İsmail Pehlivan
Dinselleştirilen Müfredatla “Kindar ve Dindar” bir nesil mi yetiştirilecek?
“Okuldadır cümle varlık
Hiçbir türlü çekmen darlık
Okuldadır dirlik birlik
Birlik yurdun ihyasıdır”
Aşık Veysel
Okullar açılıyor. 2024-2025 eğitim ve öğretim dönemi önümüzdeki hafta başlıyor. Tüm öğrencilerimize başarılar diliyorum.
Müfredat değişti. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”ni 27 Nisan’da kamuoyuna açıklamıştı. 3 binden fazla sayfadan oluşan ders kitaplarının ilgilileri tarafından incelenip görüş ve önerilerini bildirmesi için yalnızca ‘bir haftalık’ askı süresi tanınmıştı.
Bir hafta askıda kalan taslağa sözde 67 binden fazla kişi görüş ve öneride bulunmuş. Görüş ve önerilerini bildirenlerin aklına şaşmamak mümkün mü? Bu şahıslar sanırım gece gündüz uyumadan 3 bin küsur sayfayı okuyup, inceleyip, analiz ederek rapor yazabilmişler. Buna inanmak saflıktır.
Bunlar her sözünü yalan üzerine kurguluyor.
10 yılda ancak tamamladıklarını söyledikleri müfredatı 1 hafta askıda tutmak bizimle dalga geçmek değilse, nedir?
‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nde 4. sınıftan 12. sınıfa kadar olan bütün kademelerde yer alan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi (120 + 98), Peygamberimizin Hayatı (78 + 76), Kur’an-ı Kerim (82 + 87) ve Temel Dini Bilgiler (31) derslerine ayrılan toplam sayfa sayısı 572’dir.
Yeni müfredatta, 4'üncü sınıftan 12'nci sınıfa kadar 9 yıl boyunca birer zorunlu, 8 yıl ise 3'er seçmeli ders olmak üzere toplam 33 din dersi bulunuyor. Öğrenciler her yıl zorunlu din derslerinin yanı sıra buna ilaveten iki saat din dersi din kültürü ve ahlak bilgisi konularını içeren zorunlu seçmeli ders almak zorundadır. Böylelikle öğrencilere haftada 4 saat dini eğitim verilecek.
İNANÇ ÇEŞİTLİLİĞİNDE KAPSAYICILIK YOK
Gerici-tekçi yeni müfredat kapsayıcılık açısından problemlidir. ‘Maarif Modeli’ Türkiye'deki inanç çeşitliliğini yok sayarak; inanmayan, dine karşı mesafeli ya da eleştirel bir duruşu olan öğrenciler veya farklı din ve inançlara mensup öğrenciler açısından sorunlu bir içeriği bulunmaktadır. Türkiye'de sadece Hristiyan ve Musevi öğrencilerin din derslerinden muafiyet hakkı bulunuyor. Ancak bu muafiyet Türkiye’nin ikinci büyük inanç toplumu olan Alevi ailelerin çocuklarını kapsamıyor. Ayrıca seküler toplum kesiminin çocuklarını da kapsamamaktadır.
12 EYLÜL DARBECİ ZİHNİYETİ
Veli-Der Ankara Şube Başkanı Hülya Daran Deveci, “Maarif Modeli” ile ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“12 Eylül darbeci zihniyetinin günümüzdeki temsilcisi olan AKP iktidarı, başta eğitim sistemi olmak üzere, toplumsal yaşamın bütün alanlarını kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda yeniden düzenlemeye çalışmaktadır. Bu durumun son örneği 12 Eylül darbecilerinin hedefleri arasında da yer alan ve ‘Türk-İslam Sentezi’ oluşturmayı hedefleyen yeni müfredat değişiklikleri olmuştur. Türkiye’de okullar ve üniversiteler başta olmak üzere, bütün eğitim kurumları, iktidarın ırkçı, mezhepçi, ayrımcı ve otoriter uygulamaları ile gerçek işlevlerinden hızla uzaklaştırılmıştır. Son olarak bu müfredat değişikliği ile laik, bilimsel eğitim anlayışının yanı sıra eşit, özgür ve demokratik yaşam anlayışına karşı iktidar tarafından açık bir meydan okuma yaşanmaktadır.”
ANTİ LAİK- BİLİM KARŞITI MÜFREDAT
Yeni müfredatın bilim karşıtı ve laiklikten uzak olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Ayrıca kurucu liderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün bırakın devrim ve ilkelerini adı bile yok sayılmıştır. Eğitim sistemimiz “tek din, tek mezhep” anlayışıyla kuşatılmak isteniyor.
Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, bu müfredatın arkasında tarikatlar ve cemaatlerin olduğunu bildiklerini açıkladı.
Başta Veli-Der olmak üzere tüm demokratik kitle örgütleri ‘Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ olarak adlandırılan yeni eğitim müfredatının yürürlükten kaldırılmasını ve iptal edilmesini istemektedirler.
Yeni müfredatla Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi (DKAB) derslerinin içeriği bir "din kültürü" dersi olmaktan çok bir "dini eğitim" dersine dönüştürülüyor. Okullarımız “medrese”leştiriliyor.
TMMOB`ye bağlı odalar ortak bir açıklama yaparak “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli' laiklik düşmanı, bilimi ve fenni dışlayan gerici bir eğitim-öğretim modelidir! Kabul Etmiyoruz! Darbecilerin 12 Eylül faşizmi döneminde din dersini bütün kademe ve öğrenciler için anayasal zorunluluk hale getirmesinin ötesine geçilmiş, laiklik, evrensel bilimin gerekleri ve demokratik normlar dışlanmış, müfredat dinin en gerici yorumunu esas alan sözde ‘yerli ve milli değerler’ propagandasına dönüştürülmüştür.” dediler.
ANAYASAYA AYKIRI “MAARİF MODELİ”
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 42. maddesinin 3. fıkrasında; ‘Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz’ denilmektedir. Bu nedenle, Milli Eğitim Bakanlığı ‘Maarif Modeli’ ile açıkça Anayasa'yı ihlal ederek, suç işlenmektedir.
Bir ülkenin geleceğini şekillendiren eğitim-öğretim ile yaz-boz tahtası gibi oynanamaz. Her yeni Milli Eğitim Bakanı kendine göre sözde yenilik ve değişimlerle eğitim programlarını sil baştan alt üst etmeyi marifet saymaktadır.
Anlaşılan siyasi iktidar bu müfredatla dünya ile barışık olmayan gerici-irticacı bir nesil yetiştirmeyi hedefliyor. Bu gidişle bilim düşmanı bu müfredatla, bilim ve teknolojide rekabet yeteneğini yitiren bir nesille uluslararası alanda çok gerilerde kalmaya mahkum olacağız.
ALEVİLERE ZORUNLU DİNİ EĞİTİM
AKP-MHP iktidarı tarafından Türkiye’de önemli bir dinsel topluluk olan Alevilerin çocuklarına, defalarca AİHM’de, hatta iç hukukta Yargıtay tarafından da onaylanan iptal kararına rağmen halen Anayasal zorunluluk olarak DKAB dersleri dayatılıyor. En az Aleviler kadar önemli bir toplumsal kesim olan seküler (Ateist, Deist, Agnostik) yurttaşların çocuklarına da dayatılan “dini eğitimi” öngören bu müfredatın kabul edilebilir bir yanı yoktur.
Ayrıca siyasi iktidar, ÇEDES projesiyle çocuklarımıza camide bowling oynatma, okullarda maket mezarlar hazırlatıp çocuklarımıza ağıt yaktırma gibi pedagojik olmayan işler yaptırmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın görevi eğitim kurumlarımızda demokrasi bilincine sahip insan hak ve özgürlüklerine saygı duyan laik bireyler yetiştirmektir. Oysa hayata geçirilen ‘Maarif Modeli’ ile dini ve milli değerlere vurgu yapılırken, Atatürk, laiklik ve cumhuriyet gibi milli ve vazgeçilmez değerlerimize hiç yer vermeyerek düşmanlık beslemektedir.
Özetleyecek olursak, bu ‘Maarif Modeli’ ile AKP Genel Başkanı R.T. Erdoğan tarafından dillendirilen ‘Bütün okullar imam-hatip olacak’ vaadi adım adım hayata geçirilecek. Milli Eğitim Bakanlığı’nın, Diyanet İşleri Başkanlığı, tarikatlar ve cemaatler eliyle dinselleştirdiği eğitim-öğretim ile egemen Sünni-Hanefi-Vahabi mezhep eksenli siyasal Türkçü-İslamcı bir anlayışla kindar-dindar nesiller yetiştirmeyi hedeflemektedir.
Anlayacağımız İŞİD, Hizbullah, Taliban türü irticacılarla muhatap olacağımız günler uzakta değil…