İsmail Pehlivan

İsmail Pehlivan

Hacı Bektaş Veli’yi anmak ve anlamak!

“Hararet nardadır, Sac’da değildir
Keramet baştadır, Tac’da değildir
Her ne arar isen kendinde ara
Kudüs'te Mekke'de Hac'da değildir.”
Hacı Bektaş Veli

Her yıl, daha doğrusu 1964 yılından bu yana 16-18 Ağustos tarihleri arasında Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesinde Türkiye’nin kutup yıldızı olan Hacı Bektaş Veli’yi anma törenleri yapılmaktadır. Bu tören Hacıbektaş Belediyesi ile Alevi örgütlülüğü ile birlikte gerçekleştirilmektedir.

Bu yıl 16-18 Ağustos tarihlerinde yapılacak olan 62. Ulusal, 36. Uluslararası Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri Anadolu Alevileri’nin akın akın geldikleri bir buluşma olacaktır.

Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurulan Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı (ABKCB) son iki yıldır devletin tüm olanaklarını kullanıp alternatif etkinlik yaparak ve geleneksel tarih olan 16-18 Ağustos’u 12-13 Ağustos’a kaydırarak Alevileri bölmeye çalışmaktadır.

Türk İslam Sentezci bir asimilasyon merkezi olan ABKCB’nın bu girişimi her yıl büyük tepkilere neden olmaktadır. Provokasyona yol açacak olan AKP-MHP iktidarının bu kararı, bölücü, asimile edici tarihsel hafızanın uygulanmaya konmasıdır.

Aleviler hiçbir dönemde siyasi erke biat etmemiştir.
Toplumsal barışın konuşulduğu bugünlerde Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri’nin müdahale edilerek geleneksel yapısının bozulmasını öngören AKP-MHP iktidarının bu girişimi Aleviler arasında büyük huzursuzluklara neden olmaktadır.

Aleviler AKP-MHP iktidarının bu provokatif girişimine meydan açmayarak, itibar etmeyecektir.
Alevi Düşünce Ocağı Başkanı Doğan Bermek, ABKCB’nın anma törenlerinin tarihini bir devlet kuruluşu olarak 12-13 Ağustos’a kaydırmak istediğine bir anlam veremediğine dikkat çekerek şöyle dedi:
“Türkiye’de artık gelenekselleşmiş olan ‘16-18 Ağustos Hacı Bektaş Buluşmaları’ Kültür ve Turizm Bakanlığı nezdinde kurulan Alevi Bektaşi Daire Başkanlığı düzenlemeleri ve yoğun bir idari yönetim desteği ile 12-13 Ağustos’a kaydırılmak isteniyormuş.

Dışlanmış, ezilmiş ve hakları verilmemiş, 1983’ten bu yana çocukları zorunlu olarak DİN derslerinde SÜNNİ eğitime maruz bırakılmış bir toplumun 16 veya 12 Ağustos’ta bir araya gelmesi neyi değiştirecek bilmiyorum ama bir geleneği kırmış olmayı başaracaklar herhalde. Hani bir ucunu kıralım gerisi gelir, ‘bunları da Cuma namazına getirir, kadınlarının başını örteriz’ gibi bir beklenti ile mi yapılmış bu değişiklik anlamak mümkün değil.
Tüm sorunlarımızı çözmüş bir ülkeymişiz gibi, 12 ve 16 Ağustos üstüne bir çatışma açılıyor. Tartışmayı başlatan da devletin Alevi toplumuna hizmet edecek diye açtığı bir devlet kurumu. “EL İNSAF!” diyorum.”

Tarihçi-Yazar Av. Cihan Söylemez; Alevi Modernitesi, Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri ve Çoğulcu Alevilik üzerine kaleme aldığı görüşleri ise şöyle:

“1) Hacı Bektaş Veli Anma Etkinlikleri çok uzun yıllar Türk-İslam Milliyetçiliği gölgesinde yapıldı.

