Serpil Yılmaz
İngiltere Baklayı Ağzından Çıkardı: Dünyanın Ekonomik Hükümeti
Dış basını yakından izleyen bir okurum, aşırı zenginlik ve kalıcı yoksulluk arasına sıkışan, çevre felaketlerine yol açan ekonomilerden çıkış yolu arayan Cambridge Üniversitesi Ekonomi Tarihi Onursal Profesörü Martin Daunton’un geçen yıl yayımlanan “The Economic Goverment of the World-1933-2023” kitabından bir fotoğraf paylaştı.
Yazımın ekinde göreceğiz fotoğraf 1957 yılında kurulan Almanya Federal Cumhuriyeti'nin merkez bankası Deutsche Bundesbank’ın neden siyasi bağımsızlık ilkesi getirdiğini açıklıyor.
Türkçesi “Dünya Ekonomik Hükümeti” olan bu kitabın en ilginç bölümü bu fotoğrafla sınırlı değil elbette; yeni küresel ekonomik modeli takdim ettiğini söylemek yanlış olmaz.
İki dönem İngiltere’de bilimi desteklemek için 1868'de resmen kurulan “Kraliyet Tarih Derneği” Başkanlığı da yapan Daunton’un, ancak özetini okuduğum kitabında iktisat tarihine ilişkin analizleri yer alıyor.
Ben burada yalnızca “erken seçim”, “parti içi meseleler”, “mafya örgütlenmeleri”, gibi çözümü belli sündürülmüş tartışmalardan başımızı bir ölçüde kaldırıp, küresel ekonomi gündemine zoom yapma gereğini hatırlatmaya çalışacağım.
Vikipedia (özgür ansiklopedi)’daki bir tanımı hatırlatarak devam edeceğim.
Tanım şu: Yeni Dünya Düzeni, monarşileri yıkmayı ve dini inançları yok etmeyi, ulus devletleri ve vatanseverliği sonlandırarak totaliter bir tek dünya devleti kurmayı planladığı öne sürülen, etkinliği ya da varlığı doğrulanamamış bir komplo teorisi.
Kitaptan bazı notlar aldım:
- Dünya Ekonomik Hükümeti kitabı; ticaretin, uluslararası parasal ilişkilerin, sermaye hareketliliğinin ve kalkınmanın birbirini nasıl etkilediği gösteren tarihsel bir doküman özelliği taşıyor.
- Ekonomik ilişkileri 20 Yüzyılın jeopolitik bağlamına yerleştiriyor ve ekonomik fikirlerin, politik ideolojinin, seçim hesaplarının ve kurumsal tasarımın önemini ele alıyor.
- Ekonomik milliyetçilik ile küreselleşme arasında doksan yıldır değişen dengeyi inceliyor ve küresel ekonomiyi yöneten kurum ve bireylerin geniş kapsamlı tarihi içinde bir ekonomik düzenin neden çöktüğünü ve diğerinin nasıl inşa edildiğini açıklıyor.
Kitap, adını kurucusundan ‘Keynesyen iktisat’; toplam talebin enflasyonu nasıl güçlü bir şekilde etkilediğine dair çeşitli makroekonomik teori ve modeller ortaya koyuyor:
“Keynes 1933’te Büyük Bunalım’ın (1929) bireyci kapitalizminden kaynaklanan krizini şöyle değerlendiriyor: Zeki değil, güzel değil, adil değil, erdemli değil ve iyileri temsil etmiyor… Ama yerinde ne koyacağımızı merak ettiğimizde kafamız son derece karışıyor. Şimdi de benzer bir şaşkınlık içindeyiz.”
İKTİSAT TARİHİ HOCASINDAN DAVET VAR
1929 Dünya Ekonomik Krizi’ne karşı uluslararası ortak çözümler bulunması düşüncesiyle Milletler Cemiyeti tarafından 1933’te Londra’da düzenlenen “Dünya Para ve Ekonomi Konferansı”nın başarısız olduğunu belirten Daunton, ticaret ve döviz savaşlarının ekonomik milliyetçiliğe ve savaşla sonuçlanan küreselleşmeden uzaklaşmaya yol açtığını ileri sürüyor.
Kitaptan notlarla devam edelim…
İkinci Dünya Savaşı sırasında Bretton Woods, Uluslarası Para Fonu (IMF) ve Uluslararası Yeniden Yapılandırma ve Kalkınma Bankası’nın yerleşik liberalizmi ve savaş sonrasında “Gümrük Tarifeleri”, “Ticaret Genel Anlaşmaları” ile yeni bir ekonomik düzen ortaya çıktı. Bu kurumlar ve kuralları, ekonomik büyümenin faydalarını paylaşmak için; emek, sermaye ve devlet arasında sosyal sözleşmeyle tamamlanan yerel refah ile küreselleşme arasında bir denge yarattı.
Ancak bu gömülü liberalizm, Soğuk Savaş’taki (SSCB dönemi) Batı’nın çıkarlarını yansıtıyordu. 1970’lerde, kendi iç zayıflıkları ve toplumsal sözleşmenin bozulması nedeniyle çöküşle karşı karşıya kaldı. Bir neo-liberalizm biçimi olarak Üçüncü Dünya’nın meydan okumasıyla yüzleşti.
