Ayşenur Arslan
Erdoğan için formül bulundu mu?
Biliyorum, ne ülkenin ne de dünyanın hali şakaya, latifeye gelir gibi!
Ama her şey de o kadar absürd, o kadar saçma ki!
Dün sevgili arkadaşım Hüsnü Mahalli’yi aradım. “Günlerdir uyuyamıyorum” diye başladı anlatmaya, “Halep’te, Hama’da tecavüzcüleri, kafa kesenleri, diri diri yakanları beklemek nasıl bir zulümdür…”
Çok değil, internette dolaşırken karşıma sosyal medyada genç bir kadın çıktı. O da ağlamaklıydı. O da gece uyumamıştı. Ne var ki derdi “savaş ganimeti” diye kadın avına çıkan katiller değildi. Derdi Beymen’den aldığı çantanın ambalajıydı. Ve hayatında karşısına çıkan en büyük rezalet diye tanımladığı ambalajı lanetliyordu.
*. *. *
Elbette dünya böyle bir yer. Bir yandan daha yar elini tutmamış gençler toprağa düşerken diğer yanda çantasına ağlayan… Ağlamakla kalmayıp bunu ilan edenler.. “Dinlerin, ahlakın, felsefenin ve elbette geleceğimizin ölüm ilanı gibi” değil mi! Bunun için mi yüzyıllardır mücadele ediyoruz, uğraşıyoruz, dünyanın bir ucundan öteki ucuna koşuyoruz, her gün yeni bir şey icat ediyor, yeni bir şiir yazıyoruz?
Aslında tahmin ettiğim, hatta beklediğim halde gerçekleşince, sınır ötesi savaş şakağımıza dayanmış bir namlu gibi geldi.
Yaklaşık bir buçuk ay önceki yazımda şöyle demiştim:
“Çok şiddetli bir kasırga" bölgeyi vuruyor. İsrail’in Türkiye’ye saldıracağı masalından değil, her türlü şiddetin sergileneceği bir süreçten söz ediyorum.
Türkiye (yani RTE) Suriye’den Mısır’a bir dizi hayati yanlışla hem insanların hayatına hem de milyarlarca dolara mal oldu.
Şimdi de “tamamen Erdoğan’ın en az bir dönem daha iktidarda kalmasına yönelik” bir proje kapımızda.”
Daha önceki yazılarımda “otoriter rejimlerde" krizleri atlatmanın, lideri rahatlatmanın en kolay yolunun “savaş” olduğunu da defalarca vurguladım, hatırlayacaksınız!
*. *. *
İşte sonuç: Erdoğan’ın artık YENİ BİR SAVAŞI var. Üstelik memlekette kimsenin ses çıkartamayacağı bir savaş. Hani, kod adı “BİZİM OLANI ALMAK” olan savaş.
Ana akım medyada filtreleniyor ama Suriye’den, Halep’ten akan görüntüler inanılmaz. Gaziantep plakalı sivil araçlar.. Kaleye ve kentin dört köşesine asılmış bayraklar.. Sivil halkı şefkatle kucaklayan Türk askeri.. Ve tahminime göre Türk kamuoyunun hassasiyeti dikkate alındığı için kameralardan uzak durmaları tembihlenmiş tek tük HTŞ militanı.. Yani Suriye El Kaidesi’nin paralı askerleri!
El Kaide, Işid, El Nusra, HTŞ.. Baba, oğul, abi, kardeş.. Kısacası aynı soyun sopsuzları!
2016’da Fethi Şahin ve Sefter Taş isimli iki Türk askerini üniformaları üstlerindeyken diri diri yakanlardan yani.
Şimdi düşmanımızın düşmanı olarak dost olmuşlar, öyle mi!
*. *. *
Suriye hazır İsrail’in saldırısı altındayken fırsat bu fırsat biz de kuzeyden vuralım denmemiş!!
Epeydir “görev” bekleyen HTŞ ile elele Halep düşürülmemiş!!!
Neymiş????
Esad Erdoğan’ın uzattığı eli sıkmamış da ondan böyle bir yanıt almış!!
Zaten biliyorsunuz, Suriye’de savaş da “götürmek istediğimiz demokrasiyi ellerinin tersiyle itmesi yüzünden” çıkmıştı.
Hani ABD de Irak’a götürecekti o demokrasiyi de… Erdoğan’ın söz verdiği tezkere Meclis’ten çıkmayınca pek mahcup olmuştuk.
“Demokrasi mi!! Dönün de kendinize bir bakın” diyen o zaman da vardı elbette. Erdoğan’ın Esad hükümetine Müslüman Kardeşler kontenjanından bakan almadığı için ipleri kopardığını yazan da!
Ne var ki çoğunluk bunlara gülüp geçti.
Ne yani!
Koskoca başbakan yalan mı söyleyecekti!
Gerçi onlar bugünlerde lüks arabalarını bir üst modelle yenileyemediği için geçmişte ekonomik vaatlere inanmış olmaktan pişman.
İşin içinde kamu parasıyla aldıkları tombul ücretler olduğu için hala inanıyormuş gibi yapıyorlar.
Oysa dünya.. Ve Türkiye’de giderek büyüyen bir kitle “Erdoğan’a güvenen yanılır” diyor.
Hatta kimi kaynaklara göre mesela Kremlin’de cümle “yanılır” diye değil de “ihanete uğrar” diye bitiyor.
*. *. *
Medya baronları kusura bakmasın ama biz Erdoğan’ın şu açıklamalarına tanık olmadık mı:
“Yıl 2009: 2011’de Allah izin verirse benim son adaylığımdır dedim. Ben tükürdüğümü yalamam. Partimin tüzüğünde de bu böyledir. Gereğini yaparım. Birileri gibi oralara çakılıp kalmam.”
Yıl 2012: Dördüncü ve son kez genel başkanlığa aday olacağım.
“Yıl 2024: 31 Mart seçimleri benim için final.”
YIL 2024: Erdoğan istisnai olarak bir kez daha aday olabilir.
*. *. *
Evet ekonomik kriz yoksulu ve dar / sabit gelirliyi fena vurdu.
AMA SAVAŞTAYIZ!
Evet bir süre sabredeceksiniz. Kaloriferleri kısıkta tutun, sıkı giyinin!
ÇÜNKÜ SAVAŞTAYIZ!
Bahçeli’nin Öcalan çıkışının arkasındayız. Ama meydanı DEM’li başkanlara bırakamayız.
NE DE OLSA SAVAŞTAYIZ!
Evet, aranan bahanelerle, beklenen savaş tamam.
Rusya veya ABD devreye girdi de savaş erken mi bitti?
Ne gam!
Dün Güney Kore’den gelen haber aranan formülün her an “yaratılabileceğini“ gösterdi.
G.Kore’de olağanüstü hal ilan edildi biliyorsunuz. Gerekçesi şuydu: Kuzey Kore yanlısı unsurları devletin içinden temizlemek.. Komünizme geçit vermemek.. Ana muhalefetin özgür demokratik sistemi yıkma girişimlerini önlemek!
Bizde gerekçe şimdiden önümüzde. İmamoğlu’nun kreşlerinde LGBT ve terör propagandası.. Bir de öldürülmemek için mücadele eden kadınların hain ajandası..
Hatta canım Şule Aydın bile tek başına OHAL GEREKÇESİ olur. Demedi demeyin. Uslu olun!!