2) Temel amaç Aleviler’in “Türk” kimliği içerisinde “Sünni” düşünce yapısına, tarihine yakınlaştırılması ve Alevi sözlü hafızasının asimilasyona uğratılmasıydı.

3) Son 25 yıl zarfında Alevi Modernitesi hem Avrupa’da hem de Anadolu’da etnik milliyetçilik temelli “Alevilik” okumalarını reddedince ve Türk-İslam Milliyetçi düşünceye karşı “Alevi Hafızasının” korunması için gayret sarf ettikçe Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri çoğulcu, demokratik bir niteliğe bürünme eğilimindeydi. Ki “Devlet-i Osmani Aklı” olaya “Ali’siz Alevilik” bahanesi adı altında el attı ve “Aleviler’i Türkleştirme ve Alevi Tarihsel Hafızasını Yok Etme Başkanlığını” (Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı) kurdu.

4) Bu “Alevi Hafızasını Yok Etme ve Alevileri Kapıkulu Sünni Bektaşisi” yapma kurumu kısa zamanda iki atanmış başkan tarafından yönetildi. İkinci atanmış başkan esasen Alevileri “Türkleştirme ve Sünnileştirme” ile birlikte “Sol-Sosyal Demokrat Düşünceden Koparma ve Bozkurtçu Ülkücü bir Alevilik İnşaası” için çalıştı.

5) Son Başkan bir Kadın. AKP’li bir siyasetçi. Zihin dünyasında “Aleviler’i Türkleştirme ve Sünni Bektaşi Yeniçeri” yapma niyeti var mı yok mu? Bugüne kadar bu hanımefendinin düşünce dünyasını anlatır, bir yazılı kaynağa rast gelmedim. Ancak kendisinden önceki iki atanmış başkan gibi Alevi toplumunda temsiliyet değeri olmadığı açık.

6) Hacı Bektaş-ı Veli Anma Etkinliklerinde Alevi Modernitesi kurumlarının dışlanması da gösteriyor ki, “Aleviler’i Türkleştirme ve Sünni Bektaşi Yeniçerisi” yapma “Başkanlığı”; Türkiye’de hiçbir sorunu çözme becerisi olmayan, kurumsal tarihsel kültürün bir yansıması.

7)Sultan 2. Bayezid’in Safeviler’e karşı “Sünni Bektaşiliği Hamlesi”, 2. Abdülhamid’in Alevi-Kızılbaşlar’a karşı “Hamidiye Alayları” hamlesi neyse mevcut devlet refleksi de öyle bir hamle ile işliyor; Alevileri kendi içlerinde böl-parçala-yönet.

8 ) Alevi İnancına mensup insanlar tarihte kendilerine en yakın idareleri Büveyhiler, Fatimiler, İran İsmailileri, Safeviler’in devlet dönemlerinde bulmuşlardır. Buna karşın Aleviler’in en çok dışlandıkları, görmezden gelindikleri, toplu olarak kırım, pogrom ve tehcirlere maruz kaldıkları idareler ise Türk ve Arap tarihinin parçası kabul edilen Emeviler, Abbasiler, Selçukiler, Eyyübiler, Osmanlılar ve Türkiye Cumhuriyeti olmuştur.

9 ) Türkiye Cumhuriyeti’nin “kurucu babaları” 1924’ten sonra hukuksal nizamı “Laiklik” üzerine inşa etmeye çalışıp, tarihsel “Türk” kimliğinden soyut, zihni Araplaşmamış bir “Türklük” hayal etmişseler de, bu hayal 1950 seçimleri ile birlikte yerini “Türk-İslam” odaklı tarihsel realiteye bırakmıştır.

