Seçim yaklaştıkça ekonomi ısınıyor. Dün yeni asgari ücretin yanı sıra iktidarın kamu bankalarına sermaye koymaya hazırlandığını ve Kredi Garanti Fonu destekli 14 ayrı kredi paketi hazırlandığını öğrendik. Konut kredisi faizinde ciddi indirim sağlayacak bir kampanyanın eli kulağında olduğunu biliyoruz. Bunlara emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili atılacak adımı da ekleyelim… İktidar ekonomide bütün düğmelere aynı anda basmaya hazırlanıyor.
Plan belli: Seçime çeyrek kala harcamalara ve iç talebe doping yapılacak. Harcamalarda yaşanacak artış, AKP tabanının önemli kesimini oluşturan esnafın işlerini bir nebze canlandıracak. Bu arada Kredi Garanti Fonu aracılığıyla enflasyonun çok altında faizli krediye ulaşacaklar. Borcunu ödeyemeyen borcunu, işçi maaşını ödeyemeyen maaşları ödeyecek...
Krediyle ev alanlar enflasyonun çok altında faizi bulduğuna sevinecek, ev sahipleri konut fiyatlarında yaşanacak artışa…
Tıpta bir deyim var: “Ölüm öncesi paradoksal iyilik hali.” Bilimsel tanımı şöyle: “Hastaların yaşamının son dönemlerinde gözlenen beklenmedik iyileşme (paradoksal iyilik hali) literatürde ölümden dönme yaşantıları, yaşam sonu deneyimleri, paradoksal lusidite, terminal lusidite, ölüm iyiliği, ölüm döşeği görselleri olarak adlandırılmıştır.” (Kaynak: Mehmet Emin Demirkol, Caner Yeşiloglu.) Seçim öncesinde Türkiye ekonomisinde de bir ölüm öncesi iyilik hali göreceğiz.
Açılacak paketler, AKP’den ayrılan kararsız seçmenin bir kısmının geri dönmesini, sandığa gitmemeyi düşünenlerin bir kısmının gitmesini sağlayabilir. Ama bu, ekonominin ölümcül hasta olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Dünyanın en yüksek enflasyonlarından biri Türkiye’de. Baz etkisiyle yaşanacak birkaç aylık gerileme, ertelenen elektrik, doğalgaz zamlarının seçimden sonra yapılmasıyla yerini yeniden yükselişe bırakacak. Seçim öncesinde açılacak kredi paketleriyle sağlanacak harcama artışı ve parasal genişleme enflasyonu daha da körükleyecek.
Enflasyon, gerçek değerinin zaten çok altında olan dolarda yükselişi kaçınılmaz kılacak. Bu da geçen yıl yaşadığımız kur-enflasyon sarmalının yeniden ortaya çıkmasına neden olacak.
Tek mesele enflasyon olsa keşke. Türkiye ekonomisi dört sütun üzerinde duruyor: Kamu maliyesi, finansal kesim, reel sektör ve hane halkı. AKP ülkeyi devraldığında ilk ikisinde sorun vardı (Kamu ve finansal kesim). Şimdi dört sütunun dördünde de sorun var. Reel sektör 2002’ye göre aşırı borçlu. Bilançolar yıpranmış durumda. 2002'de bireysel kredi ve kredi kartı nedir bilmeyen hane halkı borca batık.
2002'deki kamu maliyesi ve bankacılık krizi, AKP daha iktidara gelmeden IMF programı ile çözülmüştü. Şimdi tüm dört ayağın dördünde de sorun var ve çözümü sağlayacak bir çıpa ortada yok.
Açılacak kredi paketleri kaçınılmaz sonu seçime kadar erteleyebilir. Ama görünen köy kılavuz istemiyor, seçimden sonra Türkiye’yi tarihinin en zor dönemlerinden biri bekliyor.