2008’deki küresel mali kriz temel bir değişikliğe yol açmadan neoliberalizmin kusurlarını ortaya çıkardı. Şimdi önde gelen ülkeler Covid-19’un etkileriyle, enflasyon tehditleriyle, gıda güvenliğiyle ve iklim değişikliğinin varoluşsal riskleriyle uğraşırken, Daunton dünyadaki yoksulların çoğuna fayda sağlayan ve “daha adil” bir küreselleşmeye dönüş çağrısında bulunuyor.
Bu kitapta 2 Dünya Savaşı’nı çıkararak dünyayı kana bulayan Alman siyasetçi Adolf Hitler ile dönemin Alman Merkez Bankası “Reichsbank” ın Başkanı Hjalmar Schacht ikilisinin, 5 Mayıs 1934 tarihinde katıldıkları bir törende çekilen fotoğrafları; lideri kopyalayan bürokratları ve tektipleşen Hitler faşizmini özetliyor.
ONA “PARANIN SİHİRBAZI” DEDİLER
Ülke savaşa girerken ekonominin patronu olan ve sağladığı “tam istihdam” politikasıyla “Paranın Sihirbazı” olarak tarihe geçen Schacht, 1923’ten 1930’a kadar Merkez Bankası başkanlığını yürüttü. Nazilerin iktidara gelmesiyle 1933’ten 1939’a kadar tekrar bu göreve atandı, bunun yanında 1934-1937 arasında Hitler’in ekonomi bakanıydı.
Daunton, enflasyon konusunda Schacht’ın Hitler ile çelişkiye düşmesine neden olan ve 2.Dünya Savaşı’ndan önceki yıllarda Alman silahlanma yatırımlarını finanse etmek için kurulan kukla şirket MEFO ve ikincil para birimini, ülkenin 1929 buhran yıllarına gitmesinin sorumlusu olarak nitelendiriyor.
MEFO; Schacht’un Reichsbank Başkanı olarak Mart 1933'te atanmasından 2 ay sonra, “alımlar için kurulan bir cephe” olarak anılan, dört Alman silah üreticisi Kruup, Siemens, Gutehoffnungshütte (Kırıkkale Top Fabrikası’nı da yapan şirket) ve Rheinmetall’in 4 milyar 200 euro’ya eşdeğer sermaye koyarak kurduğu bir şirket.
SESSİZ VE GİZLİ FİNANSMAN MODELİ
1877-1970 yılları arasında yaşayan Schacht (1877–1970), önceden "sessiz" ve "gizli" bir finansman biçimine izin veren bir finansal değişim sistemi geliştirdi. Schacht, eğer ekonomi canlanırsa, MEFO’nun fatura borçlarının buna karşılık gelen vergi gelirleriyle geri ödenebileceğini düşündü.
MEFO’NUN KURULUŞ ÖYKÜSÜ
Mayıs 1933'te bir milyon Reichsmark sermayesine sahip bir "Metalurji Araştırma Derneği" (MEFO) kuruluyor. Devletten silah sözleşmeleri alan şirketler, siparişlerin ödenmesi için MEFO kambiyo senetlerini kullanıyordu ve Reich (Alman devletinin anayasal adı), resmi olarak kambiyo senedinin borçlusu olarak görünmeden garantiyi devralıyordu.
Reichsbank bu banknotları yeniden iskonto etti ve böylece onlara ödeme aracı niteliği kazandırdı. Tedarikçiler, bankalardaki beş yıllık kambiyo senetlerini anında itfa edebildiler. 1934 ile 1936 yılları arasında Wehrmacht (Alman Silahlı Kuvvetler)'ın emirlerinin yaklaşık yüzde 50'si bu şekilde karşılandı.
Alman parasının eski adı Reichsmark, 1875 den 1914 yılına kadar Altın Sikke Standardı esasları dairesinde konvertibl bir para idi.
KENDİNİ TOPLAMA KAMPINDA BULUYOR
Almanya'nın Hitler'in iktidara gelmesinden bir yıl önce 1932'deki milli borcu sadece 10 milyar Reichsmark, 1938 yılına gelindiğinde, 19 milyara yükseliyor. Bunun üzerine MEFO faturalarından da 12 miyar Reichsmark borç biniyor. Schacht Almanya'nın milli borcunu sadece altı yıl içinde üç katına çıkartıyor.
Almanya'nın silahlanmasına hizmet etmiş olmak iddiasıyla Nürnberg Savaş Suçluları Mahkemesi’nde yargılanan Schacht, 20 Temmuz 1944'te Hitler'e yapılan suikast girişiminden sonra tutuklanıp, 1945 yılında, kendisi gibi yaklaşık 140 ünlü mahkûm ile Nazi ordusu SS tarafından Tyrol toplama kampına götürülüyor.
Schacht, aynı yıl 5.ABD Ordusu tarafından kurtarılıyor.
Evet merak ediyorum; emparyalizm yeni “gizli ve sessiz” MEFO’lar yaratmayı kesti mi? Artık siyaset kamarasına yerleşen “güçler”, halkın geniş protestolarına rağmen açık açık savaş finansmanı yaratıyor.
Ukrayna ve İsrail’in savaşı sürdürebilmesi için ABD’nin 90 milyar dolar ödeme çıkarması MEFO’nun yeni versiyonu değil mi?
Sömürge ekonomisini sürdürebilmek için Hitler’in gaz odaları yerine savaş endüstrisini kullanıyor.
İsrail Başbakanı Netanyahu’yu Hitler ile yoldaş yapan da bu kirli ittifak!