10 ) Cumhuriyet devrinde Türk modernleşmesinin laikleşme ve uluslaşma yolunda asimile ettiği kimlik yine Aleviler’den başkası değildir. Yüzyıllar boyu kendi aralarında etnik milliyetçilik nedir bilmeyen, “Alevi” sözcüğünü adeta bir etno-dinsel kimlik olarak benimseyen Geleneksel Alevi Hafızasına ilk hasarı, Türk Modernitesi adına Seküler Türk Milliyetçiliği vermiştir. 1950’den sonra Türk Modernleşmesi “İslami kodlara” geri dönüşle birlikte kan kaybederken, Türk-İslam Kimliği başat olmaya başlamış ve Aleviler’in devlette yer alabilmesi için kamuda görünür olması için “Dönmeleri” istenmiştir. Cumhuriyet tarihi içinde “Aleviler’de Sünnileşme” eğilimleri, Osmanlı’nın son 3 asrından daha hızlı işlemiştir. Bu eğilim özellikle Türkçe konuşan Aleviler’de çok hızlı bir şekilde olmuştur. Türkçe konuşan Aleviler üzerinde yürütülen “Türkçülük” propagandaları sonucunda, Türkçe konuşan Aleviler’in geleneksel kimlik hafızası dumura uğramıştır. Artık Devlet içinde bir konum edebilmek için “Türkçülük” yapma devri başlamıştır. Seküler Türk Milliyetçileri dahi Alevilere baktıklarında onlarda “Türklük”ten başka bir şey görmek istememişlerdir. Bugün dahi bu seküler milliyetçiler aynı düşüncedirler.

11) Akademi dünyasının dili dahi bilimsellikten kopmuş, Türk-İslam merkezli düşünceye teşne akademi camiası “Aleviler’in Has Türk ancak kendince Müslüman” oldukları temelli geçmişin inşasına çalışmışlardır. “Alevi; Türk olabilir, Alevi; Öz Müslüman olabilir. Ancak Alevi; Alevi olamaz ve olmamalıydı”. Bu nedenledir ki Aleviliğin etno-dinsel çok dilli yanı hem akademi hem de siyaset tarafından bilinçli olarak görmezden gelinmiştir.

12) Hacı Bektaş Veli Anma etkinlikleri de bugüne kadar “Osmanlı Türklüğüne” yedeklenmek üzerinden kabul edilecek bir “Türk-İslam Aleviliği” boyutunda ele alındı. Bu anma etkinliği bugüne kadar seküler veya İslamcı Türk Milliyetçiliği’nin inşası için kullanıldı ve kullanılmaya devam ediyor. Alevi Modernitesi Kurumları ise bu dayatmayı aşmaya, çoğulcu bir Alevi kimliğini görünür kılmaya çalışıyorlar. Alevi Modernitesi şunu istiyor: Alevilere 20. yüzyıldaki etnik ve fanatik milliyetçilikleri temelinde pragmatist yaklaşılmamalı. Aleviler’in konuştukları tüm etnik dillerle bir etno-dinsel grup oldukları görülmeli ve anlaşılmalı.

13) 2025 yılında Alevi Modernitesi Kurumlarının Hacı Bektaş Veli Anma Törenleri’nde ‘Var Olma’ hakkını, Alevi Tarihsel Geleneksel Hafızasını baz alan “Çoğulcu Sivil Alevilik” fikrini, yukarıdaki izahatlarım doğrultusunda destekliyorum. ”

Aleviler vardır…
Alevilik haktır…

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Pehlivan Arşivi

Bu çığlık insanlığa bir isyandır!

04 Aralık 2025 Perşembe 05:15

Cemevleri çıkar odaklarının elinde mi?

27 Kasım 2025 Perşembe 05:03

Enel Hakk=Hallac-ı Mansur

16 Kasım 2025 Pazar 05:05

Alevilerin Atatürk algısı

09 Kasım 2025 Pazar 05:10

Alevi örgütlerine açık çağrı!

02 Kasım 2025 Pazar 05:15

Cumhuriyet ve Aleviler

30 Ekim 2025 Perşembe 05:05