu: “Hükümete gerekli reformları yapması için zaman kazandırdık.”

Bilançonun makyajlanmasının, verilerin gizlenmesinin savunulacak bir yanı olamaz ama Salameh bir konuda haklı: Lübnan’ın iflasının asıl sorumlusu elbette ülkeyi yöneten siyasetçiler.

Lübnan’ın borcunun milli gelire oranı yüzde 150’yi geçmiş durumda. Bu, dünyanın en yüksek oranlarından biri. Bu kadar borç nereye gitti?

Bildik hikaye: Teknolojiye, bilime, eğitime, verimliliği artırıcı projelere değil, ülkeyi yöneten siyasetçilerin cebine ve başta Hizbullah olmak üzere ülkeyi yöneten mezhep örgütlerinin, cemaatlerin kasasına.

Lübnan’da Mayıs’ta seçimler var. Ama sandığın pek bir anlamı kalmadı. Ekonomiyi kurtarmak için IMF’den başka çare görünmüyor. O da paranın devalüe edilmesini ve bankalardaki dövizlerin liraya çevrilmesini istiyor.

Bu sadece başlangıç. Sırada memurların ücretlerinde yapılacak kısıntı var.
Yolsuzluk, mezheplere, cemaatlere dayalı siyaset ve ve merkez bankasının finansal mühendislikleri Lübnan’ı yıllarca içinden çıkamayacağı bir yoksulluğa sürükledi…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Barış Soydan Arşivi