Barış Soydan
Enflasyon AKP’nin oylarını ne kadar eritecek?
Türkiye uzun bir aradan sonra önceki gün hiperenflasyona tekrar merhaba dedi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) enflasyonun 2021’in son ayında yüzde 36.08’e yükseldiğini açıkladı. Bağımsız iktisatçıların oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu’na göre ise yüzde 80’i geçti.
Resmisiyle, bağımsızıyla enflasyon önümüzdeki aylarda daha da azacak, çünkü yine TÜİK tarafından ölçülen üretici fiyatlarındaki artış yüzde 80’e dayanmış durumda. Şirketler zararına üretim yapacak değil ya, üretim maliyetlerindeki artışı peyderpey fiyatlara yansıtacaklar. Vatandaşın geçim sıkıntısı daha da büyüyecek.
Eski Başbakan ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, “Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur” demişti. Gerçekten de seçmen 70 yıldır sandığa giderken tenceresinin kaynayıp kaynamadığını veya bir ayda kaç tencere kaynatabildiğini dikkate alıyor. Demirel’in zamanında böyleydi, bugün de böyle.
Peki ama bunun oranı ne? Enflasyon seçmenin davranışını ne oranda etkiliyor? Enflasyondaki patlama AKP’nin oylarını ne kadar eritir?
Prof. Ali Akarca, Amerika’daki Chicago Illinois Üniversitesi'nde ders veren bir iktisatçı. Akarca’nın Türkiye’de 1950’den beri yapılan seçimlerin sonuçlarına göre oluşturduğu bir ekonometrik modeli var. Bu model seçmenin ekonomideki gelişmelere nasıl tepki verdiğini gösteriyor.
Buna göre enflasyondaki 1 puanlık artış iktidar partisinin oylarından 0.13 puan götürüyor. Buna karşılık kişi başına gelirdeki 1 puanlık artış iktidar partisinin oylarını 1.05 artırıyor.
Akarca’nın ekonometrik modeli, yüzde 40’lık enflasyonun AKP’nin oylarından 5.2 puan götüreceğini söylüyor.
Buna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın düşük faizle, kamu bankalarının dağıttığı kredilerle, asgari ücrete yüzde 50 zamla daha da artırmaya çalıştığı ekonomik büyüme ise iktidar partisinin lehine. Erdoğan zaten büyük oranda bu nedenle düşük faizde ısrar ediyor. Düşük faiz ve kamu bankaları ya da Kredi Garanti Fonu (KGF) üzerinden açılan dev kredi paketleri bundan önceki seçimlerde AKP’ye epey oy getirmişti.
Fakat AKP’nin kazandığı önceki seçimlerde bugünkü gibi hiperenflasyon yoktu. Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz sözü tam da bu durum için söylenmiş gibi. Düşük faiz ve kamu bankalarının kredileriyle artırılmaya çalışılan büyüme iktidar partisini kurtaramayacak. Gayrisafi yurtiçi hasıladaki artış yüzde 9-10’a çıksa, ona paralel olarak kişi başına gelir 6-7 puan artsa bile havuzun dibindeki delik, yani enflasyon AKP’nin oylarını eritmeye devam edecek.
Enflasyon ve ekonomik büyümenin seçmen davranışı üzerindeki yukarıda anlattığım etkisi sadece Türkiye’ye özgü değil. Prof. Akarca bütün dünyada ekonomik büyümenin iktidar partilerinin işine yaradığını, enflasyonun ise oylarını erittiğini belirtiyor.
Gelin, 1950 ile 2004 arasında yapılan seçimlerde bu iki ölçüte göre iktidar partilerinin karnelerini ve oy oranlarını inceleyelim. Bakalım, Demirel’in dediği gibi boş tencere iktidarı gerçekten yıkıyor mu, yıkmıyor mu?