Küçük Suriye!

Sığınmacı sorunu iktidarın gündeminde yok.

Çünkü iktidara göre Türkiye’de böyle bir sorun yok.

Oysa Türkiye en fazla sığınmacı-göçmen barındıran ülke.

Bu, iktidarın bilerek, isteyerek izlediği politikanın sonucu.

Suriye iç savaşından bu yana Türkiye’nin aldığı sığınmacıların sayısı bazı kaynaklara göre 10 milyonu aştı. Resmi açıklamalara göre ise 4,5 milyon. Bilim insanlarının yaptığı araştırmalar sığınmacıların gelecekte çok daha büyük sorunlara yol açacağı yönünde.

Örneğin en çok sığınmacı bulunan illerin başında gelen Gaziantep’te yapılan araştırmanın sonuçları çok dikkat çekici.

Gaziantep’te 41 Sivil Toplum Kuruluşu’nun (STK) imzasını taşıyan “Şehrimizde değişen Nüfus Yapısı ve Etkileri” başlıklı rapor açıklandı.

Gaziantep Kulübü Kurucu Başkanı Necati Binici, açılış konuşmasında, ‘’Gaziantep ile ilgili 20 yıl sonrasına bakıldığında Suriyeli nüfusunun kent nüfusunun yüzde 50’sini oluşturacağı öngörülüyor. Türkiye’de 1,62 olan doğurganlık hızı, Suriyelilerde 5,3.”bilgisini verdikten sonra 20 yıl sonra Gaziantep’te nasıl yaşayacağız?” diye sordu.

Gaziantep Kulübü Başkanı Kübra Kayın’ın okuduğu rapor Gaziantep Ekspres gazetesinde “Küçük Suriye!” başlığıyla haberleştirildi. Kayın konuşmasında şu bilgileri verdi: ’Fakültelerimizden mezun olmuş Suriyeliler ise bambaşka bir sorun oluşturmaktadır. Hukuk Fakültesini bitirip avukat olmuş, T.C. vatandaşı olmuş, Baroya kabul edilmiş, avukatlık ofisi açmış ama Türkçe bilmeyen Suriyeli avukatlarımız mevcuttur. Türkçe bilmeden Türkiye’deki bir hukuk fakültesinden mezun olunabilmesi oldukça düşündürücüdür.”

Kayın’ın açıkladığı raporda şu bilgi de dikkati çekiciydi: ”2023 yılı itibari ile Gaziantep’te ticaret ve üretim sektörlerinde faaliyet gösteren 5000’in üzerinde Suriyeli firma bulunmaktadır. Bunun yanında kayıt dışı faaliyet gösteren çok sayıda işletme, küçük esnaf ve atölye vardır. Bu gayri resmi firmalar vergi vermemekte, SGK primi ödememekte, diğer firmaların yaptırmak zorunda olduğu ruhsat, iş güvenliği sağlığı vb. yükümlülüklerle ilgili masrafları olmamaktadır. Bu durum haksız rekabete neden olmaktadır. Geçici koruma altındaki çok sayıda Suriyeli ise kayıtlı ve çoğunlukla kayıtsız işgücü olarak iş hayatına katılmaktadırlar.”

Kayın, Gaziantep’te yaşamın çekilmez hale geldiğini vurgulayarak şu bilgileri de paylaştı:

"Gaziantep’te yaşam; yerli nüfus için gittikçe çekilmez hale gelmektedir. Yolda, toplu ulaşım araçlarında, parkta, evde, işte çevreyle uyumlu olamamakta, kendi kültürlerini, alışkanlıklarını olduğu gibi sürdürmekte ve biz Gazianteplilerin yaşam alanını daraltmaktadırlar. Türk öğrencilerimiz üniversiteye girerken yıllar süren yoğun bir hazırlık sonunda seviye tespit sınavına girerek fakültelere yerleştirilirken, Suriyeli öğrenciler YÖS sınavı haricinde sınavsız bir şekilde fakültelere girebilmektedir. Dolayısıyla üniversitelerimizde sürekli artan, haksız rekabet oluşturan Suriyeli öğrenci potansiyeli ile karşı karşıyayız. Önceleri az sayıdaki yabancı öğrenci bir şekilde entegre olurdu. Kalabalık olduklarında buna ihtiyaç duymadıkları, kendi dillerini, kendi kültürlerini içimizde yaşamaya devam ettikleri gözlenmektedir. Gittikçe artan bir şekilde kültürel ve sosyal alışkanlıklarımız, kadim kültürümüz olumsuz şekilde etkilenmektedir.’’

Gaziantep’te yapılan araştırmanın ortaya çıkardığı sorunlar çok sayıda sığınmacının yaşadığı diğer il ve ilçeler için de elbette geçerli.

Ancak iktidar oralı değil. Suriye’de iç savaşın bittiğini bütün dünya kabul etti.

Bir tek Türkiye kabul etmedi.

Türkiye’deki sığınmacı Suriyeliler ülkelerine rahatlıkla gidip gelebiliyorlar.

Bayramları ülkelerinde geçirebiliyorlar. Hatta Suriye’de iş de kurabiliyorlar ancak yaşamlarını Türkiye’de sürdürüyorlar.

Yapılması gereken Esat yönetimiyle yapılacak anlaşmayla can güvenliklerini garantiye alarak sığınmacıları ülkelerine göndermek.

Ancak iktidarın böyle bir niyeti yok.

Türkiye’de “Küçük Suriye” kurulmasından memnun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fikret Bila Arşivi